DÖNÜŞ:2

446 55 5
                                    


Gitmesinin üzerine bayağı zaman geçmişti. Uyanamamıştım. Delirip delirmediğimden emin değildim.

Odanın her yerini gözlerimle taramıştım. Perdeler beyazdı ve yırtıktı. Sütunların üzerinde çizgiler vardı,sanki birisi tırnaklarıyla çizmiş gibiydi. Bazı duvarlarında kırmızı renklerde lekeler vardı. Kan değildir umarım. Birazdan açlıktan ölecekmiş gibi hissediyorum.

Kafam arada bir öne düşüyordu ama hemen geri uyanıyordum. Sanki uyursam birisi beni öldürecekmiş gibi hissediyordum.

Kapının açılma sesiyle gözlerimi araladım. O afet hatun geri gelmişti.

"Kalk,gidiyoruz." Dedi.

Ben bir şey diyemeden ellerimde bağlı olan ipleri çözdü. Önüme çöküp ayaklarımda ki ipleri de çözdü. Ayağa kalktığımda az kalsın yeri boyluyordum. Bir kolunu belime sarıp beni tuttu.

Beni belimden ilerleterek odadan çıkardı. Nereye gittiğimiz hakkında hiç bir fikrim yoktu. Gözlerimi zar zor açabiliyordum.

Koca bir kapıdan geçtik en sonunda. Tahta oturan biri vardı yanlış görmediysem. Siyah bir taht üstünde egoist bakışlı bir erkek oturuyordu.

Beni tahtın önüne fırlattı. Gerçektende fırlattı. Dizlerimin üzerine düşmüştüm,dizlerimin acısını bile hissetmiyordum şuan.

Tahtta oturan,ki büyük ihtimalle kral,ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Kanın,güzel kokuyor. İyi bir av bulmuşsun Alixna aferin." Dedi afet hatuna bakarak.

Demek adı Alixna. Kral önüme çöküp elini boğazıma koydu ve sıktı. Ulan geldiğimden beri boynumu tutup duruyorlar.Nefessiz kalırken Alixna'ya baktım. Sinirli bir ifadesi vardı. Gözleri kralın boğazımda ki elindeydi.

Karşı çıkacak herhangi bir gücüm kalmamıştı. Ölümüm başka bir dünyada mı olacaktı? Nereye gömülecektim ben? Kendi içimde yaptığım şakalara gülmeye başladım. Tabii pek güldüğüm söylenemezdi. Ihı ıhı diye ses çıkıyordu.

Kral sinirle bana bakarken boğazımda ki eli sıkılaştı. Diğer elini havaya kaldırıp bir tokat geçirdi. Orospu çocuğu. Sanki anasıyla cima eylemişim ne vuruyorsun.

"Biraz küstah." Dedi dişlerinin arasından kral.

Boğazımda ki elini biraz aşağı indirdi. Kafasını boğazıma yaklaştırdı. Gözlerimi kapattım bu manzarayı görmek istemiyordum. Büyük ve kulakları çınlatan bir ses duyduğumda hızla gözümü açtım. Kral önümde değildi. Kafamı biraz yukarı kaldırdığımda kralın duvar ile bütünleşmiş olduğunu gördüm.

Kafamı Alixna'ya çevirdiğimde şaşkınca bana bakıyordu. Kafasını krala çevirdiğinde "Piç hâlâ yaşıyor." Dedi sinirle.

Hızlı adımlarla yanına gitti. Kral elini Alixna'ya uzattığında Alixna kralın boğazını deşti. Pençelerimi vardı lan onun.

Nereye düştüm lan ben. Bir anda içerisi dolmuştu. Odadayken gördüğüm diğer vampirler,ve bir kaç vampir daha vardı.

Alixna onlara doğru döndü. Döndüğünde herkes diz çöktü. Ne oluyor be?

Yine anlamadığım o dillerinde hepsi aynı şeyi bağırarak söylediler. Abi ne bu işemeli ayin falan mı yapıyorsunuz? Ben salak salak onlara bakarken yanımda diz çökmüş olan odadayken gördüğüm vampirlerden biri kafamı tutup aşağıya eğdi.

Alixna yine anlamadığım dilleriyle bir şey bağırdığında hepsi hızlıca çıkmıştı.

Hepsi çıktığında kafamı Alixna'ya çevirdim.

"Ne oldu az önce?" Diye sordum.

"Bende sana onu soracaktım. Nasıl yaptın bunu? Nasıl kralı öldürebildin?"

"Ben mi öldürdüm? Sen yapmadın mı?" Dedim.

"İnsan dalga geçmeyi bırak! Nasıl yaptın?"

"Bilmiyorum. Gözümü bir açtım duvarla bütünleşmiş pezevenk."

Dudakları biraz yukarı kıvrılmıştı. Hemen kendini düzeltti.

"Bunu sonra tekrar soracağım." Dedi.

"Şey az önce olanlar neydi? Diz çöktüler falan" Dedim.

"Bir kralın yerine geçmek istiyorsan o kralı öldürmelisin. Kral öldüğünde sarayda ki herkes anlar. Bu odaya girince de beni gördüler ve benim öldürdüğümü sandılar. İtaat etmek için söz verip diz çöktüler."

"İyide itaat sözü pek de güvenilir bir şey değil bence. Sonuçta kral ölürse yerine başkası gelir diye bir kuralınız var." Şuan bunu niye sorguluyorsam.

"Kral kendi krallığı üzerinde en güçlü kişidir. Onu öldürebilecek kişiler yoktur. Az sayıdadır. O yüzden itaat sözü güvenilirdir."

Anladım dercesine kafamı salladım.

"Yani şimdi ben ne olacağım?" Dedim

"Bilmiyorum. Aslında kralı öldürebilecek bir gücün var. Seni kendime saklamak en mantıklı karar." Dedi.

"Hı?"

Gülerek tahtına oturdu.

"Tatlısın. Her neyse seni muhafızım yapmayı düşünüyorum." Dedi.

Tatlısın lafına yumuşarken sonda dediği şey ile geri sinirlendim.

"Muhafız mı? Beni dünyama göndermeye ne dersin?"

"Hayır. Sen artık kendi dünyana dönemezsin. Sen belli ki bu dünyadansın. Saçların beyaz,sinirlendiğinde gözlerinin rengi değişiyor,kralı öldürdün." Dedi.

Düşünüyor gibiydi.

"Sen, sen yasaklı melezsin." Dedi ayağa kalkarak.

"Neyim neyim?" Dedim şaşkınlıkla.

"Yasaklı melez. Uzun zaman önce tarihin en güçlü krallarından biri bir insan ile ilişkiye girmişti. Bir melez doğmuştu. Bunu kimse kabul etmemiş,çocuğu öldürmek istemişti. Kral insanla beraber çocuğunu insan dünyasına göndermişti ki ölmesinler. Sen o çocuk olmalısın. Yasaklı melez!"

"Yasaklı melez ne be? Doğru düzgün bir şey bulsaydınız bari." Dedim yüzümü buruşturarak.

"Şuan buna mı takıldın?" Diye sordu.

"Evet?" Dedim sorarcasına.

İç çekip tahtına geri oturdu.

"Her neyse insan dünyasına dönemezsin. Artık muhafızımsın,emrimden çıkamazsın."

"Bana da sorsaydın bir. Allahım delireceğim ya nereye düştüm ben böyle." Dedim kendimi mermere atarak. Ayakta duramayacak hâle gelmiştim.

Yere uzandım. Beni süzüyordu belliydi.

"Çok zayıfsın. Önce sana bir yemek yedirelim." Dedi ayağa kalkarak.

Kapıya yaklaştı ve "Beni bekle." Dedi kısa bir bakış atarak. Ardından hemen kapıdan çıktı.

Kesinlikle delirmiştim.

Nasıl nasıl? Güzel ilerliyor muyum??

Dalnirth (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin