Mutfak kapısı viyana kapısını zorlayan Osmanlı ordusu gibi açılınca içeriye benaz ve nazya abla girdi. Benaz abla ağzına elini kapatırken nazya abla bize basıldınız diyerek gülmekle uğraşıyordu.
Korhan her zaman ki rahatlığın da ben ise gerçek anlamda basıldığımız için yanaklarıma ateş basmışçasına duruyordum fakat hala korhanın kucağında olduğumu da hatırlatayım.
oooo gençler sizde haklısınız tabi heyecan gerekiyor ilişkiye. demişti nazya abla. Yüzünde hala saçma bir gülüş varken...
kız sus! Utandırma ama yani burası da aile evi biz yerine daye de gelebilirdi. demişti bu kez benaz abla. O da az değildi.
biz aileden değil miyiz? diyen bu kez korhandı. Resmen ben havaya karışmak isterken onlar eğlencesinş geçiyordu.
nisajin , az önce kırmızıydın şimdi mor sırada ki renk nedir bacımsu? nazya ablaya başımı kaldırıp bakış attığım da daha çok gülmüştü utançtan ölsem yeriydi sanki.
benaz , sen bir bardak su getir bu kız öldürecek kendini! benaz bala hemen aceleyle elinde suyla geldiğinde bu kez kapıdan nalin abla da girdi. Hemen arkasından da alparslan abi. Biz aynı pozisyon da kalırken ben ciğerlerimi çıkartarcasına ökürüryordum.
naptınız kızcağıza ? nalin abla endişeyle sorduğun da alparslan abi bulunduğumuz durumu göstererek kızlara söz hakkı vermedi.
amannn, nisa da çok utangaç ! Alışır ama.
sana 25 senedir alışamadım kız nasıl alışşsın. bu kez benaz – nazya ikilisi arasındaki çıkan tartışmaya alparslan abi şşşt noluyor size böyle ikidir!!! Diyerek olayı biraz daha sakinleştirmeye çalıştığın da ben de divana oturmuş korhan da hemen yanımdaki yerini alarak bana yardım etmeye çalışıyordu.
buraya kadar gelmişken bir kahve yapın da içelim gelin hanım. bana doğru söylediğinde bir kez daha öksürük krizine girdiğim de bu kez korhan da bıyık altından gülüyordu.
burda bir şeyler yaşanmış belli. nalin ablanın kulağına fısıldayarak söylemişti alparsan abi ama herkes duymuştu. Çünkü çok kalın bir sesi vardı ve her şekilde duruluyordu.
alparslan, odun musun sen? diye soran nalin abla bana başını çevirerek bu kez de kaç yıldır yontuyorum ama anca bu kadar . demişti. Hafifçe gülümsediğim de o da gülümseyerek bana karşılık vermiş nazya bala ve benaz abla zaten ilk andan beri güldüklerinden buna ayrı gülemiyorlardı.
kahve yoksa herkes odasına . kocaman sesiyle alparslan abi bağırdığın da hep birlikte odalara dağılmıştık. Odaya geldiğimiz de bütün camlar açık olduğu için hafif esinti vardı.
biraz ısıtıcıyı mı açsak? diye sorduğumda korhan camın önünden gelip bana sıkıca sarılmaya başladı.
ne yapıyorsun? anlam veremediğim bu hareketi karşısında ne soracağımı bilemeyip aklýma ilk geleni sormuþtum.
seni ısıtıyorum. Kalbime ılık ılık bir şeyler aktığın da bunların kan değil de sevilmenin sularıydı.
Yan taraflarda duran kollarımı onun beline onun yaptığı gibi sıkıca sardığım da anın verdiği duyguyla ne soğuğu ne de sıcağı boşvermiştim. Sadece sarılmak şuan içimde ki kelebekleri uyandırıyor , onları uçuruyor ve beni daha çok sevilme duygusu alıyordu.
Uzun bir süre öyle kalınca kollarımın ağrıdığını anlayıp artık bıraksak mı? diye sormuþtum. Korhan boynumdan yüzünü kaldırmayıp yüzüme bakarken geri çekilmişti ve yatağa oturup çocuk gibi dudaklarını büzmüş o şekilde bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Berdel
Teen Fiction'' Bu ikisi ölmeyecek fakat nisajin benim gelinim olacak eğer ki bunu kabul ederseniz ölmezler.'' Ne diyeceğimi bilemiyordum. Babam bana pişmanlıkla baktığında hükmün çoktan verildiğini anlamıştım. Ona bu halimle nasıl kadın olacaktım. İsmimin anla...