Hafifçe aralık perdeden gelen gün ışığıyla Jongin gözlerini aralamıştı.
Saat sabah 9'u 10 geçmekteydi. Otelin kahvaltısının bitmesine yaklaşık yirmi dakika vardı.
Esmer oğlan hafifçe başını eğdi ve göğsünde huzurla uyuyan oğlana baktı. Tombul yanağı iyice göğsüne yapışmış, tatlı bir görüntü ortaya çıkarmıştı. Çıkardığı tatlı mırıltılarla Jongin gülümsemeden edemedi.
Jongin, Kyungsoo'nun gözlerini kapatan ve kirpiklerini sürekli kırpıştırmasına neden olan kaküllerini yüzünden ayırdı. Sonra elleri oğlanın yuvarlak burnuna, tombul yanağına ve dolgun dudaklarına indi. Yavaş yavaş alt dudağını okşarken Kyungsoo'nun ağzından minik birkaç mırıltı daha kaçtı.
Esmer oğlanın yanakları gülümsemekten ağrımışken Kyungsoo'nun kollarına iyice sırnaşması onun için son damlaydı. Buna dayanamıyordu.
Uyuyan oğlanın alnına bir öpücük bırakmıştı. Saçlarını okşamış ve pencereden içeriye giren güneş ışığının onu rahatsız etmemesi için eliyle bunu engellemişti.
Kyungsoo hala göğsünde uyuyor iken kapının açılma sesiyle yerinde sıçramış fakat oğlanı uyandırmamaya çalışmıştı.
Otel odasına kızıl saçlı oğlan girdiğinde ise Jongin resmen donmuş gibi en yakın arkadaşına bakmıştı.
Bu garipti.
Chanyeol kaşlarını çatmış ve önünde sarmaş dolaş yatan ikiliye bakmıştı.
"Hey."
Esmer oğlan boğazını temizlemiş ve ellerini Kyungsoo'nun saçlarından çekmiş ve uyuyan oğlanı rahatsız etmemeye çalışarak yatakta doğrulmaya çalışmıştı.
Pekala, bu işleri daha kötü yapmıştı. Çünkü az önce çıplak göğsünde mışıl mışıl uyuyan oğlan, şimdi beline sarılmış ve yüzünü istemsizce Jongin'in kasıklarına gömmüştü. Ve Jongin, sadece baksır giyiyordu.
Jongin yutkunmuştu.
"Hey, günaydın-" Chanyeol, en yakın arkadaşının sözünü keserek tekrar konuşmuştu. "Um, Kyungsoo'nun odasının anahtarı bendeydi ve kahvaltı bitmeden onu uyandırmak için geldim. Dün beraber kahvaltı yapacağımıza dair ona söz vermiştim."
Jongin tekrar konuşmaya çalışmadı ve kasıklarına yüzünü gömmüş bir şekilde uyuyan oğlandan ayrılıp yataktan çıktı. Tüm gece boyunca boş olan kendi yatağına doğru ilerledi ve eşofmanını ve tişörtünü alıp üstüne geçirdi. O sırada Chanyeol yavaşça Kyungsoo'yu dürtmüş, sevgilisini uyandırmaya çalışıyordu. En son Kyungsoo derin uykusundan uyanıp onu rahatsız eden güneş ışığıyla gözlerini kırpıştırdığında önünde erkek arkadaşını görmesiyle yavaşça doğrulmuştu.
Kyungsoo, Chanyeol'a minik bir öpücük verdikten sonra yandaki yatağa oturmuş, sanki önündeki ikiliyle hiç ilgilenmiyormuş gibi telefonuna odaklanmış esmer oğlana bir bakış atmıştı.
Bu bakış, Jongin'in gözlerinden kaçmadı. Sadece bunu görmezden gelmeye çalıştı.
"Jongin," Chanyeol hala uykulu olan erkek arkadaşının elinden tutmuş ve odanın kapısına doğru adımlıyordu. "Kahvaltıya ineceğiz, sen de gelecek misin?"
Esmer oğlan, en yakın arkadaşına bir bakış bile atmadan kafasını iki yana sallamıştı. "Aç değilim." Tam o anda guruldayan karnı tam tersini söylüyordu fakat bunu kimse duymamıştı. Sadece çiftle beraber oturup rahatsız edici bir sessizlikle kahvaltı yapmak istemediği için bu teklifi geri çevirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i wanna be yours
FanfictionChanyeol, sevgilisi Kyungsoo'ya uzun zamandır denemek istediği bir fetişinden bahseder. Kyungsoo bu fetişin Chanyeol'un en yakın arkadaşı tarafından beceriliyorken erkek arkadaşının onları izleyecek olmasını beklemiyordur. [chansoo/kaisoo]