MERHABAAAAAA!!!!
Hâlâ okuyan kaldı mı bilmiyorum ama eğer varsa hepiniz hoşgeldiniz~
Sizlerle yeniden bu ficte buluştuğum için kendimi çok mutlu hissediyorum. Umarım sizde mutlusunuzdur😺⭐
Çok uzatmayayım. Bölümün sonunda görüşürüz👋🏻
İyi okumalar☀️
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, şimdiden teşekkürler 💜
•••
Bayan Park ve annem bir yandan Bayan Park'ın getirmiş olduğu pastayı yiyor, bir yandan da son derece neşeli bir şekilde sohbet ediyorlardı. Busan'da olduğumuz süre boyunca bağlarını koparmamışlardı, bizim aksimize...
"Jungwon sen nasılsın tatlım? Kocaman olmuşsun görüşmeyeli."
"İyiyim, teşekkür ederim. Siz nasılsınız?"
"İyi olmana sevindim, bende çok iyiyim. Sizleri yeniden burada görünce çok daha iyi oldum. Özlemişim doğrusu."
Bayan Park'ın dediklerine ben sadece tebessüm ederken annem "Bizde sizi çok özledik." demiş ve "Sunghoon nasıl, o neler yapıyor?" diye sormuştu.
Yanlarında oturmama rağmen odaklanmadığım sohbetlerine onun ismi geçince odaklanmıştım, sebepsizce...
"Her zamanki gibi açıkçası. Dersi varsa okula gidiyor, yoksa tüm gününü odasında geçiriyor. Eskiden buzda kaymaya giderdi, şimdi ona da gitmiyor. Koçunun telefonlarına da dönmüyormuş. Jay'de Amerika'ya gidince konuştuğu bir arkadaşı da kalmadı. Abisi de gidince... Nasıl olacak bilmiyorum... Açıkçası buraya gelmemin bir sebebi de oydu. Hem hoşgeldiniz demek istedim hemde Jungwon'dan yardım istemek istedim..."
Ben nasıl yardım edecektim ki?
"Sunghoon çocukken de öyleydi. Çok utangaçtı. Jay'den başka biriyle görüşmezdi, konuşmazdı bile ama Jungwon onu kabuğundan çıkarıvermişti."
Bayan Park bir süre durup nefeslendikten sonra bana dönüp "Onu yeniden kabuğundan çıkarmanı istesem çok mu şey istemiş olurum?" diye sormuştu mahcup ve bir o kadar da yardıma muhtaç şekilde.
Bayan Park'ın sorduğu sorunun cevabını bir saniye bile düşünmeden ayağa kalkmış ve "Üzgünüm efendim ama bu yıl üniversite sınavına gireceğim için bende odamdan çıkmıyorum, o yüzden ona yardım edebileceğimi sanmıyorum. İzninizle..." demiş ve kendi odama çıkmıştım.
Tabii ki dört yıl boyunca aramalarıma ve mesajlarıma dönmeyen birine iyilik falan yapmayacaktım. Banane ki? Hem yapmak istesem bile hangi sıfatla yapacaktım? Eski bir arkadaşı olarak mı? Pff! Çok saçma.
O gün sabaha kadar ders çalışmıştım Bayan Park'ın dediklerini düşünmemek için lakin bu çabamın bir işe yaradığını söylemek zordu zira Bayan Park'ın dediklerini ve onu düşünmekten sorulara doğru düzgün odaklanamamıştım bile.
Sabah olunca da hızlı bir şekilde kahvaltımı edip kendimi onun evinin önünde bulmuştum.
Bulmuştum bulmasına ama kapıyı çalacak cesaretim yoktu. O kadar uzun süredir onu görmüyordum ki önceden en yakınım olsa bile şuan kendimi bir yabancının evinin önünde beklemediğime inandıramıyordum.
Nihayet uzun bir bekleyişin sonunda derin bir nefes alıp kapıyı iki üç kez tıktıkladım ve bir adım geri çekilerek açılmasını beklemeye başladım bu kez de. Fakat bu bekleyiş kendimi hazırlamak için beklediğimden daha kısa sürmüş, Bayan Park saniyeler içinde gülümseyen yüzüyle kapıyı açmıştı.