"1"

322 13 6
                                    

"Her zaman ki gibi bugün de çok şıksınız hanımefendi."

"Dalga geçmesene Taehyung!"
Güldü

"İltifatta ediyorum yine de yaranamıyorum ya ben bu kıza"

"Yılda bir iltifat etmiş girdiği havalara bak!"

"Aa ne kadar da ayıp, ben sana iltifat etmiyor muyum?"

Koskoca salonun ortasında durmuş laf dadaşına girmişken,
Jennie araya girerek bizi susturdu.

"Taehyung bi gelebilir misin?"
Taehyung onun peşinden salonun bir köşesine çekildi. Halbuki beni buraya zorla o getirmişti.
Ben de bu kalabalığın ortasında bir masada kala kalmıştım.

"Aman ne güzel!"

Ne diye jennie yı dinleyip de jungkook un babasının açılış partisine kadar gelmiştim ki?

Burada olmak istemiyordum. Aklıma onun gelmesini de istemiyordum.

Zaten kim sevdiği kadını bırakıp bilmediği bir ülkeye giden adamın aklına gelmesini isterdi ki.

"Bugün burada olan herkese geldikleri için teşekkürlerimi iletiyorum."

Aynı babasına benzediğinden. Bu adamı her görüşümde de onun yüzü kafamda canlanıyordu.

"Bugün burada toplanma sebebimizle birlikte başka bir süpriz haberi vermek için de buradayım."

Kolumu birinin tutması ile arkaya doğru savruldum.

"Oha!"

"Lisa benim acil bir işim çıktı da hemen gitmemiz gerekiyor."
Yüzünde telaşlı bir ifade vardı.

"Bir şey mi oldu?"

"İşim çıktı dedim ya bir şey yok."
Kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı.

"Noluyo Taehyung! Bu kadar süslenip buraya gelip. Bir saat bile durmadan gitmek için mi bana gidelim diye tutturdun."

Cevap vermiyordu. Sanki bir an önce buradan çıkmak istiyordu.

Önümde birine çarptığımdan dolayı kolumu Taehyung dan kurtarıp. Yere düşen kadının yanına eğildim.

"Çok özür dilerim ya! Bir şeyiniz yok umarım"

Biraz kızmış olsa da anlayışla karşılayıp ayağıya kalktı.

"Oğlum jungkook uzun bir aradan sonra aramıza geri döndü.
Hemde bir süpriz ile"

Duyduğum şeyler ile yavaşça arkama doğru döndüm.

Yanlış duyuyor olmalıydım değil mi?

Uzun bir süredir hasret kaldığım yüzü bir anda görünce kalbime ağrı girdi.
Ne yapacağımı şaşırdım.

Ama asıl elini tutan eli görünce sırtım gerildi.
Yutkunamadım.

"Oğlum evleniyor!"

Nefes alışverişlerim hızlandı. Bulanık görmeye başladım.

Hayal görüyor olmalıydım.
Bu bu gerçek değil di, olmamalıydı.
O beni seviyordu.

Taehyung a sorarcasina döndüm. Şaşırmamıştı. Sanki bunların olacağını biliyormuş gibi sadece bana bakıyordu.

Sakince başını sallayarak.

"Gidelim Lisa, burada olmaman gerekiyor."

Yanaklarımı ıslatan yaşlar vardı.
Ağlıyordum.

Tekrardan yüzüne hasret kaldığım adama baktım.
Sadece duruyor ve etrafa bakıyordu. Nasıl bu kadar sakindi? Neler olup bitiyordu ya? Hiç farkında değil miydi be bu adam!

Sonra kahve gözleri o kadar kalabalığın arasından gözlerimi buldu.
duraksadım.

Başımdan aşağıya bir titreme geçti vücudumdan.
Bana donuk gözlerle bakıyordu. Ama beni gördüğüne sevinmiş gibi de tebessüm ediyordu,
Ardından gamzesi beliriyordu.

En sonunda ayakta duramayarak yere çömeldim. O zaman Taehyung yanıma eğilerek beni kucağına aldı.

"Gidelim Lisa"

Göz yaşlarımı silerek arkada gidişimize bakan jungkook a son kez baktım.

Taehyung kapıyı ayağıyla ittirip büyük salondan bizi çıkarttı.

_________________
Okuduğunuz için teşekkürler💗💗











I want you to love | Liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin