Valorant | Taekook ✓

|Final|²⁰

Bugün alfamla beni yeni açılmış oyun merkezine davet etmişlerdi. Oraya gitmek için hazırlanıyordum. Banyodaydım ve aynaya bakarak yüzümü kremledikten sonra banyodan çıktım. Hala uyuduğunu gördüğüm alfam, yorganı yere fırlatmış, sadece boxerı ile ağzı açık bir şekilde yatıyordu. Yanına ilerleyip ayağımla onu dürttüm.

"Gece uyumazsan tabii ki uyanamazsın!" Ağzını şapırdatıp sırtını bana döndüğünde oflayıp yatağa oturdum. "Öptük uyanmadın, dövdük uyanmadın, ne yapayım ben şimdi?"

Ardından aklıma gelen fikirle gülüp yataktan kalktım. "Bende kulağına su dökerim o zaman!" Hızlı adımlarla mutfağa giderek bir bardak su doldurup geri döndüm. "Uyanmayacak mısın?"

Yatağa oturup ona yanaştım. Sırtı bana dönüktü. Omuzuna bir elimi koyup yavaşça bardaktaki suyu kulağına döktüm. Kulağının içine direkt dökmeden huylanması için yaptığım hareketim hızla başını iki yana sallayıp yatakta oturur pozisyona geldi. "Kulağa su dökmek de ne oluyor miniğim?"

Kahkaha atarak yatakta dizlerim üzerine kalktım ve kulağını tişörtümle silmeye çalıştım. Hoseok bana bunu hep yapardı ama kulağıma suyu dökemeden uyanırdım fakat alfam maalesef uyanamamıştı. Tehlikeli olabilirdi ama öyle direkt kulağının içine dökmediğimin için bir şeyciği olmazdı. "Geçti, geçti. Bak hemen uyandın."

Bıkmış bir ifadeyle başını kaldırıp bana bakmıştı. Dizlerimin üstünde olduğum için ona tepeden bakıyordum ve gülüp tişörtümün eteklerinden tuttum. Eteklerini kaldırıp kafasını tişörtümün içinden geçirdim ve daha fazla gülmeye başladım. Ben gülünce kollarını belime sarıp beni yatağa devirdi ve nefesim tekledi.

"Sabah sabah ne bu enerji?" Tişörtün içinden konuştuğu için sesi boğuk çıkmıştı. Ardından göbeğimi öpmeye başladığında gıdıklandım ve tişörtümü kaldırıp alfamın kafasını özgürlüğe kavuşturdum.

Başını kaldırıp bana uykulu gözlerle gülümsedikten sonra, "Aç mısın?" dedi. Başımla onaylayıp karnıma uzanmış alfamın yanaklarını sıktım. "Hadi kahvaltı hazırla ve sonra oyun merkezine gidelim."

Yanaklarını serbest bıraktığımda biraz daha üstüme çıktı ve yüz yüze geldik. "Kulağıma su dökmenin hesabını ne zaman vereceksin peki?" Yüzüme yaklaşıp beni öpmeye çalışacağı sıra işaret parmağımı dudakları üstüne siper ettim. "Oh Bay Jeon, dünden sonra gerçekten vereceğiniz cezayı kabul edemeyeceğim. Yoksa oyun merkezine topallayarak giderim."

Dudakları yukarı kıvrıldıktan sonra ağzını açtı ve işaret parmağımı dişleri arasına alıp gülmeye başladı. Karşılıklı gülüşürken gamzelerine gözüm kaydı. Sert görünüşlü alfamın yüzündeki en samimi şeydi bu çukurlar. Dişlerini çıkararak gülümsediği zaman içimdeki heyecan kaç ay geçse bile aynı oluyordu.

Parmağımı bırakıp üzerine öpücük kondurdu ve üstümden kalktıktan sonra, "Ben elimi, yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalayayım." diyerek yataktan indi ve banyoya girdi.

Bende tişörtümü düzeltip yataktan kalktım. Yatak odamızından çıktıktan sonra çalışma odamıza girdim ve masamın üzerinden tabletimi alıp odanın kapısını kapattım. Artık yeni evimizde her şey daha düzenliydi. Bu düzeni seviyordum.

Merdivenlerden inip mutfağa girdim ve masaya oturdum. Tabletimi açıp taslak çizimlerime girdim. Webtoon çizme hayalimi gerçekleştirmeye başlamıştım. Ardından aklıma gelen şeyle masadan kalktım ve hemen tezgâhın üzerindeki şişeyi açtım. Kapağına içindeki sıvıyı doldurduktan sonra tek yudumda içtim ve kapağı kapattım. Annemlerin verdiği bu karışımı yaklaşık sekiz aydır kullanıyordum ve bir gün bile kaçırmamaya özen gösteriyordum.