Dalnirth (gxg)

GÜÇLENME:5

Baltalar elimizde,uzun ip belimizde. Biz gideriz ormana hep ormana! Ormandayım evet. Delirdim. Çünkü harita okumak zor ve ben 5 defadır aynı yerden geçiyorum. Yola çıkalı 2 saat falan olmuştur. Alixna beni güle oynaya gönderdi bir şüphe düştü içime. Nereye gönderiyor bu beni ya.

Birde mum tutuşturdu elime ulaşınca kullanacaksın sakın kullanma diye. İçimde ki piç yap diyor ama ben kraliçesine sadık birisi olarak mumu kullanmayacağım. Tabii olm ne sandınız beni. Neyse gırgır şamata yeterli. Şu yolu bulmam lazım artık.

~~~~~~

Biraz daha dönüp dolaştım ve bu döngüden çıkmış bulunmaktayım. Doğru yolu buldum. Ve yolumuza sinirden ağaç yumruklamış bir Alara ile devam ediyoruz. Güneş artık tam tepemde. Yani şuan öğlen. Ve ben yolun bir kısmını bile tamamlayamadım. Abi sabır çektiğim otobüslere kurban olayım ben. Geri alın beni ya. Neyse Alara,sen emir kulusun hadi bakem. Yaparsın sen.

"Heeeeeeyt!"

Ne oluyor lan? Can Bonomo mu lan o?
He aynen Alara. Can Bonomo. Ne kadar salak kızsın ya. Lan salak! Konuşacağına baksana etrafına. Beyin yavaş çalışıyor arkadaşlar kusura bakmayın.

"Ne var?" Dedim bir düzine kılıçlar kuşanmış haydut grubuna.

Erkekli kızlı karışık bunlar. Kesin seyahat edenlerden haraç kesiyor bunlar. Gelin gelin ne var bende bakın ne vereceğim.

"Sökül. Her şeyi."

"Gel. Gel. Utanma ya. Üff bir kılıç almışım varya tam size sokmalık. Gelin bir sokayım."

Üff ne güzel konuşuyorum ben bu dili. Görün abinizi görün. Daha sonra bu güzel kılıcımı sokacağım kişiler sinirlenip hep birlikte üstüme saldırdılar. Ulan tek tek gelin be. Bir elimde kılıç bir elimde hançer ile kendimi savunuyordum. Bir kaçını öbür tarafa postaladım fakat bazıları duruyor. Neyse antrenman oldu bana da.

Sıfır çizik ile bitirdiğim bu savaştan sonra işime yarayacak şeylerini alıp cepledim hemen. Devir bir şekilde yaşama devri karşim. Kusura bakmayın. Herhangi bir iz bırakmadan yoluma devam ettim. Bu gidişle 1 haftalık yolu 1 ay giderim ben. Götüm ağırdır biraz.
Kafanızı da şişircez. Yapacak bir şey yok.

~~~~~~

Ay gökyüzüne çökünce dinlenmek için ormanın için de didik didik yer aradıktan sonra küçük minnak bir magara buldum. İçin de bir ateş yaktım ve başına oturdum. Buraya gelene kadar anca bir tavşan yakalayabildim. Biliyorum tatlı hayvan falan ama. Açım. Çok açım. Yemek zorundayım. Güzelim hayvanı temizledikten sonra ateşte pişiriyorum. Biraz yağlı bir hayvan kendisi ama. Şimdilik böyle idare edeceğiz. Yolun çok çok 5'te 1.5'luk kısmını gelmişimdir. Ama iyi ilerledim. Düşüncem o yönde. O sırada bir anda Alixna aramız da yaptığı o büyü çalışıyor ve sesini kafamın içinden duyuyorum.

"Oo kimler varmış burada? Nasıl gidiyor?" Diyor.

"Yani idare eder. Bir tavşancık yakaladım. Yiyorum."

"İyi iyi. Şuan da hangi bölgedesin?"

"Ahhhh hehe güzel soru. Neredeyim? Şuan da merkezden yaklaşık 16 saat uzaklıkta olan ikounu ormanındayım."

"Baya iyi ilerlemişsin. Orman haydutları ile karşılaştın mı?"

"Evet. Hallettim ama. Biraz da üstündeki eşyaları cebe indirdim işte."

"Oh iyi yapmışsın. İstersen onları satabilirsin. Ama parasını sadece su almak için kullanabilirsin! Görevi unutma!"

"Tamam komutanım."