'SEN ABDÜLHAMİT'İ SAVUNDUN'

30 2 1
                                    

Tam olarak bir asansöre gelmiştik, sanırım bu asansör eve çıkıyordu.
"Şimdi Ece sen buraya bindiğin gibi üst kata çıkıcak. Bundan dolayı tuş yok."
"Tamam."
Tam biniyordum ki dönüp tekrar Poyraz'a baktım
"Siz?"
"Biz?"
"Ege ve sen işte."
"Biz sonra geliriz."
"Tamam"
Direktmen asansör Poyraz'ın dediği gibi üst kata çıktı, hızlıca odama geçtim daha bizimkiler gelmemişler. Neyse biraz uyuyacağım sanırım ( her zamanki gibi)

•2 saat sonra•

Offf, ne güzel uyuyordum. Ta ki aşağıdan bağrışma sesleri gelene kadar..

~Emre'nin anlatımıyla~
"Salaksın sen!"
"Neler oluyor?"
"Ne mi oluyor Emre?! Senin bu iki arkadaşım da katil çıktı. Pardon sözde 'cellat'!
"Güneş biraz sakin mi olsan? Yani sonuçta bize zaraları olmuy-"
"BANA SAKIN OL MU DİYORSUN SEN EMRE?!CAN SAĞLIĞIMIZ SÖZ KONUSU BURADA!"
"Ece'nin bundan haberi var mı?"
"Var."
"Allah'ım sana geliyorum! Ya Poyraz siz ya offff. Evin içinde mi yapılır böyle işler?!"
"Haklısın Gece ama zaten burası gizli bölmeli yani kimse göremiyor."
Allah'ım, o Efe biraz çenesini tutsaydı keşke! Eğer Güneş benimde haberim olduğunu öğrenirse bana kızar, neden bana söylemedin diye. O değilde Güneş kızgınken bile mükemmel görünüyor.
"Emre saçımda bir şey mi var? Neden öyle bakıyorsun?"
"Aaa dalmışım herhalde."
Diye mırıldandım. Tabii ki dalmamıştım, güzelliğine bakıyordum.
"Alp ve Emre'nin haberi vardı değil mi?..."
Doğa'nın mırıldanmasıyla hepimiz ona baktık. Nasıl anlamıştı ki?
"Evet..."
"Peki bana neden söylemedin Ege? Güvenmedin mi yoksa? Birine söyleyeceğimi mi düşündün?"
"Söylemez miydin?"
Doğa üzgün bir şekilde gülümsedi sadece. Ne kadar kırıldığı belli oluyordu.
"Söylemezdim Ege. Demek ki sen bana hiç bir şekilde güvenmemişsin. Demek ki beni gerçekten sevememişsin."
"Doğa lütfen. Biz size söyleyecektik ama..."
"Ama?"
"Zamanının gelmesini bekledik."
Poyraz bunu söyleyince Doğa kafasını ona çevirdi.
"Demek ki hiç güvenememişsiniz bize. Ama Ece'ye güvenmişsiniz. Onun bizden ne fazlası var? Onun benden ne fazlası var Ege?"
" Biz ona bir şey söylemedik! Kendisi buldu bizim gizli odayı! Zaten neredeyse kendini öldürecekti."
"Size inanmıyorum, Eceee."
"Bağırmasana!"
"Niye yoksa rahatsız olmasından memnun olmaz mısın Ege?"
"Doğa neyi ima etmeye çalışıyorsun?!"
"Şunu Poyraz, Ege ve Ece çok yakınlar. Bende.."
"Doğa! Bu nereden çıktı şimdi! O benim sadece ortaokuldan beri yakın arkadaşım! Abartıyorsun."
"Neden yarım saattir bağırıyorsunuz?!"
Ece uykulu bir şekilde yanımıza indiğinde Doğa ateş saçan gözlerle ona bakıyordu.
"Ege'yle aranızda bir şey mi var?!"
"Ege kim ki?"
Bir an hepimiz şaşkınlıkla Ece'ye baktık.
"Ayy pardon b12 eksikliği işte, bir an boşluğuma denk geldi."
"Ece senin Poyraz'ların mafya olduğundan haberin var mıydı?"
"Evet."
"Kendileri mi söyleydi?"
"Hayır tabii ki, ben kendim buldum gizli yerlerini. Şimdi ben o gizli yere gidince çığlık sesler falan geliyordu o yüzden sesin geldiği yere doğru ilerledim ve Poyraz'ları gördüö bir tane adama bıçak saplıyorlardı. Sonra bende kaçtım işte bir odaya girdim ve oda-"
Poyraz hızla Ece'nin yanına gelip eliyle ağzını kapattı.
"Evet, kısaca sorunuzun cevabını aldınız."
"Hayır. Bırak Ece'yi. Daha anlatacakları vardı."
"Yok di mi Ece?"
Ege ters bir şekilde Ece'ye bakarken Ece kaşlarını çatmış onlara bakıyordu. Hayır anlamında kafasını salladı. Bu şekilde çok komik görünüyorlardı. Poyraz bir anda Ece'nin kolundan tutup Ece'yi üst kata doğru çekiştirirken Ece de kolunu kurtarmaya çalışıyordu.

•Ece'nin anlatımıyla•
Allah'ım hayır yani anlatacaklarımı anlatsaydım ne olurdu sanki?
"Ece!"
"Ne?!"
"Neden bu kadar ısrar ediyorsun?"
" Ne?"
"Orada gördüğüm her şeyi anlatmana gerek yoktu!"
"Zaten öğrenmediler mi?"
"Olsun. Sen yine de anlatma."
"Tamam, bu arada..."
"Noldu?"
"Doğa 'Ege'yle aranızda bir şey var mı?' derken neyi ima etmeye çalışıyordu? Ben gelmeden önce kavga mı ettiler?"
Derin bir nefes verdi.
"Boşver. Önemli bir konu değil."
Tam bir şey söyleyecektim ki Doğa'nın ağlayarak yukarı çıktığını gördüm. Hızla odasına girip kapıyı sertçe kapattı. Poyraz'a soran gözlerle bakarken o 'bir şey bilmiyorum' bakışını atıyordu. Aşağı indiğimizde Ege'nin yüzünü ellerinin arasına almış bir şekilde koltukta oturuyordu. Güneş'de Alp'e sinirli bir şekilde bir şeyler söylüyordu. Emre arkasına yaslanmış oturuyordu. Gece de oda da volta atıyordu. Ama Efe ortalıkta yoktu.
"Noldu?"
"Doğa ile kavga ettik, ayrıldık."
"Ne?! Neden?!"
"Seninle bir ilişkim olduğunu, ona güvenemediğimi söyledi. Ondan nefret ettiğimi düşünüyor."
"Ama öyle bir şey yok ki."
"Evet ama Doğa anlamıyor."
"Ee şimdi ne olacak?"
"Doğa yarın sabah gidecekmiş."
"Efe'yi de gönderdik."
Gece, Güneş, Emre ve Alp sadece bizi dinliyordu.
"Ben onunla konuşuru-"
"Sakın, valla parçalar seni orada. Zaten sinirli."
Emre'nin uyarısı aslında gerçek olabilecek bir şey. Doğa bu durumdayken yanına gitmemek en iyisi.
"Yemek yapalım mı? Ben acıktım da."
"Gece'ye katılıyorum yemek yapalım."
"Yapmayı biliyorsan yapabilirsin Alp!"
"Ne bağırıyorsun ya Güneş! Alt tarafi sana söylemedim."
"Offff"
"Ya kızmayın ama.."
"Ne oldu?"
"Doğa resmen Ege'ye 'sen Abdülhamit'i savundun' demiş."
"PUAHAHAHAHAHAHAAHHA"
"Ece yani böyle bir durumda da bizi güldürüyorsun."

Gizli SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin