- Giriş -

46 19 96
                                    

Hazal Altınbaş ~

Hayat zor, üstelik aile sevgisinden mahrum kalıp doğru dürüst arkadaş edinemeyenlere tam bir yaşama sahip olamayanlara zor, yani benim gibi ve Yusuf gibi olanlara Yusuf mu? ikizim, benim gibi bu cehenneme hapis olmuş ikizim
Gözlerim dolmuştu yine ne zaman valizimi toparlasam eşyalarımı kutulara yerleştirmeye başlasam aklıma bunlar gelir gözlerim dolar hızla kendimi toparlamaya çalıştım gözyaşlarımı silip valizimi zincirini kapattım.
Ailem polis ve ne zaman atamaları çıkarsa bizi de peşlerinden getirirler işte bu yüzden bir yaşamımız yok, atama nereye çıkarsa oraya. Sadece bir şehirde 4-5 ay kalmak ve sonrasında da farklı şehir, farklı okul, faklı insanlar işte bu yüzden bir yaşamımız yok bir okulumuz doğru düzgün arkadaşlarımız yok ama zaten artık çabalamıyoruz bir arkadaş edinmeye şehire alışmaya çabalamıyoruz denemiyoruz çünkü artık çok sıkılmıştık.
Valizimi elime alarak evden çıktım arabaya ilerleyerek valizimi bagajin yanina bırakıp arabaya bindim Yusuf bagaja valizleri koyarak yanıma arabaya binmişti mavi şapkasını ters takmıştı üstüne beyaz düz tişört altına ise mavi kot kargo pantolon, ben ise pembe etekli şort üstüne beyaz tişört diz kapaklarıma kadar uzanan toz pembe çoraplar hep böyle rengarenk giyinmeyi tercih ediyordum sonuçta hayatım bu kadar renkli olmayabilirdi ama en azından kombinim renkliydi. Babam en sonunda arabaya binmişti annemde hemen bizim yanımıza arka koltuğa binmişti ve hava alanına doğru yola çıktık. Bu şehiri de terk ediyorduk bir daha gelmemek üzere anılarımızı da,  mutluluklarımızı da, üzüntülerimizi de terk ediyorduk
Artık 15 yaşındayız ama hala bir hayatımız yoktu Bir yaşamımız yoktu çocuk gibi ailemizin peşinden oradan oraya sürükleniyorduk acınası haldeyiz herkesin arkadaşları sabit yaşadıkları bir evleri her gün gittikleri okulları varken biz, biz acınası haldeyiz bir yaşamımız bir okulumuz ya da arkadaşlarımız yok artık çabalamıyoruz da yeni arkadaş edinmeye ne de şehire alışmaya çabalamıyoruz soğuduk bu hayattan bu yaşamdan bu eziyetten.
Havaalanına giriş yapmıştık sonunda babam valizleri taşırken Yusuf hava alanında ki atıştırmalara aburcuburlara bakıyordu
Ben ise boş bir sandalye bulup oturmuştum gökyüzüne son kez baktım herkes ile aynı gökyüzüne sahiptik ama birçok kişi mutlu iken birçoğu eziyet çekiyordu aynı gökyüzünün altında birçoğu zengin hayatlar sürerken birçoğu aç yatıyordu geceleri
annem de yanıma oturmuştu benim gibi gökyüzünü izlemeye başladı artık o kadar çok hayatı umursamıyordum ki aileme dönüp sormadım bile  hangi şehire taşınıyoruz diye Yusuf bir poşet dolusu atıştırmalıklarla yanımıza gelmişti hemen ardından babam geldi yüzümüzü asık görünce sohbet açmaya çalıştı

Yavuz "bu sefer hangi şehre gittiğimizi biliyor musunuz?"

Diye soru sormuştu ama ne ben ne de Yusuf cevap verdik babam da kendince yanıtladı

Yavuz "ülkenin en büyük şehirlerinden birine dramber'e"

Yusuf kendince mırıldandı "3 milyon nüfusa sahip olan dramber'e ha"

Yavuz "Evet!"

Yusuf "ah... Bu bir kabus olmalı!"

Babam bizden beklediği tepkiyi alamayınca sustu annem Yusuf'un bu tepkisine karşı iyice yüzü düştü. Uçağa binmiştik son yarım saat kalmıştı bu şehirde terk etmemize 4 saat sonra dramber de olacaktık

Uçak iniş yapmıştı artık drambel'deydik uçaktan inip havaalanının çıkışına doğru yürüyorduk babam valizleri almaya gitmişken biz Ana yola çıktık annem telefonundan bir taksi çağırdı kendi etrafımda bir tur atmıştım AVM'ler büyük şirketler binalarda asılı ana ekranlarda oynatılan reklamlar gerçekten burası drambermiydi

Yusuf "vay be bu şehir kocaman havaalanının çıkışı bile bu kadar kalabalık ise şehrin ana semtlerini düşünemiyorum bile!"

Paramparça Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin