Hadi be Arya. Nerde kaldın kızım. Valla Deniz yiyecek birazdan bizi. Acil durum çabuk ol.
Yazıp Arya'ya gönderdim. En son tatlı almaya gidiyordu. Hâla gelmedi. Herhalde evde tatlı olmayınca yeni bir tatlı yapmaya başlamıştır diye düşündüm. Gerizekalı kafam ya. Tatlı istemeseydim belki de şuan karşımda ki sinirli bakışlara maruz kalmazdım. Ben Aslı ve Gökçe bir koltuğa oturmuş karşımızda da tekli koltuğa oturan bir Deniz vardı. Parmaklarını dudaklarına doğru götürmüş ayağını hızlı bir şekilde sallıyordu. Hiçbir şey demiyordu ama o bakışları. Yerin yedi kat dibinde olmayı tercih ederdim şuan. Yeter ki karşımda ki ateş fırlatan gözleri görmeyeyim.
Aslı heralde sessizliğe daha fazla katlanamadı ve:
-Deniz, bize cadı dedi napsaydık.
Bu seferde Gökçe:
-Bizi senden kıskanıyor olmaz ki böyle.
Ardından ben söze atlayıp:
-Amma abarttın ha. Benim bu güzel yüzüme rağmen bana cadı diyecek bende susacağım oldu canım. Başka istek?
Deniz hızlı salladığı ayağını durdurdu ve koltuktan hafifçe bize doğru eğildi:
-Lan oğlum mafyamısınız siz?
Deniz Gökçe'ye bakarak:- Çocuğu benle ayırmakla tehtit etmek ne gerizekalılar.
Bu seferde bana bakarak:
-Senden üç yaş büyük olan birine çocuk dedin mal.
Cümlesini bitirdikten sonra da Aslı'ya dönüp:
-Lan adama biz sana rağmen arkadaşımızın yanından hiç ayrılmıyoruz. Göt ve don gibiyiz anla artık bunu diyerek kıskandırmak neee.
Üçümüzde birbirimize bakmaya başladık. Hemen önüme döndüm çünkü daha fazla bakarsam kahkaha atardım ve şuan kahkaha atmak ölüm tehlikesi demekti.
-Kafayı yiyeceğim ya. Bana bıraksaydınız ağzının payını verecektim.
Üçümüzün sıkış sıkış oturduğu koltuktan kalkıp:
-Bok verecektin. Telefonla romantik bakışmalar sürdürüyordun. Dayanamadım aldım işte telefonu ne var. Hem sen böyle her şeye trip at-
Cümlemi bitiremeden içeri burnunda ve yanaklarında un olan kısa saçlarını toplamaya çalışıp toplayamayan bir adet Arya girdi:
-Noluyor?
Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım:
-Ne olacak. Deniz hanım yine gereksiz trip atıyor.
Deniz'de daha fazla katlanamadığından herhalde o da benim gibi ayağa kalktı:
-Ne gereksizi ya. Arya bu üç salak. Ben Efe'yle konuşurken aldılar telefonumu Efe'ye saydırıp yüzlerine kapattılar.
Bu sefer de Aslı:
-Valla kimse kusura bakmasın. Bize kuma dedi. Halbuki asıl kuma o haberi yok.
Gökçe' de oturduğu yerden kalkıp:
-Ya bak saygılı olalım diyoruz enişteciğimize. Burnumuzdan getirdi ya. Yeter artık bıktık ondan.
Gökçe bana doğru yaklaşıp eliyle beni göstererek:
-Arya bu kıza. Bizim sürekli prensesimiz, küçüğümüz diye sevdiğimiz arkadaşımıza cadı dedi inanabiliyormusun.
Sesimi yalancıktan duygulandırıp ağlamaklı bir ses ile konuşmaya başladım:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAMPİYONLAR LİGİ
Romance5 kızın uyumsuz uyumları. Her birinin farklı hayatı, farklı düşünceleri, farklı karakterleri var. Çok saçma bir sebebe saatlerce kahkaha attıktan sonra bir karıncanın neden bu kadar küçük olduğuna ağlayabilen daha sonra da kendinize gelin deyip tek...