Yemekte konuşulanlardan hiçbir şey anlamıyor fakat o üç kadınının da özellikle de Korhan'ın karşısında oturan kadının hareketlerini dikkatlice izliyordum. Öyle ki kadın her hareketinde daha cilveli ve daha estetik hareketler yapıyor. Karşısında ki sanki erkek aslanı avlamak ister gibi bir hali vardı. Ve öyle de gözüküyordu.
Nalin abla ile göz göze geldiğimiz de onun da halinin benden yana kalırı yoktu. Sürekli ofluyor, pufluyordu. Arslan abi ise ona bakıp gözlerini belerterek tekrardan konuşmaya dönüyordu. Sonuçta işleriydi fakat kadınlarla olmak zorunda mıydı?
Biz sonuçta kıskanan ve hırslı canlılardık. Şuan sofranın baş köşesinde oturan berze annenin bile birkaç dakikadır bunaldığını gösteren davranışlar sergiliyordu. Bu eve geldiğimden beri çok az bu şekilde davranmıştı.
Kendime gelmek için önümde duran bardağa tekrar uzanıp bir kaç yudum aldım. Akşam olduğu için hava bir nebze de serindi. Şu içerken bardak tamamen yüzümü kaplamış haldeydi. Nazya abla bana bakarak güldüğünde herkesin dikkatli bakışları bana dönmüştü. Ve o üç kadının da.
Onlar da hafif tebessüm ederek gülümsemişler ve bu durum beni daha çok sinirlendirmekle kalmamış bu su bardağını onların yüzlerine doğru atmakla karşı karşıya bırakmakla kalmıştım.
Bardağı yerine ses getirecek şekilde bıraktığım da yanımda oturan ve karşısındaki kadın ile güya iş konuşan fakat o kadının geçen sene Amsterdam hikâyesini dinleyen kocam hafifce bana dönmüş ve nolduğunu anlamak ister gibi bana bakıyordu.
Tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda önüne gülerek dönmüştü. Ne vardı yani gülecek şimdi. Bu da beni her sinirli gördüğünde gülüyordu.
"Pakize, kaldırın artık sofrayı !" Demişti berze anne zaten şuan yemek yemeyi bırakmış onların sohbetlerini bitirmelerini bekliyorduk.
" Hemen hanımım." Demişti Pakize abla. Sofrayı o ve yanında duran bir kaç genç duran kadın ile hızlıca topladıklarında herkes oturma odasına geçti.
Berze anne yine baş köşede otururken ben hemen onun yanında benim yanımda ise korhan vardı.
Berze annenin solunda ise nazya abla onun yanında nalin abla ve arslan abi vardı. Daha sonra ise benaz abla, Zelal ,Sergen oturuyorlardı.Korhan'ın yanına da Korhan'ın tam karşısına oturan kadın hiç vakit kaybetmeden Korhan'ın yanına oturmuştu. Zelal de bu yüzden benaz ablamın yanına geçmişti zaten.
Diğer iki kadın ise o kadının yanına geçmişti. İsimleri biraz değişikti yabancı uyruklu oldukları için isimlerini tam hafızamda tutamıyordum." Daniel Hanım- " Korhan söze başlamıştı ki daha yeni öğrendiğim Daniel isimli kadın ona muzip ve cüretkar bir şekilde bakarak " lütfen Korhan bak ben sana Bey vs. demiyorum. Senden de beklemiyorum hem Daniel uzun Dani diyebilirsin bana." Demişti. Korhana yan dönüp imalı imalı bakarken o buna şaşırmamış hatta normal bir şeymişçesine kadının yüzüne bakıyordu. Benim imalı bakışlarımı hiçe sayarak neyi planlıyordu bilmiyordum ama korhana okkalı bir yumruk atmak için sabırsızlanıyordum.
" Daniel hanım daha uygun olur. " Demiş ve konuya tekrar dönmüştü. Bense onları dinlemek yerine etrafa bakarken nazya abla ve nalin ablayla bakışmış onlar da bana gülerek cevap vermişlerdi.
Gülümsüyorlardı. Çünkü birisinin kocası diğerinin de keyfi paşa da yoktu.
" Anne, nisajine bir papatya tarlası mi alsak acaba ne yapsak?" Berze anne ona yöneltilen soruya anlamsız gözlerle bakmış " nedendir, gerekli mi?" Diye karşı bir soru sormuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Berdel
Teen Fiction'' Bu ikisi ölmeyecek fakat nisajin benim gelinim olacak eğer ki bunu kabul ederseniz ölmezler.'' Ne diyeceğimi bilemiyordum. Babam bana pişmanlıkla baktığında hükmün çoktan verildiğini anlamıştım. Ona bu halimle nasıl kadın olacaktım. İsmimin anla...