Ağrılar, beni sana bağlayan

549 49 26
                                    


Gidişinin yedinci ayı

"Sakin ol." Diyerek arkasından onun omzunu tutan Mauro sayesinde nefesini düzgünce verip gözlerini araladı. Bir kaç saniye içinde Everton'la yarı final mücadelesi için sahaya çıkacaktı ve Kerem şu an dizlerinin titrediğine yemin edebilirdi. Samiyende oynanan ilk maçın berabere kalmasıyla ellerindeki tek şans şu an bu deplasmandı ve finali görmeyi, Avrupa'da kendini kanıtlamayı herkesten, her şeyden çok istiyordu Kerem.

Topsuz alanda yaptığı koşuyla hareketlenen Mauro'nun kendisini gördüğünü bildiğinden ceza sahasına en yakın hale gelmeye çalıştı, ayağına top geldiğinde onu kontrol etti ve önündeki açıklıkta biraz ilerleyip vurmayı planlıyordu. Lakin arkasından kayarak gelen rakip takım oyuncusunun ayağını direkt ezerek kendisini durdurmasını beklemediği için hazırlıksız yakalanıp ağrı ile yere attı kendini.

Bileğinden ses geldiğine emindi ve yaşadığı adrenaline rağmen ağrıyı hissettiğinde bağırmasını engellemek için dudaklarını dişleyerek bulunduğu yerde cenin misali pozisyon aldı. Şu an takım arkadaşlarıyla rakip takımın bir karmaşa, kavga içinde olduğunu boğuk seslerden anlasa da Kerem'in odaklanabildiği tek şey sağ ayak bileğindeki acıydı.

Doktorun gelip dokunmasıyla acı içinde yüzünü buruşturunca "Kalkabilir misin?" Sorusunu almıştı onun da sesindeki ve yüzündeki endişeyi görüyordu. Bitti dedi o an Kerem. Ayağına bakan Yener abi eğer bu yüz ifadesine büründüyse Kerem'in spor hayatı tam da şu an bitmiş olmalıydı.

Başını iki yana sallayıp gözünü yumdu. Yaşların akmasını gizlemek için de koluyla yüzünü kapattı. Sedyenin geldiğini ve kendisinin üzerine alındığını hissederken hıçkırarak ağlamak istiyordu ama bunu da yapamazdı. Şu an düşmek demek takımının moralini hiç etmek olacaktı ve bunu yapmamalıydı.

"Kerem," diyerek yanı başındaki aksanlı sesi duyunca "Hmm." Dedi sadece. "İyi olacaksın, endişelenme." Diyerek saçları arasından öpen ve ardından saçlarını geriye atan Mauro ile hafifçe gülümsedi. "Kazanın." Dedi boğuk sesiyle. "O iş bizde." Lafını duyunca ise onun doğrulduğunu ve kendisinin de sedyede taşındığını anlamıştı.

Gözlerini yavaşça açtığında köşedeki sandalyede ceketini yüzüne kadar çekmiş, maske ve gözlük takan üstüne de şapkasını öne doğru eğen kişinin uyuduğunu görmüştü.

"Altay?" Dedi boğuk sesiyle. O olmayabilirdi belki ama şu an yanında onu istediğinden direkt adını söylemişti.

Bedenin hızlı hareketlerle doğrulup "Uyandın mı? İyi misin?" Derken şapkasını ve gözlüğünü çıkararak oturduğu sandalyeye bırakmasını izledi. Yüzündeki maskeyi de indirmişti.

"Uyandım." Dedi sadece Kerem.

"Sen niye geldin? Sıkıntı çıkmasın?" Dediğinde ise Altay onu dinlemeden Kerem'in serumuna bakmış ve sonra da elinin tersini onun alnına tutup "Ateşin yok, serum işe yaramış." Demişti.

"Ağrın var mı peki?" Diyerek ona baktığında ise Kerem başını iki yana salladı. Şu an yine ağlamak istiyordu. "Ağrı kesici serum daha bitmemiş ama etkisini gösteriyor demek ki. Oturur konuma getireyim mi seni?"

Bunu onaylar şekilde başını salladığında ise Altay da yattığı sedyedeki tuşlara basıp Kerem'in daha dik hale gelmesini sağlamıştı. Ardından Altay da Kerem'den boş kalan yere oturdu.

"Neden buradasın?"

"Doktor bileğinde çatlak olduğunu söyledi. Kırıktan şüphelenmiş Yener abi ama kemiklerin sağlammış. Bir süre dinlenme ve egzersizle eskisinden bile iyi olur dedi." Diyip Kerem'in serum olan kolundaki elini kavradı. Diğer eliyle de yüzüne yapışmış saçlarını geriye doğru attı.

Stay / AlKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin