Chan ve Seungmin biraz sohbet ettikten sonra içeri girmişti. Sungill şaşkınca bakıyordu iki arkadaşı hoşlandıkları kişiler ile sevgili olmuştu. Saat geç olmaya başlamıştı herkes uyumaya gitmişti. Nara daha bu saatte çalışıyordu. Sonunda işi bitmişti şimdi eve gitmesi gerekiyordu. Taksilerin hepsi doluydu mecburen yürüyerek gidicekti. Karanlık sokaklarda yürüyerek eve gitmeye başladı. Saat 02.15'i gösteriyodu. Birisinin ağzını kapatmasıyla gözleri fal taşı gibi açıldı. Sadece mırıldanma gibi sesler çıkarabiliyor du. Çok geçmeden bayıldı. Birisi onu kaçırmıştı. Sonunda sabah olmuştu Sungill aşağıda hazır bir kahvaltı görmüştü ancak ablası yoktu.
Sungill: Nara... Nara
Defalarca seslenmesine rağmen Nara yoktu masaya doğru gitti üstünde bir not vardı.
_Sungill tatlım benim işim biraz uzadı erkenden eve geldim siz daha uyuduğunu için kahvaltıyı hazırladım ben okula senden önce gittim sevgiler Nara_
Ablası genelde not bırakıp gitmezdi hep birlikte kahvaltı yaparlardı herhalde önemli bir şeydir diye düşündü. Herkesi tek tek uyandırdı. Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra evden çıktılar Hyunjin ve Chan üçüsünüde okula bırakacaktı yanlarına Minho gelmişti.
Minho: Günaydın Nara nerede?
Sungill: Günaydın hyung Nara okula gitmiş bizden önce
Chan: Hadi sende bizimle gel
Minho: Geliyorum
Hep beraber okula gittiler. Hyunjin bu sefer Felix'in dudağına bir öpücük bıraktı.
Minho: Hop hop hop ne oluyo?
Felix: Sevgiliyiz hyung sen karışma!
Minho: Sevgilisiniz ve bana söylemediniz
Felix: Yeni olduk
Minho: Neyse ben sizinle uğraşamam gidip sevgilimi bulmam lazım
Minho Nara'yı aramaya gitti. Ama bir türlü bulamadı Nara okula gelmemişti. Telefonunu aradı ancak bir türlü açmıyordu.
Sekreter: Aradığınız numarayı şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyin
Minho iyice sinirden kıp kırmızı kesilmişti. Hocanın gelmesi ile telefonu kapatmak zorunda kalmıştı. Dersler geçmek bilmiyordu. Öğle arasına gelene kadar bir asır geçmiş gibiydi. Sonunda okul bitmişti. Minho diğerlerini beklemeden hemen evine gitmişti.
Hwasa: Bay Minho size bir mektup geldi
Minho mektubu açtı.
_Lee Know nasılsın görüşmeyeli? Beni özledin mi neyse konumuza gelelim sevgilin yanımda eğer onu istiyorsan Xxx ormanına gel oradaki kulübeye gel ve sevgilin karşında eğer 16.30'a kadar gelmezsen eğer o kulübede bir ceset olucak seni bekliyorum sevgiler eski dostun Foxin_
Minho içinden geçirdi Foxin mi? Bu onun bedelini ödeyecekti. Eskiden iki yakın arkadaşlardı taa ki biri öbürünün kardeşini öldürene kadar.
~2 Yıl Önce~
Minho gelen yeni iş ile sevinmişti. Bu seferki kurban için 10 milyon dolar alacaktı.
Minho: Anne ben göreve gidiyorum
Julia: Peki dikkat et
Minho: Ederim
Minho kurbanı bıçakla öldürecekti. Kurbanın evine girdi yatakta iki çocuk vardı birine bıçağı sapladı. Çocuk ses çıkarmaya başladı. Yanındaki kişi hareketlenmeye başladı.
X: Minho!?
Minho: Jeongin!?
Jeongin: Justin!? Sen ona ne yaptın
Minho sessizce durdu. Jeongin tam üstüne saldırcağı sırada akıllı bir hamle yapıp kaçtı. Ertesi gün olmuştu Justin ölmüştü. Minho ve Jeongin bu gün buluşmaya kara vermişlerdi. Bu bir yüzleşme olucaktı.
Jeongin: Neden yaptın bunu Lee Know
Minho: Sence neden yapmış olabilir Foxin?
Jeongin: Lee Know burada yemin ediyorum ki senin sevdiğin herhangi bir kişiye bende zarar vereceğime yemin ediyorum
Minho: Yapabilirsen yap Foxin
~Günümüz~
Sinirle hemen verilen yere gitti. Kulübeye girdi. Nara'yı sandalyeye bağlamıştı.
Minho: Nara!
Nara'ya doğru birkaç adım attı. Nara başını olumsuz şekilde sallıyordu.
Jeongin: Geldin demek Lee Know
Minho kaşlarını çattı.
Minho: Geldim Foxin bırak onu bu senle benim aramda
Jeongin: Olabilir peki Justin'in bizimle ne alakası vardı
Minho bir süre sustu derin bir sessizlik oldu sessizliği bozan bir kurşun ve çığlık sesiydi.