şarkı| crack baby, mitski
28424'
Bisikletin oturağını indirenler ve motorunun ccsi düşük olanlar arasında kalmışlarla dolu bir avuç insandan oluşuyor buralar. Sevmiyorum gelmesini zamanın, girmesini. Duvarları beni yutarken, koridorları beni kaybediyordu korkuluklu pencerelerinden. Yalnızca oturduğum yer değişmişti, hayatımdaki konumu ise kazığını çakmıştı sanki.
"Konjonktürel olarak bu ülkeye anca mavi yakalı olarak fayda sağlayabilirsiniz. Sizden beklentim dahilinde olan tek şey bu." İlerisinde de muhakkak bir şeyler demiş olmalıydı ama hatırlamıyorum. Zihnim yalnızca olayların ana hatlarını tazeliyor. Annem babamın arkasından küfür mü etmiş, yalnızca ettiğini hatırlıyorum neden ettiğini değil, ilerisini hatırlayacak mıyım hiç sanmam. Fakat bu olay, yalnızca bu olayın gerisini hatırlıyorum.
Lise kaçta olduğum kestirilemez -çorak toprakların birinde olduğum kesindir yine de- hiçbir şeye ilgi duymuyormuş gibi duran bir düzineyi çoktan geçmiş insana sarf edilmişti o sözler. Özellikle anlama da yetersiz olduğumuz baskın çıksın diye yarımızın dilinin dönmeyeceği yarımızın da algılayamadığı birkaç kelimeyle süslemişti söylevinin özünü. İşte bende o özü hatırımda tutmakla mükelleftim. O özü kavramak için ani canhıraşlığımla oturduğum yerden kalkmış sayfalara ellerimi sürmüştüm. Okudukça anlamıştım, hepimiz erişmek için uzak düşüyorduk bilgilere.
Yalpakça geçiştiriyorduk günleri, eğitimimiz ülke istatistiklerine etki etsin diye vardı. Bu kaypak hareketlerimizin sonunda duymuştuk o sözleri. Hatırım hareketlerimizdeydi. Geçip gitsin diye okul köşelerinde duamıza karışan sigara dumanlarındaydı.
Şimdiyse bu bahçeyi geçmiş, öğretmenler odasına bir solukta ulaşmaya çalışırken hocamın dediğini yalanlayamamanın kefaretini ödemekle başımı önüme eğiyorum. Gördüğüm yeni filizlerin hiçbiri bana içi dolu başak gibi hissettirmiyor. Avare ve yalpalanmış bir sürü körpe insancıklar.
Öğretmenler odasının içindekilere günlük selamımı sunduktan sonra dolabımın kilidi ile uğraşıyorum bir süre. Kilit açar açmaz kapaktaki programımı kontrol etmek bir sonraki hamlem oluyor. Son sınıfların birinde dersim var. Dersimin olduğu sınıfta en son işlediğim yeri hatırlamaya çalışırken yan taraftaki dolabın sahibiyle dünyaya geri dönebildim.
"Hocam günaydın." Ufak tefek kadının sarı dişleriyle gülümsemesine karşılık verirken altından çıkacak şeyin ne olduğunu kestirmeye çalışıyordum şimdi de.
"Günaydın, öğlen arası için içli köfte söyleyeceğiz ister misiniz?" Birkaç saniyelik yalancı düşünmeyle reddettim teklifini. Arada öğretmenler odasında böyle bir birlik görünürdü işte. Yakınlardaki bir ev yemekleri yapan restorandan toplu söylemek için herkes birbirini dinlerdi. Ama o masada hiç keyif alamamıştım son defasında.
Her zaman yaptığım şeye geri döndüm. Bugünün de dünküne benzemesi ve geleceğimin de aynı yumakta kalmasını arzuladığımdan hareketlerimin monotonluğunu korumak günlük en büyük hedefim. Mavi klasörün arkasına sıkıştırdığım ders defterimi alıp bilgisayar çantamı klasörün diğer tarafına yerleştiriyorum. Öğretmenler gününde verilen dandik baskılı bardağın içinden gerekli kalemleri defterin arasına sıkıştırarak tekrardan dolabın bozuk kilidiyle münasebetimi koruyorum ardından.
Üzerimdeki kalın kabanım, dışarda edindiği soğuğunu benimle taşıyarak okulun en üst katına kadar ilerliyor. Sınıfımı seçebildiğimde koridordaki diğer öğrencilerin yavaştan sınıflarına çekildiklerini görüyorum. Tanıdık simalar, yabancı hayatlarla dolu bu koridorlarda sürünmeleri beni yoruyor adeta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaplanmış hayatlar
Fiksi Remajaörtülü tüm perdeler, bir sahneye değil çaba. şölen de değil bu masa, insan kendini tatmin eder son nüshada. ben hep gerideyim, ne ruhum ne varlığım. kaplı kalmış tüm o sahnenin gerisinde, tek bir hatayım. ve neredeyim baksana.