𝐺𝑖𝑣𝑒 𝑚𝑒 𝑡𝒽𝑒 𝑤𝑜𝑟𝑑𝑠.

102 14 50
                                    

Gözleri sakin bir şekilde açıldı kahvelinin. İçinde korku yoktu,panik yoktu. Düşünceleri vardı sadece.

"Günaydın bebeğim."

Kahveli sakin bir şekilde kafasını çevirdi. Soğuk beyaz tenli sevgilisine baktı. Fyodor dediğini yapmıştı. Dazai için Moskova'yı yakmıştı. Ama dazai bunu istiyor muydu?. Kesinlikle Hayır.

"Günaydın. Rampo ve arkadaşlarım iyi mi?."

Fyodorun kaşları söylediğim cümle ile hafif  çatıldı. Hoşnut olmamış bir ses ile konuştu;

"Bana 'nasılsın' demek yerine ilk onun ismini söylemen kötü birşey osamu."

"Özür dilerim. Şimdi sorumun cevabını ver"

"Rica et."

"Lütfen.."

Soluk dudaklarda bir sırıtma oluştu.

"Aslında bakarsak... Bilmiyorum!"

"Ne?"

"Duyduğun gibi bilmiyorum. Onları adamlarıma bıraktım."

"Fyodor.."

"Hm?."

Korkulu gözler ile baktı kahveli. Aklına gelen binbir türlü kötü düşünceyi kenara iterek konuşmaya çalıştı. Dudakları sadece aralayıp geri kapadı. Konuşamıyordu... 'sevgilisi' ise onun aklını okumuş gibi konuştu;

"Boşuna öyle bakma dazai. Onlara zarar vermedim. Şu anlık"

Cümlenin başında rahatlayan kahveli cümlenin sonunda tekrardan korku dolu gözler ile baktı 'sevgilisi'nin gözlerine. Şu anlık mı?.

Rus sevgilisinin bu halinden rahatsız olduğunu fark edince sakin bir şekilde ona doğru eğildi. Menekşe ve yakut karışımı olan gözleri sevgilisi kahvelinin gözlerini inceledi. O gözlerin tanrının yarattığı en iyi parça olduğunu hisseti. Yüzündeki gülümsemeyi silmeden yaklaştı kahvelinin dolgun şeftali rengi dudaklarına.

Sevgilisine ettiği hafif temas bile onu dünyalar kadar mutlu ediyordu. Onun harikalar harikası olduğunu tekrardan hatırlıyordu. Seviyordu. Sevgilisini çok seviyordu.

"Birşey demeyecek misin?. Bebeğim."

"Fyodor.."

"Efendim."

"Bana konuşacak kelimeler ver.. lütfen.. sonra da bana herşeyi söyle.. buna ihtiyacım var…"

"Tamam bebeğim."

𝘒𝘜𝘔𝘈𝘙.|𝘍𝘺𝘰𝘻𝘢𝘪|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin