-4-

118 13 3
                                    

"Ben vazgeçtim Lisa, sen de vazgeç. Kendini harap etme"

Beni kucaklamış arabasına götürüyordu. Tabi o da anlamıştı yürüyemeyeceğimi.

Bir yandanda konuşuyordu.

Başım ağrıyordu. Göğüsüm sıkışıyordu ama bir kez olsun gözümü ondan ayırmıyordum.

"Ben başka birine şans tanıdım Lisa. Özür dilerim"

Bunu bana yapmazdı. Biliyordum.
Ama neden şimdi bu konuşmayı yapıyordu.

Ellerim de titriyordu. Kendimle bir savaş veriyordum. O bunu görmüyordu yâda görmek istemiyordu.

Anlamıyordum. 5 yıl önceye kadar beni çok sevdiğini söyleyip duran adam şimdi ben başka birine şans tanıdım diyiyordu.

"Benim tanıdığım jungkook bu değil."

Konuşurken sesim titriyordu. Duyup duymadığından emin değildim. Çok sessiz söylemiştim. Oysaki ben suratına karşı bağırarak söylemek istemiştim.

Yutkundu.
Havayı içime daha fazla çekiyordum. Kokusu burnuma geliyordu çünkü.

Arabanın kapısını açarak beni ön koltuğa oturttu. Gelip sürücü koltuğuna da o geçince bana baktı.

"Evde tek kalamazsın. Seni Jennie nin evine götürüyorum."

Pencereden dışarıya bakmak istemiyordum. Önünde durup saatlerce suratına bakmak istiyordum.
Ama yapmadım. Çünkü gözyaşlarımı bir daha görmesini istemedim.

Arabanın içi sıcacıktı ama ben burada üşüyordum.
Ellerim titriyordu. Gizlemeye çalışıyordum. Orada otururken görmüş olmasına rağmen.

"Bir daha görüşmeyelim olur mu?"

Ona doğru döndüm.
Dudaklarımdan tekrar bir titreme geçti.

"Ne?"

Boğazıma kadar hayal kırıklarıyla doluydum.

"İstesem her dakika seni görmeye gelirim Lisa ama bu senin iyiliğin için"

Ne diyiyordu ne anlatıyordu. Aklım ermiyordu.
Başımı koltuğa yasladım ama bu sefer ona bakarak.

Gözlerim ağrıyordu. Yeni uykudan kalkıp gelmeme rağmen yine de uykum geliyordu.

Bir şeyeler diyiyordu. Bunlar benim kalbimi çok acıtan şeyler olsa bile

Dinledim. Her dediği şeyi dinledim. Ağzından çıkan her bir kelimeyi okudum. Çünkü o söylüyordu.
Onun sesini duyuyordum. Mimiklerini görüyordum.
Tekrardan

Arabayı durdurarak bana döndü.

Her güzel şey gibi bu da bitiyordu artık.

"Senin huyunu biliyorum. Kendine geldikten sonra benden çok nefret edeceksin."

Bana bakıyordu. Ağlamam durmuştu ama bitkin düşmüştüm.

"Bende bunu istiyorum. Benden nefret et."

"Neden?"

Bir nedeni yok deyicekti ama ben yine de sormuştum.
Son ana kadar çırpınıyordum. Sesimi duymamı istiyorum.

Şaşırdı.

"Bu kadar şey oldu ve sen benden nefret etmeyecek misin?"

Beni tanıyormuş gibi konuşuyordu ama beni tanımıyordu. Bir yabanci gibiydi.

En çok da kalbim buna kırılmıştı.

"Ederdim sen de söylüyorsun."

Yutkundum.

"Seni bu 5 yıl nasıl değiştirdiyse, beni de öyle yıprattı ki değişmeye zorladı."

"Eğer bir açıklaman olup gelseydin ki bir umut öyle bekliyordum. Senden nefret etmezdim."

Bana öyle bir baktı ki. Bu bakışı onda ilk kez görüyor gibiydim.

Dudaklarını birbirine bastırdı.

Gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim.
Az önce nasıl yürüyemediysem şu olanların ardından arabadan tek başıma inip kapıyı sertçe kapattım.

Gözleri beni takip ediyordu.
Arkamı dönerek evin kapısına doğru gittim.

Kapının zilini çalarak arkama döndüm. Arabanın içinde eve girmemi bekliyordu.

Son bir umut arabadan inip gelip bana sıkıca sarılıp. Neyin ne olduğunu bana anlatmasını o kadar çok isterdim ki.

Ama bunu yapmayacaktı. Bakışlarından belliydi.

Bu umutta sönüp gidince. Boğazimda kalan yumruk ile yutkundum.

İçimde ukte olarak kaldı.

Kapıyı açan jennie neye uğradığını şaşırdı.
İçeriye girerek kapıyı ardımdan kapattım.

Bacaklarım daha fazla beni ayakta tutamadı. Kapının ardında çöküp kaldım.

Yanıma eğilen jennie ne yapacağını bilemeyip tekrardan ayağa kalktı.

Pencereye koşup, dışarıya baktıktan sonra elini ağzıyla kapatıp tekrardan yanıma gelerek oturdu.

"Jungkook la mı konuştun?"

Cevap verecek gücüm yoktu o da bunu anladı ki hemen sustu.
Ardından da dışarıdan araba sesi duyuldu.

Gidiyordu.

"Bitti"

Artık içimde tutamayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

______________

Okuduğunuz için teşekkürlerrr💗💗















I want you to love | Liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin