30.01.1977
"Merlin hepimizi Çapulcuların doğum günü kutlamalarından korusun."
Marilyn saçlarını kurutmaya çalışırken bir yandan Pink Floyd grubundan bir şeyler mırıldanmaya devam etti. Makyajıyla işi bitmişti ve ortalık çok dağınıktı ancak gelince hepsini toparlayabileceğine dair inancı vardı.
Aynadan son kez kendine baktı. Siyah kot pantolonunun üstüne giydiği yeşil kazak, gözlerini makyajla destekleyerek öne çıkarıyordu. Üstüne siyah montunu giyip kendine şöyle bir baktı. Sanki günden güne saç rengi daha koyulaşıyor gibiydi. Gerçi, sarı saçtan sonra öyle geliyor olma olasılığı da çok yüksekti.
Botlarını giyip dışarı çıktı. Ortak salon pek kalabalık değildi, bugün Hogsmeade gezisi olduğu için ya büyük salonda kahvaltı yapıyorlar ya da odalarında hazırlanıyorlardı.
Marlene'i gördüğünde onun yanına gitti, tuhaf bir şekilde etraf bugün çok sessizdi, Çapulcular etrafta gözükmüyorlardı.
"Günaydın." diye şakıdı. Birkaç gündür hayatında her şeyin tek düze olması keyfini biraz yerine getirmişti.
Yüzündeki haylaz sırıtışla kendisine karşılık veren Marlene, Marilyn için kuşkulanmaya yeterli bir sebepti. "Ne yaptıklarını biliyorsun, değil mi?"
Marlene içinde tuttuğu gülüşü koyuverdi. "Kesinlikle."
Marilyn ayrıntıları almak için ağzını açmıştı ki, gelen Lily ile bir şey demedi. İçinden bir ses, bunun genç kızın 17.yaş günüyle ilgili bir şey olduğuna emindi.
Aynı enerjiklikle yanına gidip Lily'ye sarıldı. "Günaydın!"
"Günaydın, Mari, bu ne neşe." diyerek kızın sarılmasına karşılık verdi Lily. "Senden pek göremediğimiz şeyler."
Kendini geri çekip dramatik bir şekilde elini göğsüne koyarak kendini Marlene'nin kollarına bıraktı Marilyn. "Lily-pad bile benim için bunları söylüyorsa... gidecek yerim kalmamıştır benim."
Onun bu haline kıkırdadı Lily. "Tam bir drama kraliçesi, Black gibi."
Marilyn sahte bir somurtmayla kendini toparladı ancak bir şey demedi. O sırada Marlene araya girdi. "Bu haylazlar gelmeyecek gibiler, bu seferlik kız kıza kahvaltıya ne dersiniz?"
Marilyn gözlerini kısarak Marlene'e baktı. Lily ise cıvıltılı bir sesle teklifi kabul ederek Marlene'in koluna girdi ve üçü beraber ortak salondan ayrılıp Büyük Salon'a geçtiler.
Çapulcular burada da yoktu. Bu Marilyn'i iyice kuşkulandırıyordu ancak baykuşların gelmesiyle tüm dikkati dağıldı. Neredeyse her masaya düşen gazeteler, Marilyn'in içini titretti.
Burada geçirdiği hiçbir yıl boyunca gelecek postasına üye olmamıştı. İlk yıllar ilgisini çekmezken sonrasında başlayan savaş ile kendine Hogwarts'ın içinde bir ütopya kurarak tüm bunlardan uzak kalmıştı. Sonuçta Hogwarts, hiçbir kötülüğün ulaşamayacağı bir yerdi, en azından bir zamanlar öyle düşünüyordu. Şimdi ise o kötülüğün ininde, öylece bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
take me back | marauders era
FanfictionSavaşın sona ermesinin ardından Grimmauld Meydanı 12 Numara'daki eve gelen Harry, burada Sirius'a ait olmayan bir anı defteri bulur. "Oh, take me back to the night we met..." - harry potter fanfiction. - yarı bağımsız fanfic. - marauders dönemi. ...