50 gün.
50 gündür burada, bileklerim demir halkalarla duvara zincirlenmiş bir şekilde duruyorum.
Çok rahatsız edici.
Ölüm yiyenlerin bedenime attığı bakışlar kendimden iğrenmeme neden oluyor.
Aptal Severus.
Beni buraya koydurmakla eline ne geçeceğini bilmiyorum. Bilmem gereken tek şey ya casus olduğum ya da casus olduğum. Bana söylediği bu.
Bileklerim zincirliyken bu biraz zor.
Yapabileceğim tek casusluk Ölüm Yiyenlerin tacizci olduğunu bildirmek. Ellerinde olsa bana tecavüz edecekler.
Aradaki tek şey ise o adam.
Burunsuz piç.
"Su..."
Sayıklamaya başladığımı fark edemeyecek kadar güçsüzdüm. Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Bulanık görüşümde içeri giren tek bir kişi gördüm. O pelerinin içine gizlenmiş, bembeyaz tende, korkunç görünen eller ve korkutucu bir yüz.
"Marvolo..." Adını mırıldandım yüzümde belirsiz bir sırıtmayla. Nefret ediyordu bu ismi kullanmaktan. "Aguamenti." Mırıldandığı büyü asasından suyun çıkmasına ve yüzüme çarpmasına neden oldu. Soluk soluğa gözlerimi ardına kadar açarken doğrulmaya çalıştım. Bedenim titriyordu. "İnsanları tehdit etmeyi sevmem Amber Black."
"Adımı ağzına almaya cüret bile etme iğrenç yaratık."
"Sana el kaldıramadığım için Salazar'a dua et." dedi o sakin ama sinirli çıkan sesiyle. "Seni ziyarete gelmek planımın bir parçası değildi. Aç ve susuz ellinci günün, hâlâ dayanabildiğine göre sende bir şeyler olmalı."
"Ne o? Taştan kalbin aşık mı oldu?"
"Acınası. Bir anlaşma yapmaya ne dersin Black?"
"Hmm, oldu."
"Dalga geçmiyorum. Burada çürümenden iyidir."
"Ölsemde senin için çalışmam."
"Bir bakalım..." dedi ve Ölüm Yiyenleri gönderip asasını kendisine doğrulttu. Asanın ucundan çıkan cam göbeği renginde bir ışık onun bütün görünümünü kaparken ortaya çıkan kişiyle yutkundum. "Biliyordum... gerçekten o şekilde görünmüyorsun."
"Tabiki."
Siyah takım elbiseli, yana yatırılmış siyah saçlara sahip keskin yüz hatlı bir adamın ortaya çıkmasını beklemiyordum. Gözleri dipsiz kuyu kadar karanlıktı. Kaslı kolları, beyaz gömleği, siyah bir kravatı ve siyah kumaş pantolonu vardı. Marka ayakkabılarıyla göz kamaştırıcı görünüyordu. Başımı iki yana salladım, ne düşünüyordum ben?
"Sana bir sırrımı verdim, Amber." Yanıma çömeldi ve işaret parmağını çenemin altına yaslayıp, yüzünü yüzüme çıkardı. "Belki sende bana bir şeyler verebilirsin. Potter, o velet ne planlıyor?"
"Gidip ona sorsana."
"Sikeyim seni!" dedi yüzümü ittirip. Gözlerimi devirdim. "Saf kansın ve acınası muggle doğumlulara yardım ediyorsun! Senin gibi salak iki kişi daha var, kardeşlerin!"
"Ben sadece soykırımı engelliyorum."
"Siktir git." dediğinde histerik bir kahkaha attım. "Ellerimi çözersen neden olmasın?"
"Sana işkence etmekten o kadar zevk alırdımki... ama seni burda böyle tutmak daha da zevk verici. Savaşa bile katılamadan geberip gideceksin Black."
"Seni pezevenk!" Yerimde çırpınmaya başlarken onun yüzünde bir sırıtma oluştu ve eski, korkutucu haline geri döndü. "Siktiğimin burunsuzu! Asla kazanamayacaksın!"
"Göreceğiz." dedi ve bağırışlarıma aldırmadan gitti.
●●●
Karanlık Lord, siyah pelerini yere sürüye sürüye, ağır ve yavaş adımlarla zindandan çıktı. Kapının önünde kendisini bekleyen sadık Ölüm Yiyenlerine baktı. "Narcissa Malfoy birazdan buraya gelecek, onu içeri alın." Ölüm Yiyenler başarıyla onayladı ve içeri, nöbet yerlerine geri döndüler.
O ise yolunu toplantı odasına çevirdi. Severus toplantı masasında, Karanlık Lord'un koltuğunun yanında oturmuş onu bekliyordu düz bir yüz ifadesiyle, "Severus." dedi yavaş çıkan sesiyle. Sandalyeyi çekti ve oturdu. "Beni çağırmışsınız Lordum, bir sorun mu var?"
"Amber Black, hâlâ konuşmadı. Sana güvendiğim için ona zarar vermiyorum. Ayrıca şu çok önemli bilgiler dediğin şeylere hâlâ erişemedim. Beynini sıkı bir korumaya almış, zihnefendar işe yaramıyor. Etkilenmediğimi söyleyemem ama karşı tarafta olduğu sürece onu öldürmek zorunda kalacağım."
"Lordum, bir planım var ama... işe yarayıp yaramayacağından emin değilim."
"Dinliyorum, Severus. Bu tek çaremiz yoksa ölür."
Severus başıyla onayladı ve konuşmaya başladı. Lord dinledikçe kaşlarını çattı ve planın zor olduğunu fark ettikçe nasıl yapabileceğini düşünmeye başladı.
Eğer planları öğrenirse büyücülük dünyasını tamamen ele geçirirdi.
●●●
bir de mattheo hikayesi yazıyorum amk
neyse o kısa bir şey olacak gibi görünüyor zaten
umarım girişi sevmişsinizdir
nasıl bitireceğim hakkında hiçbir fikrim yok 😍😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twisted Bond
FanfictionAklımı kaybetmemek için saydığım 50 gün, tek başıma çığlıklarla dolu bir zindanda olduğum 50 gün. Hepsi de Severus'un beni anlaşma için sözde lorda göndermesiyle başıma gelmişti. Burada ya sonsuza kadar çürüyecek, ya Severus'un benden istediği gibi...