5.Bölüm Ne Yaptın Ateş

8 2 0
                                    

11/07/2017

Canını en çok yakan nedir insanın? Sevdiğini kaybetmek mi? Yoksa terk edilmek mi? Yada en basiti acılar mı?

Koyu kahverengi gözler ile bana bakan Elfin vardı tepemde uyanmamı bekliyordu. "Uyandın mı Fufu?" diye sordu bana. "Evet uyandım Elfo"diye cevapladım sorusunu." baksana ne göstericem"dedi ve beni zorla dışarıya sürükledi. "Ne göstericeksin acaba Elfo" dedim ve dışarıya çıktım. "Baaaaak bunlarrrrr senin çiçeklerinmiş öyle dedi Elif Hoca"
Elif Hoca yeni gelmişti büyük ihtimalle Öykü Hoca bize bakamadığı için bir yardımcı Hoca almıştı. "Benim çiçeğim mi? Ama ben çiçek ekmedim ki hiç" dedim. "Akıllım bunları zaten sen değil Allah ekmiş buraya ismi Fulya çiçeğiymiş" dedi ve bir tane çiçek kopartıp bana verdi. İlk kez görmüştüm bu sarı çiçeği ilk kez duymuştum ismini ama hiç yabancılık çekmedim bu çiçeği koklarken çok tanıdık bir kokusu vardı ama ben bu kokuyuda ilk kez aldığıma emindim. Hava soğukdu Elfin'i de alıp içeri geçtim üstümüzü değiştirdik ve kahvaltı için yemekhaneye indik. Kahvaltımızı yapıp tekrar odamıza çıktık ve ödevlerimizi yaptık. Kalan vaktimizde ise oyun oynadık. Öğlen yemeği yiyip kitap okuma saatti yaptık. Elfin en sevdiği kitap Hansel ve Gratel'i okudu ben ise masal kitabı sevmezdim o yüzden roman okumayı seçtim. Sadece Rüzgar Bilir'di adı. En sevdiğim romanlardan biridir kendisi. Konusu ise daha çok dikkatimi çekmişti.

Anne Gallagher, yıllarca İrlanda'ya dair hikâyeler dinlemiş ancak o masalsı ülkeye adımını bile atmamıştı. Büyükbabasının ölmeden hemen önce ona aile tarihi hakkında anlattıkları, artık köklerine kavuşma zamanının yaklaştığına işaretti. Fakat asıl çağrı başka bir yüzyıldan gelmekteydi.

1921'de savaşın eşiğindeki İrlanda, neler yaşanacağını çok iyi bilen biri için bile tekin bir yer sayılmazdı. Kendini birden hem çok tanıdık hem de bir o kadar yabancı insanlar arasında bulan Anne, içine düştüğü zamanda yolunu bulmak zorundaydı.

Çünkü bu düğümü çözebilecek tek kişi, henüz yaşamamış olandı.

Nedensizce hoşuma gidiyordu ve sıksık okuyordum.

Günümüz

Biraz daha sohbet ettikten sonra diğerleri evlerine dağıldı Elfin ise uyuya kalmıştı. Uyandırmadan bende odama geçtim ve yatağıma uzandım boş tavana baktım ve istemsizce sırıttım. Evet baya baya sırıttım ve bu sırıtmamın sebebi ise Ateş'in bana Fulya Çiçeğim demesiydi. Evet kesinlikle buydu ama ben buna neden gülüyordum. Bilmiyordum sebebini kesinlikle bilmiyorumdum ama istemsizce gülüyordum hemde otuz iki diş sırıtarak gülüyordum. Boş tavanı izlemeye devam ederken uyuya kalmıştım.

Sabah alarm sesi ile uyandım elimi yüzümü yıkayıp üstüme beyaz bir kazak altıma siyah bir etek giyip saçımıda tarayıp maşa yaptıktan sonra hafif bir makyaj yapıp salona geçtim. Elfin'de uyanmıştı. Üstüne siyah kumaş gömlek altına beyaz kumaş pantolon giymiş zaten düz olan saçlarını daha da düzleştirmiş ve hafif bir makyaj yapmıştı. Kahvaltı yapmadan çıktık. Çünkü geç kalmıştık ve bu bizim günlük rutinimizdi geç kalmaya ikimizde bayılırdık ve evet gerçekten bayılmışlığımız var Elfin diyet yapıyorum diye çok az yemek yiyordu özellikle akşamları sabah okula geç kalıyoruz diye kahvaltı yapmadan çıktık.

Okulda 3. ders Elfin bayılmıştı revire götürdük hemşire aç kaldığı için demişti. Böyle de bir anımız vardı işte. Arabaya binip okula gittik arabayı park edip koşarak sınıfa geçtik. Ders başlayalı beş dakika olmuştu ama Hoca tahtaya yazı yazmakla meşguldü o yüzden bizi görmedi bizde hızla sıramıza geçtik ve kağıt çıkartıp not tutmaya başladık. Yarım saat sonra zil çaldı ve herkes dışarı çıktı. Ateş ve Buğra yanımıza gelip neden geç kaldığımızı sordular bende uyuya kaldım o yüzden dedim ardından Berke ve Eflin geldi yanımıza hep beraber kafeteryaya indik ve bir şeyler atıştırdık.

FULYA ÇİÇEĞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin