Çirkin suratlı gittikten sonra derin bir nefes verdim. 50 gündür gördüğüm tek surat onun ve Ölüm Yiyenlerin iğrenç suratlarıydı. Oturduğum yerde yavaşça doğruldum. Kalçam taş zeminde oturmaktan acımıştı ve doğrulurken hafifçe inlemiştim.Aptal Severus, bu halde nasıl casusluk yapmamı bekliyordu?
Canımın acısıyla inlerken gözümden bir yaş damladı. Henüz pes edemezdim. Dayanmak zorundaydım. O savaşa katılıp burunsuz piçi alt edecektim ve her anından zevk alacaktım. Sonra da çürüyen bedenine tükürüp kahkahalarla gülecektim.
Biraz psikopatça bir istekti ama 50 gün boyunca bir yere kapatılmayı deneyin.
Büyük kapı gıcırdayarak tekrar açıldığında bu sefer yerimde daha çok doğruldum, "Marvolo?" Ona seslendim. Ondan başkasını görmeyi ummuyordum ama günde bir kere beni ziyarete geliyordu.
Kuzenimi gördüğümde ise yutkundum.
"Ona öyle seslenmemeni kaç kez söyleyeceğim Amber?"
"Seni ilgilendirmiyor Malfoy." dedim kaşlarımı çatarak. "Sana yemek getirdim ama geri götürebilirim." Karnımın guruldadığını duyduğumda sinirlice derin bir nefes aldım. "Siktir, tamam. Sustum."
"İyi."
Yanıma yaklaştı ve dibime çöktü. Ölüm Yiyenlerden birisi bize bakıyordu. Narcissa başını onlara çevirdi. "Şuradaki yastığı ver." Sert sesiyle emrettiğinde Ölüm Yiyen ikiletmeden yastığı uzattı. "Kalk biraz." dedi yastığı alıp.
Başımla onayladım ve adeta bir robotmuş gibi kalçamı yerden hafifçe kaldırıp yastığın üstüne oturdum. "Ellerini çözerdim ama kesin emir, sana ben yedireceğim."
"Zehir falan koymadın değil mi?" dedim gözlerimi kısarak. Narcissa gözlerini devirdi. "Düzgün dur Amber. Karşı tarafa da çalışıyor olsan seni öldürmem."
"Ben seni öldürürdüm." Narcissa, çocukluğumuzdan beri benden duyduğu en soğuk cevapla bir şaşırdı ama ifadesini saklamayı başardı. "Seni öldürürdüm, eğer çocukluğumuz yan yana geçmeseydi." dediğimde bir şey dememeyi tercih etti ve yavaş yavaş bana yedirmeye başladı.
Sessiz geçen ve yemekle dolu olan bir yarım saatin ardından bir bardak suyla bitirdi. Tepsiyi ileri ittirdi ve yere, karşıma oturdu. "Narcissa Malfoy'dan beklenmeyecek hareket. Elbisen kırışmasın."
"Lütfen şunu yapmayı bırakır mısın? Artık küçük değiliz. Olgun davranmıyorsun."
Olgun kelimesini duyduğumda kaşlarım havaya kalktı ve histerik bir kahkaha attım. "Aptal mısın Narcissa? 50 gündür buradayım ben. 50 gündür aç, susuz, soğuk yerde titreye titreye oturuyorum! Sence aklımı kullanabiliyor muyum? Kullanabilsem burada mı olurdum! Ne kadar güzel ya oradan oturup konuşmak—
"Hişş, tamam! Tamam, sustum."
Sinirle konuştuğum için hızlı hızlı nefesler alıyordum. İç çektim ve başımı soğuk taşlara yasladım. "Benden ne istiyorsunuz Cissy?"
"Sadece planları."
"İmkansız. İhanet edeceğime ölürüm daha iyi."
"Sen ve Sirius yok musunuz! Beni çok sinirlendiriyorsunuz. Ölünce ne olacak?"
"Kazanma şansımız artacak!"
"Bil bakalım ne Amber? Seni kurtarmaya kimse gelmedi! Kimse gelmeyecek! Kimsenin umurunda değilsin, benim dışımda."
"Özür dilerim Cissy. Bir kişiyi yüz üstü bırakmak bir orduyu yüz üstü bırakmaktan daha kolay. Özellikle o bir kişi yanlış taraftaysa."
Narcissa'nın yüz hareketlerini inceliyordum. Önce başını yana çevirdi, sonra iç çekti. Başını tekrar önüne döndürdü ama yere baktı. "Umarım inandığın şeye değer ama ben kendi tarafım için savaşacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twisted Bond
FanfictionAklımı kaybetmemek için saydığım 50 gün, tek başıma çığlıklarla dolu bir zindanda olduğum 50 gün. Hepsi de Severus'un beni anlaşma için sözde lorda göndermesiyle başıma gelmişti. Burada ya sonsuza kadar çürüyecek, ya Severus'un benden istediği gibi...