002

73 14 27
                                    

odasının kapısı çalındığı esnada bornozu ile yatakta uzanıyordu kaveh. duştan çıkalı biraz olmuştu ama bornozunu çıkarmaya hayli üşenmişti. uyuşuk bir şekilde yatağından kalktı ve kapıya ilerledi. oda servisi olduğunu düşünüyordu çünkü birkaç dakika önce vermişti yemek siparişini.

kapıyı sonuna kadar açıp bedenini yana çektikten sonra dudaklarını araladı. "buyur-" fakat görmeyi en son beklediği kişi kaeya idi. gözlerini kırpıştırdı. "kaeya?"

kaeya gülümseyip elindeki poşeti havaya kaldırdı. "sensiz bir kutlama herhalde tam olmayacaktı. ben de kutlamayı buraya taşıyayım dedim."

kaveh omuzlarını düşürüp başını kapıya yasladı ve yüzündeki tebessümle ona baktı. "on sekiz yaşında romantik bir ergen gibisin, kaeya."

kaeya kıkırdadı ve kaveh'in kapıyı biraz daha açması ile içeri adımladı. "duş mu almıştın?" ayakkabılarını kenara çıkarırken merakla sormuştu.

"oldu biraz. üzerimi değiştirip geliyorum. sen otur."

iki ayrı odadan oluşan otel odasında kendi tarafına geçip kapıyı kapattı ve uygun bir kıyafet kombinini giymek üzere valizinden çıkardı.

ama o esnada kapı tekrar çaldı. "kaeya," diye seslendi odaya. "oda servisidir. açar mısın?"

"hallediyorum."

üzerine geçirdiği şort ve tişörtün ardından ıslak saçlarını kelebek bir tokayla topladı. bu şekilde çıktı odadan. odaya servis açan otel çalışanı odadan çıkarken başka bir misafirleri olmuştu tabii. alhaitham kapıdaki kaveh'e tam bir şey söyleyecekti ki odanın içindeki diğer bedeni fark etti. yüz ifadesi de ruh hali de saniyesinde değişti. "ne işi var bunun burada?"

kaveh şaşkınlıkla arkasına, kaeya'ya baktı. kaeya da şaşırmış gibiydi. "kutlama yapacağız?" dedi, kaveh yerine.

"neyi kutlayacaksınız?" alhaitham'ın sesi alaycıydı. "benim birinci oluşumu mu? benimle değil teknisyenimle mi?"

kaeya idi bu kez gülen. "alakası yok, haitham. kaveh isterse onu da kutlarız tabii ama ben buraya onun sayesinde kazandığın yarışı kutlamaya geldim. o arabaya her ne yaptıysa müthiş bir şey yapmış." kaveh şaşkınlıkla kaeya'ya dönmüştü ve onun dudaklarından çıkanları dinliyordu. "gerçekten takdir edilesi. o araca kim binerse binsin bu yarışı alırdı. bu yüzden burdayım ve onun yeteneğini kutlamak istiyorum."

kaveh uzun süredir, yaklaşık dört yıldır alhaitham ile ve o takımla çalışıyordu. fakat bir kez olsun bu tarz bir övgü duymamıştı. hep alhaitham övülmüş, yaptığı onca iş görülmemişti.

"öyle mi düşünüyorsun cidden?" diye sordu bu yüzden şaşkınlıkla.

kaeya masayı hazırlamayı bitirince doğrulup kapıya yaklaştı. "elbette." dedi. "birkaç senedir dikkat ediyorum buna. gerçekten yaptığın iş görülmeyecek gibi değil. fark etmemek imkansız." oysa senelerdir fark eden yoktu. ve kaveh bunu diğerlerinin teknik bilgilerinin yetersizliğine bağlayarak avuturdu kendisini. durum bambaşkaydı demek ki. kör olmayı seçmişti takımı. kaveh'in yaptıklarını görmemeyi tercih etmişlerdi.

içinde bulunduğu karışık ruh durumundan ayrılmaya çabalayarak alhaitham'a baktı. onun gözleri kaeya'daydı ve eğer arada kaveh olmasa odaya adımlayıp çocuğu boğabilirdi. "sen neden gelmiştin?" diye sordu. "bir şey mi diyecektin?"

alhaitham oraya gerçekten de bir şeyler demeye gelmişti. daha önce yapmadığı bir şeyi yapıp kaveh'i tebrik etmeye hatta... fakat ondan önce kaeya davranmıştı ve kaeya'nın söylediklerinden sonra alhaitham'ın da benzer şeyler söyleyecek olması muhtemelen kaveh'e inandırıcı gelmeyecekti. alhaitham bir kez daha bu oğlana karşı kaybediyordu. kaeya'yı sevmeme sebebi buydu işte. yarışta ne kadar kazansa da konu diğer şeyler olduğunda bu sinsi adam hep bir adım önündeydi.

"yok. sadece selam vermek istemiştim." ve hemen yan taraftaki odasına parmağını okutarak girdi.

kaveh omzunu silkip kendi kapısını kapattıktan sonra kaeya'ya baktı. "oda arkadaşım gelmez daha." dedi. "gönlümüzce içelim hadi."

kaeya gülerek onayladı onu.

kaveh içtiği zamanlar çok kötü olurdu. çok konuşur, içinde ne var ne yok dökerdi. şimdi yaptığı da oydu. kaeya'ya ne var ne yok anlatıyor ve dert yanıyordu. kaeya da onun kadar olmasa da sarhoş olmuştu ve sarhoş biri gibi yorum yapıyordu.

sarhoş gülüşmeleri ve bağırışları iki kez yan taraflardan şikayet almalarına sebep oldu. bunun üzerine ikisi de sessizleştiler. kaveh güç bela ayağa kalkıp arkadaşına ait olan yatağa bırakmıştı bedenini. sırt üstü uzanmış tavanı izliyordu. bacakları yataktan aşağı sallanır vaziyetteydi. kaeya da onun yaptığını yapıp hemen yanına uzandı.

o kadar uzun süre sessiz kaldılar ki kapı tıklatıldığında uyumak üzereydiler. kaveh güç bela doğruldu ve kaeya'ya baktı. bacaklarını yatağa toplayan oğlan gerçekten uyumaya çok yakındı. tebessüm edip saçlarını dağıttı esmerin.

ve ayağa kalkıp kendi ayaklarına takılmamaya çalışarak kapıya ilerledi.

gelen oda arkadaşı yanında bir kızlaydı ve bir geceliğine onları yalnız bırakmalarını rica etmişti. ve kaveh ne olduğunu anlamadan kaeya ile kendisini kapının dışında buldu. kaeya sızmıştı artık ve tüm yükü kaveh'te idi.

sağ taraftaki odanın kapısı açıldığında dışarı çıkan alhaitham bir süre onlara baktı. "kapı mı kapandı?" diye sordu.

"yok." kaveh yana doğru sendeleyince alhaitham refleksle ileri çıkıp son anda tuttu onu. kaeya'yı kibar olmayacak biçimde ondan ayırdıktan sonra kendi odasına yaklaşıp parmağını okuttu. "geç sen. ben onu bırakır gelirim."

kaveh bunu reddedecek değildi. reddetse kimin odasına kalacaktı ki?

alhaitham'ın odası tam bir kral dairesiydi. onun bu kadar ayrıcalıklı olduğunu görmek kaveh'in sinirlerini bir kez daha bozdu. takımda tek kalanlardan biriydi. ama kaveh onun aksine dairesini biriyle paylaşmak zorundaydı.

"haksızlık." odayı süzmesi oldukça uzun sürdü ve kendisini yavaşça çift kişilik yatağa bıraktıktan sonra gözlerini yumdu. "ben de bu takımın değerli bir üyesiyim." kendisine sık sık hatırlatması gerekirdi bunu. çünkü kendisi dışında kimse söylemezdi kaveh'e değerli olduğunu. dizlerini kendisine çekip yatakta küçücük kaldı. "artık katlanılmaz olmaya başladı..." ve bilinci bedeninden usulca uzaklaştı.

-

neyse baska bolum yok simdilik okula gidiyorum

kupa # al haitham + kavehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin