"Seni burada ağırlamak çok zor."●●●
Gözlerimi yavaş yavaş açarken beynimde yankılanan tek bir cümle vardı. O da nereden geldiğini bilmediğim o sesti. Odaya ağır bir koku çökmüştü. Bir parfüm kokusu muydu bilinmez, kokladıkça bütün bedenimi işgal ediyordu.
Derin bir nefes aldım ve yatakta doğruldum. "Sonunda uyandın." Soğuk bir ses duyduğumda başımı o tarafa çevirdim. Riddle, masasının başına oturmuş birkaç kağıtla ilgileniyordu. O an bir deja vu oldum, rüyamdaki adamda bu şekilde masasının başındaydı.
"Planlarının üstünden mi geçiyorsun Marvolo?"
Bana cevap vermedi ve birkaç dakika daha kağıtlarıyla ilgilendi. Bende yavaşça ayağa kalktım. Üstümde hâlâ aynı kıyafetler vardı. Kendimi kirli hissediyordum. Mahvolmuş haldeydim ve hepsi aptal Snape yüzündendi. Sinirle soluduğumda tekrar onun sesini duydum. "Karşıda banyo var, kullanabilirsin. Yan taraftaki dolapta da Narcissa Malfoy'un senin için ayırdığı kıyafetler var."
"Senin böyle yöntemler kullandığını bilmiyordum Marvolo."
"Bana şu isimle seslenmeyi kes." diye gürleyip ayağa kalktı ve yakınıma geldi. "O planları er geç öğreneceğim Black. Er geç o zihnindeki bariyerini düşüreceksin." Dişlerimi sıktım onun yüzüne bakarken. Kendi görünümüne geri dönmüştü ve onu bu kadar yakınımda hissetmek içimdeki garip şeylerin kıpırdamasına sebep oluyordu. "Bir şeyler mırıldanıyordun rüyanda." dediğinde omuzlarımı silktim. "Hatırlamıyorum."
"Yine de..." Eli bacağımın yakınına ulaştığında onu hızlıca ittirdim. Sırıttı ve beni inceledi. "Biliyordum. Kimi gördün Black? Eski sevgilini mi? Sikti mi seni?"
"Benimle düzgün konuş!" diye bağırdığımda yüzündeki sırıtış kayboldu. "Birbirimize çok benziyoruz aslında."
"Sana benzeyeceğime kofti olmayı tercih ederim."
"Sende yargılamıyor musun?" dedi cümlemden sonra bana doğru bir adım atıp. Başımı başka yöne çevirdiğimde tek eliyle sertçe çenemi kavrayıp başımı ona çevirdi. "Sikti—
"Hişş, soruma cevap ver." Elimle bileğini tuttum. canım gerçekten acıyordu. "Herkes gerçeklerin farkında Black. Sende en az benim kadar kan üstüncüsüsün. İnkarının neden olduğunu anlayabilmiş değilim."
"Benim düşünce yapımı bilmiyorsun Marvolo. O yüzden beni kendinle karıştırma. Ben masum insanları öldürmüyorum."
"Masum insan? Kan haini onlar! Hepsi kan haini! Sende kan hainisin Black."
"Ben hain falan değilim! En azından senin gibi küçük çocukları muggle doğumlu oldukları için öldürmüyorum."
"Yılanın başını küçükken ezmelisin."
"İğrençsin!" Çenemi daha çok sıktığında acıyla inledim. "Bana hakaret etmeye cüret bile etme. Damarlarından değerli kanlar akarken sen kanı kirlilere yardım ediyorsun."
"Bırak!" Çırpınmaya çalıştım ama tutuşu o kadar güçlüydüki çenem yerinden çıkabilirdi. "İtiraf et. Ayrımcısın."
"Değilim!"
"Hadi ama Black, içinde bir parça bağırıyor, biliyorum. Onlar kirli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twisted Bond
FanfictionAklımı kaybetmemek için saydığım 50 gün, tek başıma çığlıklarla dolu bir zindanda olduğum 50 gün. Hepsi de Severus'un beni anlaşma için sözde lorda göndermesiyle başıma gelmişti. Burada ya sonsuza kadar çürüyecek, ya Severus'un benden istediği gibi...