ölmedim yaşıyorum merak etmeyin, sadece çok yoğun olduğum için ve sınav da yaklaştığı için buralara pek uğrayamıyorum dualarınızı eksik etmezseniz sevinirim🤍 Umarım hiçbirimizin emekleri boşa çıkmaz, her şey gönlümüzce olsun✨🤍 Neyse çok uzattım, çenem düştü yine
Keyifli okumalar, yorum yapmayı unutmayın lütfen🌼
--------------------❤️🔥------------------
Oturduğu yerden tekrar karşısındaki kadına çevirdi bakışlarını Bora. Sekiz saattir aralıksız uyuyordu. Kadının o yaraya rağmen nasıl ayakta kalabildiğine, kaybettiği onca kana rağmen nasıl daha önce yıkılmadığına şaşırıyordu, nasıl bu kadar uyuduğuna değil.
Gece kadını tedavi ettikten sonra sokağa çıkarak onun burada olduğunu belli edecek izleri bir bir yok etmişti. Çünkü kimsenin onu bulmak bahanesi ile kendisiyle yüz göz olmasını istemiyordu. Ayrıca kim olduğunu öğrenmeden kaçtığı kişilere teslim etmesi de olmazdı.
Harabeyi de aramışlardı ancak kimseyi bulamamışlardı çünkü Bora Nil'i küçük de olsa gizli olarak kullandığı odaya taşımıştı. Kaşlarını çatmış olan kadını inceledi tekrar. Bakışları solgun yüzünde takılı kalmıştı. Nil'in kirpiklerinde gezdirdiği bakışları, kalbinde anıların tozlu rafları arasına gömdüğü hatıraları hafif bir yel ile ona getirmişti sanki. Burukça gülümsediğini bile fark edemedi Bora. Buğulanan gözleri, düşen omuzları ile derin bir nefes alıp başını önüne eğdi usulca. Bu sırada fark edebildi titremeye başlamış olan elini. Anında yumruk haline getirip sıktı avucunu ve surat ifadesini toplayıp tekrar Nil'e döndü. Ona bakınca hissettiği manasız huzur duygusunu henüz idrak edememişti.
Kadının yüzünü incelemeye daldığını fark ettiği an kafasını iki yana salladı ve boğazını temizleyerek sağa sola bakındı. Nil onu görebiliyormuş gibi kızarmıştı utançtan. Nil'in rahatsızlıkla başını sağa sola çevirdiğini görünce ayaklanıp Nil'in alnındaki terleri elindeki beze silerken elinin tersiyle ateşine baktı. Ateşi yoktu. Bu da enfeksiyon kapmadığı manasına geliyordu. İşi bittikten sonra kalkıp ilk yardım çantasına doğru ilerledi. Aradığı şeyi çantada bulamayınca odadan çıkması gerekti.
Bora, odadan çıkarken gözlerini açtı Nil. Bütün bedeni sızlıyor, derisi değil kemikleri ağrıyordu. Hem de her biri kırılmışçasına...
Uyanalı biraz zaman oluyordu aslında ancak zihnini toparlaması çok uzun sürmüştü. Bedenindeki halsizlik bir de mide bulantısı ve baş ağrısıyla birleşince uyuyor gibi görünmeyi tercih etmiş, olanları tekrar düşünerek sıralamaya çalışmıştı.
Bıkkınlıkla oflayıp başını yastığa daha çok bastırdı. Kaç vakit uyuduğunu bilmiyordu ama karargahın onunla irtibat kuramadığı üçüncü günün dolduğuna emindi.
Bir saha unsurundan üç gün haber alınamazsa ona en yakın saha unsuruna bilgi geçilirdi bilgi edinmesi için. Bu da demek oluyordu ki devlet Nil'e ulaşmak için çalışmalara başlamıştı bile. Ölmediğine göre şu başındaki dilenciyi def etmeli, emanetini alıp güvenli bir bölgeye çekilerek gelecek olan yardımı beklemeliydi.
Yabancıyı düşününce kaşları çatıldı. Kimdi? Neden ona yardım etmişti? O kadar paspal haldeki adamın dövüşmeye nasıl mecali olurdu? Neden bir silahı vardı?.. Zibilyon soru ile bir başınaydı. Kuruyan dudaklarını yalayıp doğrulmak istedi ancak başaramadı. O an bileğinden yatağa kelepçelendiğini fark etti. Siyah plastik kelepçeyi gördüğü an zihnindeki pus dağıldı. Başını öfke ile yastığa bırakıp bir iki defa yastığa sertçe vurdu başını. Sinir krizinin eşiğindeydi artık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Yeli
General FictionÖzenle seçilen kuzgun timi... Time alınacak olan iki üsteğmen... Karargahın irtibatı iki gün önce kaybettiği Üsteğmen Nil Darıca'nın başına ne geldi? Heyecanlı operasyonlar, içsel çatışmalar, aşksal sorunlar ve daha nicesi. Kuzgun timi girdiği her...