felix'
Annem yoktu artık, kimsesizdim.
Arkadaşlarımın kollarının arasından çıkıp koşar adımlarla dışarı çıktım, bahçedeki banklardan birine oturdum. Sadece yalnız kalıp saatlerce ağlamak istiyordum ama yapmayacaktım annem bunu istemezdi.
Arkamdan gelen adım sesleriyle oraya döndüm, Jeongin'i gördüğümde tekrar önüme döndüm. O ise bu sefer önüme gelip kollarını usulca bana sardı. Artık son damlaydı. Gözyaşlarım onun kollarına akarken o sadece sarıldı. Diğerleri gibi teselli vermedi.
Öyle ne kadar kaldık bilmiyordum, kendimi daha iyi hissettiğim zaman geri çekildim. Yanıma oturduğunda ikimizde konuşmadık.
Bu O'nun için bir sessizlik yemini miydi? Ölüm, ne demekti O'nun için?
Lia yanıma kızarmış gözlerle geldiğinde O'na baktım, fazlasıyla kötü görünüyordu. "Felix, özür dilerim. Gitmem gerekiyor, biliyorsun ka-" cümlesini kesip "Biliyorum Lia, git sen görüşürüz sonra. Ağlama daha fazla." dediğimde mahcup gözlerle bana baktı sonrasında usul adımlarla uzaklaştı.
"Burda kalmak beni boğuyor." dediğimde Jeongin gülümsedi "Beni de boğuyor." dediğinde çekinerek sordum
"Jeongin, ölüm ne ifade ediyor senin için?" bir süre durup düşündü.
"Bir affettirme çeşidi, karşı taraf ne yaparsa yapsın öldüğünde tüm öfken söner, özlersin. Çünkü ne yaparsa yapsın alışırsın O kişiye."
"Sana böyle düşündüren ne?" güldü.
"Anne ve babam."
"Ne"
"Ben göründüğü kadar şanslı değilim Lee Felix. Babası tarafından tehdit edilen bir çocuğum ben. Annesi kurban olan bir çocuğum. Babası annesini kurban etsede babası öldüğünde O'nu affedicek bir zavallıyım ben."
★★★★★
EN SON ŞARKI SÖYLEYİP EĞLENİYORDUK BİZ YA..😭
BÖLÜMLERİ CUMA GÜNÜNE Mİ ALSAM??
PAZAR GÜNLERİ VAKİT BULUP YAZAMIYORUM..
GÖRÜŞÜRÜZZ💗