8- Kıskanç Tae

42 1 0
                                    

Yazarın anlatımından!

Sabah kendini Taehyung'un yanında buldu. Onu görünce gülümsedi, gelmişti ve dediğini yapmıştı.

Gitmemişti.

Ama bu onun gitmeyeceğini göstermiyordu, sadece şimdilik gitmemişti.

Jungkook, sadace onu izlemeye başladı. Hiçbir şey yapmadan, sadece izledi ve gülümsedi. Şu an huzurluydu ve bu anın bozulmasını istemiyordu. Derin bir nefes aldı. Telefonundan saate bakınca derse yalnızlıca bir buçuk saat vardı. Geç hazırlandığı için erken kalkıyordu.

"Taehyung." Diye seslendi Taehyung'u uyandırmak amacıyla. Onu zaten gönlünde affetmeşti, sadace üzülmüştü.
Uyanmayınca ufak bir şaka yapmak aklına geldi. Aklıma gelen bu fikir ile gülümsedi ve gerçekleştirmek için Taehyung'a yaklaştı.

"KOĞUŞ KALK!" diye bağırdı bir anda. Taehyung, daha ne olduğunu anlamadan bir anda ayağı fırladı ve "emret komutanım!" Diye bağırarak karşılık verdi. Jungkook, gülme krizine girmişken Taehyung yeni yeni kendine geliyordu.
Jungkook gülmekten nefessiz kalmıştı ve yere bırakmıştı. "Ödüm koptu!" Diye sinirle söylendi, Taehyung. "Hadi ama, sadace şaka." Dedi Jungkook, gülmemeye çalışırken.

---

Bir süre sonra Jungkook çağırdı. Ayaklanıp yanına gidecekken ev sıcak geldi ve tişörtümü çıkardım. m
Mutfağa onun yanına gidip onu süzdüm. çok güzeldi, incecik belini ortaya çıkaran crop kesim bir sweatshirt giymişti. Altına kısa bir tişört, ona arkadan sarıldım. Hafif kıkırdadım. "Noldu beyefendi gülünecek bir şey mi var?" Dedi. Boynuna küçük bir buse kondurdum, o bana döndü ellerini boynuma sardı. "Dua et kimse seni benim gördüğüm gibi görmesin, güzelim." Dediğimle sırıttı. "k
Kıskanma, pantolon değiştiririm giderken." Yanaklarımı sıkıp beni masaya getirdi. Oturduk, beraber yemeğe başladık. Onun beni izlediğini fark ediyordum ama pek umursamadım.

---

O pantolon değiştirmişti ve ben üstüme daha uygun şeyler giymiştim. Herkes sevgili olduğumuzu bildiğinden benim arabama binmiştik. Hızla sürdüm, ders başlamak üzereydi. Geldiğimizde ikimizde indik, o benim elimi tuttu. Bende zarif bir şekilde karşılık verdim. sınıfa çıktık. Hari'nin gözleri direkt bize döndü. Jungkook'un ilgisini kaybetmemek için onun yanına oturdum. Hari sinirle önüne döndü, elini sıkıyordu. Ben ona bakarken Jungkook elimi hiç bırakmamış ve telefonu ile ilgileniyordu. "Küçüklük arkadaşım bu okula gelecekmiş!" Diye sevinçle konuşan Jungkook'a baktım. Ne dediğini anlamadım bile çünkü gözlerim Hari'nin üzerindeydi. Sadece başımı salladım. Zaten Jungkook pekte önemli değildi. Bir kaç dakika sonra hoca gelmiş dersi anlayamaya başlamıştı.

---

"Hey, ders çıkışı bizim eve geçelim mi?" Diye soran Jungkook'a döndüm. "İşim var mıydı hatırlamıyorum, okul çıkışı işim yoksa gelirim." Dedim ve sustum. Başını salladı ve önüne döndü. Kantinde oturuyorduk. Elimi cebime attım. Hari'den mesaj vardı... Okul çıkışı onun evine gitmemi istiyordu. Gülümsedim. Tam bu sırada bir çocuk gelip aniden Jungkook'a sarıldı. Gözlerim aniden açılırken ayağı kalktım. Jungkook'un üstüne giydiği crop tarzı sweatshirt yukarı kalkmıştı, ona sarıldığı için. Beli ne ara bu kadar inceydi?

Jk'in beline bakarken gözlerim ikisini süzdü. Jungkook, onun yanağını öpüyordu. "Siktir, senin sevgilime dokunan ellerini sikerim!" Dedim ve Onu ittim, kimdi? Hiç bir fikrim yok. "Tae, demiştim ya küçüklük arkadaşım gelecek. Bu o ,Mingyu. Sana söyledim dinlememişsin bile!" kaşlarım çatıldı. "Kim olursa olsun sikimde değil, sen benimsin, kimse dokunamaz! Sana, ne hakla beline dokunuyor?!" Hari'yi izliyordum, deseydim her şey yine darmadağın olacaktı. Of, be!
"Jungkook'un bahsettiği o çocuk sensin. merhaba, ben Mingyu." Elini uzattı biraz sakinleşip elini tuttum. "Ben, Kim Taehyung." Jungkook, gülümsüyordu. Mutlu olmuştu ama çocuğun elini ona sokmadığıma dua etmeliydi!

Derin Okyanus/taekook bxb/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin