7.

52 9 0
                                    

İki arkadaş rahatsız kanepede oturmuş gözleriyle bulundukları odayı inceliyorlardı. Tütsülerin, garip fotoğrafların ve küçük heykellerin bol olduğu oda onları daha fazla germekten başka bir işe yaramıyordu

Yaşlı adam odaya elindeki tepsiyle girmiş, gençlere küçük bir gülümseme verdikten sonra tepsideki çayları onlara uzatmıştı

"Afiyet olsun çocuklar"

"Teşekkür ederiz"

Karşılarındaki koltuğa oturduktan sonra Jungkooka dönmüştü

"Aklında çok fazla soru olduğunun farkındayım. Merak etme hepsini cevaplayacağım"

Kendi çayından küçük bir yudum almış ve boğazını temizlemişti

"Hadi sor evlat"

Jungkook önce arkadaşına bakmış, ondan onay aldıktan sonra yeniden Suho amcaya dönmüştü

"Joonseo amca neden öldü? Biz ormandaydık ve orada kimse yoktu, sadece sesini duyduk. Aniden yere düştüğünü gördük o kadar. Kim ondan ne istedi ve oradaki kimdi?"

"Biraz yavaş genç oğlan" gülümseyen yüzü aniden solarken yeniden konuşmuştu

"Joonseo çok karanlık işlere bulaştı. Yıllardır lanetin tekrarlanmasını bekliyordu. Onu uyardım, yapmaması gerektiğini söyledim. Ama korkusu o kadar büyüktü ki beni dinlemedi"

"Lanet mi?"

"Sana olanlar ve olacaklar çocuk"

İkili korkuyla bir birilerine bakmışlardı

"Uzun yıllar önce o iğrenç varlığın başlattığı bu oyuna yüzlerce çocuk kurban edildi. Her biri ilk önce hastalandı, daha sonra ölü bulundular. Her ölen çocuğun yanında bir gün önceden bir kız görülmüş-"

"Kızıl saçlı kız..."

"Demek onu gördün."

"E-evet ama o suçsuzdu! Onu... onu yaktılar!"

"Evet suçsuzdu. Ama Onu durdurmak için kurban gerekiyordu. Kadınlardan biri bunu öğrendiğinde kızı suçlamaya başladı. Tüm köyü inandırdı  bu yalana. Kendi oğlunu geri ala bilmek için genç kızı kurban etti"

"Argus"

"Hm demek hikayeyi biliyorsun?"

"Evet." Jungkook hatırladıklarıyla gözlerini sıkıca yumdu. O çocuğun dehşet verici yüzü, kadının ve yaşlı adamın çığlıkları kulaklarına doldu

"Çocuk geri geldi fakat eskisi gibi değildi. Dedesi bunun farkındaydı ama kızını inandıramadı. O büyük bir oyun oynadı ve o çocuk her kesi öldürdü. Hayatta kalmayı başaran köylülere yeni bir anlaşma sunuldu. Peki ya bunları gördün mü rüyanda?"

Hemen kafasını iki yana sallamıştı "Hayır. Hayır görmedim."

Yaşlı adam sakince geriye yaslanmış ve anlatmaya devam etmişti "Anlaşmaya göre Argusun soyundan gelen her yeni nesilden bir genç kurban edilmeliydi. Yoksa yeni bir katliam olacaktı. Tabii insanlar çocuklarının ölmemesi için bunu kabul ettiler. Her yeni nesilden bir genç çocuk kurban verildi. Hepsi o kadar acımasız şekilde öldürüldü ki... Tanrım hatırladıkça kanım donuyor."

"Biz bazı fotoğraflar gördük" Jimin sessizce konuşmaya dahil olmuştu

"Nasıl fotoğraflar?"

"Ölü insanlar. Erkekler ve kızlar vardı. K-korkunçtu"

"Nerede buldunuz? Ah tahmin edeyim Jungkookun aile evinde?"

Jungkook hızla gözlerini açmıştı "Nereden biliyorsun bunu?"

"Ailen her şeyi biliyor çocuk. Sizde o soydan geliyorsunuz, sıradaki kurban sensin"

"Peki neden bana söylemediler?! Beni uyarmaları gerekmez miydi?!"

Yaşlı adamın gözlerinde hüzün görüldü "Seni kurban edecek olanlar onlardı"

Hemen ayağa kalkmış ve odanın içinde deli gibi gezmeye başlamıştı. Jimin yaşlı gözleriyle kardeşi gibi gördüğü gence yaklaşmış ve kolunu tutmuştu

"Hayır! Hayır bunların hepsi yalan! Ailem bunu yapmaz! Anlıyor musunuz?! Yapmazlar!"

"Kook, otur hadi kardeşim. Sadece anlatsın, inanmak zorunda değiliz ki."

"Jimin, yapmazlar değil mi?" Yalvaran gözlerle arkadaşına bakmış iyi bir cevap beklemişti sadece

"Hm hm yapmazlar" sesi fısıltıdan farksız çıktığında ikisi de gerçeklerin farkındaydı, sadece kabullenmek zordu

İkili yeniden oturduğunda Suho amca yeniden konuşmuştu

"İnanmanın zor olduğunun farkındayım. Ama bunlar gerçekler çocuklar. Yıllarca gençler kendi aileleri tarafından kurban edildi. Hepsini uyarmaya çalıştık, ama o lanet olası varlık buna izin vermedi. Bir şekilde her kesi susturdu. Ama artık susmama gerek yok, çünkü yaşayan tek bir akrabam bile kalmadı. Ben desen yeterince yaşlandım zaten. O yüzden size her şeyi anlatmak istedim. Belki bir yol bulur da kurtulursunuz diye."

"Bundan sonra neler olacak?" Jimin hala arkadaşının kolunu tutarken aklındakini sormuştu

"Karanlık erken geldi. Joonseonun ölümü buna işaret. İstenileni yapmadığı için onu öldürmüş olmalı."

"Karanlık?"

"Evet. Kimse yüzünü ve ya adını bilmez. Sadece sesi duyulur. Geceler duyardık onu ama bu sefer gündüz ortaya çıkmış Joonseoyla konuşmuş. Bazı şeyler değişmiş gibi görünüyor"

Jungkook duydukları ve şimdiye kadar olanları birleştirmeye çalışırken Jimin kanepede biraz öne kaymış, elleri dizlerinin üzerindeyken fısıltıyla sormuştu

"Jungkooku kurtarmanın yolu var mı?"

"Bildiğim kadarıyla yok. Ayrıca ayinin gerçekleşmesine az kaldı. Üzgünüm size yardım ede bilecek bir şey bilmiyorum. Bildiklerimi anlattım. Yardımı dokunacak birini de tanımıyoru-"

"Ben tanıyorum." Jungkookun söyledikleriyle Suho hemen ona dönmüştü "Kim?"

"Kim Taehyung."

Yaşlı adam korkuyla gözlerini büyüttü "Şeytan."

"Ne?"

Suho hemen ayağa kalkarak Jungkookun yanında gelmişti "Onu nereden tanıyorsun?! O şeytanın ismini nereden öğrendin?!"

"B-ben... ben onun sesini duyuyorum. Benimle konuşuyor. Onu kurtarırsam beni kurtarabileceğini söyledi. Mezarını gördüm. Belki bize gereken yardım Odur?"

"Saçmalık! Bir Şeytandan yardım isteyemezsiniz! Ona nasıl inanırsın ha?!" 

İkili oturdukları yerden kalkmıştı. Jungkookta aynı sinirle yaşlı adama bakıyordu "Elimdeki tek şans o!"

"O Lanet olası Şeytan se-"

ve aniden önlerine yığılan adamla birlikte kulaklarına dolan korkutucu kıkırtı

"Bir aptal bunak daha."

***

Sizce Karanlık kim ve ya ne?

Sizce Karanlık kim ve ya ne?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝑻𝒉𝒆 𝑵𝒊𝒈𝒉𝒕𝒎𝒂𝒓𝒆 / 𝑇𝑎𝑒𝑘𝑜𝑜𝑘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin