Poyraz yere çökmüş bir adama bıçak saplıyor {bilmem kaçıncıya} adamın bir kolundan Ege, diğer kolundan Siyah saçlı, Poyraz'ın ki gibi ela gözlü, Poyraz'la aynı boyda bir çocuk tutuyor.
Diğer yanlarında 6 tane tanımadığım ikisi kız birileri var. O an önce şokla yerimden kıpırdamadım, sonra hafiften geri sendeledim. Sonra bir anda yanlışlıkla ayağım takılınca çıkan sesten dolayı hepsi bir anda bana baktı. Aferin sana Ece! Tam da Doğa'nın dediği gibi kendimi bu sakarlıklarım yüzünden öldürücem!
"Ece..."
"Kahretsin."
"Bu kim?"
Allah'ım sana geliyorum. Poyraz bir elinde bıçakla ayağa kalktığı zaman arkama dönüp var gücümle koşmaya başladım. Lanet olsun! Kapının yerini hatırlayamıyorum. Sağımda duran bir kapıdan içeri girer girmez kapıyı kapatıp dolabın arkasına saklandım. O kadar koşmuştum ki nefes nefese kalmıştım. Bütün oksijeni içime çeksem işe yaramaz! Tam rahat bir nefes verecektim ki, muhteşem derecede korkunç bir şey gördüm. Üstüne bastığım ve yerde duran bir ceset. Evet, bir bu kalmıştı! Cesetin yüzünün yarısı zımparalanmıştı, bir kolu ve ayağı yoktu. Karnı açılıp içinden böbrekleri çıkarılmıştı. Çok belli oluyordu. O kadar büyük bir çığlık attım ki benim bile kulaklarım acıdı. Anında adamın üstünden inip dolabın arkasından çıktım ve harika bir manzarayla karşılaştım. Bu üçüncü oluyordu! Yer ceset doluydu! Hemde hepsi aynı şekilde öldürülmüş. Bir tanesi hariç... o cesetin yüzü eritilmiş. Bir anda buz gibi kesildiğimi hissettim, iliklerime kadar üşüyordum şu an. Rengimin attığına o kadar eminim ki, şu an çok fena titriyordum. Hızla kapıya yöneldim fakat.. Kapı kilitlenmiş! Evet, nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde kapı kilitlenmiş! Harika, resmen mafya kitaplarını yaşıyorum!
'Ece!'
Poyraz'ın sesini duyduğumda buraya yaklaştığını hissettim. Burada olduğumu söylemek üzereyken yanaklarımın ıslandığını hissettim... evet harika ya! Şimdi bir de ağlayayım tam olsun! Aferin sana Ece! Ölümümün böyle bir yerde değilde bir çiçek bahçesinde veya denizde olmasını tercih ederdim! Böyle ceset dolu bir yerde değil! Allah'ım niye kaçtım ki ben, sanki beni öldürecekti! Ya öldürürse... Yok be o kadar yapmaz. Kemalim yapmaz! psjsjdjsjdndj. Allah'ım olduğum durumda bile gülebiliyorsam vay halime! Keşke şizofren olduğumu düşünüp odama geçseydim! Kapının kolunu zorlamayı bırakıp yere çöktüm. Her ne kadar bu cesetlerin üstüne oturmak rahatsız edici olsa da gücüm kalmamıştı artık. Muhtemelen burada öleceğim.•15 dakika sonra•
Tam 15 dakika oldu. 15 dakikası burada ölmeyi bekliyorum ve şimdiden açıktım:(. Cesetlerin ustunden tam kalkarken bir el ayagimi tuttu, ayagimi tutmasiyla aninda çığlığı bastım ve ayağımı kurtarmaya çalıştım. Ölmemiş mi bu?! Allah'ım ciddi anlamda sana geliyorum!
"Lütfen, beni çıkar buradan..."
O kadar garip bir sesle söylemişti ki..
"S-sen kimsin?"
"Lütfen, çocuklarımın yanına gitmem lazım..."
"Çıkabilsem zaten çıkardım! Buradan çıkamazken benden bunu mu istiyorsun?!"
"Lütfen!"
Tam kapıya yöneldiğimde bacağımdan tutup çekti. Yine küçük bir çığlık attım, evet yine...
"Bırak beni geri zekalı!"
"Çıkar beni bura-"
Kafamı adama çevirdiğimde tam göğsüne saplanan bıçağı gördüm. Sonra biri kolumu tutup beni kaldırdı.
"Niye öyle kaçıyorsun?!"
Hiç bir şey söyleyemedim, şu an yaşadığım bütün şeyleri atlatmaya çalışıyorum. Akıl sağlığımı kaybetmemek için.
"Ece cevap ver! Neden kaçtın? Neden aşağıya indin!"
Oldukça sinirli görünen Poyraz'ın yüzüne baktım. Benden cevap bekliyordu fakat alamayacaktı. Çünkü ne söyleyeceğimi bilmiyorum...
"B-ben"
"Sen?"
"Bilmiyorum. Merdivenin altından gelen sesleri duyunca merak ettim, duvarı ittirdim ve sese doğru ilerleyince sizi gördüm. Bu kadar."
Sinirle nefes verip tekrardan konuşmaya hazırlandı.
"Neden kaçtın?"
"Bilmiyorum, yani çıkacaktım ama kapıyı bulamadım."
Burnundan gülüp kapıya doğru sürükledi beni. Resmen ben bir eşyaymışım gibi sürüklemeye başladı!
"Bir dakika ya! Bir kere bana açıklama yapman lazım!"
"Ne açıklaması?"
"Bı cesetler ne? O adamı neden bıçakladınız? Burası neresi?"
"Hangisine cevap vereyim?"
"İlk soruma."
Yüzüme boş boş bakıp beni sürüklemeye devam etti.
"Soruma cevap verir misin?!"
"Hayır."
Tamam, sanırım biraz fazla şok yaşamış olabilir ama... Tamamıyla üstüm kan içindeydi. Offf o cesetlerin üstüne oturmamalıydım...
Tam Poyraz'ı gördüğüm yere geldiğimizde mırıldanmaya başladım.
"Katilsin sen.."
"Ne?"
"Katilsin sen."
Sonra öfkelenmeye başladığımı fark ettim. Ama haklıyım, güvendiğimiz, aramıza aldığımız, sevdiğim çocuk katil çıktı. kaçtığımız şey çıktı, kaçtığım şey çıktı..Kaçtığım katil, aslında yanı başımdaymış...
Beni öldürmesinden korktuğum adam yanı başımdaymışÖfkeyle ona döndüm ve bağırdım.
" Katilsin sen!"
Yüzüme baktı sadece. Ama gözlerinde bir kırgınlık vardı, sanki bı anı daha önce yaşamıştı. Sanki o an gözlerinde bir hüzün belirdi... sonra kaşları çatıp konuşmaya başladı.
"Biliyor musun? Bunu daha önce de bir çok kez duydum."
O kadar duygusuzca söylemişti ki bunu gören sanki duvara konuşuyormuşum gibi düşünür. Zaten öyle ama neyse..."Yani katil olduğunun farkındasın."
"Susar mısın artık."
Belki belli etmeye çalışmıyordu ama çok belli oluyordu, üzülüyordu sanki, sanki bir şeyler zoruna gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Saklı
Bí ẩn / Giật gân10. Sınıfa giden Ece, Okullarına yeni gelen bir çocuğa aşık olur...