Bir süre sonra kulağımın dibimden gelen bağırma sesiyle uyanmam bir olmuştu. Ne güzel uyuyordum işte neden uyandırılıyorum!!
"BEŞ DAKIKADA NASIL UYUYAKALABILIRSIN!"
Felix'e yavaşça döndüğümde sinirli bir surat ifadesiyle bana baktığını gördüm. Yüzünde hafif bir makyaj vardı, saçını henüz yapmamıştı, üstüne gri bir tişört altına ise siyah bol bir pantolon giymişti.
"Senin yüzünden akşam az uyuduğum için olabilir mi canım arkadaşım."
Felix dediklerimi dinlememiş gibi -kesin dinlemedi- saçlarıma bakmaya devam etti.
"Saçların hep bozulmuş. Gel odaya saçlarımızı yapacağız."
Kolumdan tutup beni odaya sürüklerken uykulu olan gözlerimi ovuşturdum. Felix'e benim için makyaj yapmasını istemediğime mutlu oldum. Sonuçta şuan makyajım bozulmuş olsaydı Felix beni bu sefer kesin asardı herhalde.
Odaya girdiğimizde Felix hemen beni aynanın karşısına oturttu ve arkama geçip fön makinesini çalıştırdı.
İlk önce kafamdaki şapkanın nerede olduğunu sorgulasamda koltuğa düşmüş olacağını akıl ettiğim için düşüncelerim hemen dağıldı.
Felix fön makinesi ile saçlarımı sekillendirmeye başlayınca gelen sıcak hava yüzünden gözlerim neredeyse yeniden kapanacaktı. Felix'in enseme attığı şaplak ile ayıldım ve aynadan saçımın yapılışını izlemeye başladım.
Bir süre sonra yeniden gözlerim kapanmaya başladığında hissettiğim sıcak hava sona erdi ve Felix'in sesini duydum.
"Bitti."
Gözlerimi açıp aynaya baktığımda gördüğüm görüntüyle gülümsemiştim. Saçım çok güzel olmuştu, hayran kalmıştım.
"Felix acilen bir kuaför açman lazım kanka. Aşırı güzel olmuş bayıldım!"
Felix iltifatımla kıkırdadı ve omzuma hafif bir şekilde vurdu.
"Yaa Jisung öv beni öv beni götümü kaldır!"
Aynadan ona gözlerimi kısarak baktıktan sonra ayağa kalkıp salona ilerledim. Koltuğun üzerindeki şapkayı alıp kafama taktım. Felixde arkamdan gelip kolunu omzuma attı.
"Ee gidiyor muyuz Jisung bey."
"E gidelim o zaman Felix bey."
Kıkırdayıp söylediğim cümleyle kapıya doğru ilerledik. Anahtarı alıp ayakkabılarımızı giydikten sonra evden çıktık ve Felix'in kaşla göz arasında çağırdığı taksiyi beklemeye başladık.
Taksi geldiğinde Felix ile birlikte arka koltuğa geçtik. Felix şoföre gideceğimiz yeri söyledi ve yola çıktık. Yolda giderken camdam dışarıyı izliyordum kırmızı ışıklarda durduğumuzda yanımızdaki arabaya gözüm kaydı. Sanki bu arabayı daha önce görmüş gibiydim. Arabanın içi dışarıdan gözükmüyordu cam açıldığında karşımda gördüğüm bedenle gözlerimi devirdim. O da beni fark ettiğinde bana gülümseyip göz kırptı. Umursamadan Felix'in tarafına döndüm.
Felix'in bana 'Ne oldu?' dercesine bakmasıyla kafamla dışarıyı işaret ettim. Arka tarafıma baktığında yüzüne bir sırıtış geldi. Bu sırıtışa anlam veremeyip tek kaşımı kaldırdığımda gözleriyle arkamı göstererek konuştu.
"Evlenin kanka ben arkanızdayım."
Söylediği şeye göz devirmemle eş zamanlı olarak taksi ilerlemeye devam etti. Bende adamın gittiğine emin olduktan sonra gözlerimi yeniden cama çevirdim.
★o☆
Sonunda taksi durduğunda Felix parayı ödedi ve hemen taksiden indik. Etrafıma baktığımda buranın küçük bir kafe olduğunu gördüm. Etrafı bomboştu bu taraflarda çoğunlukla çok insan olmazdı. Sadece emekli insanlar vb. kişiler yaşadığı için huzurlu bir yerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drunk | Minsung
Fanfiction!!ARA VERILDI!! Bir bar odasında çıplak bir şekilde yan yana uyanan Jisung ve Minho düne ait hiçbir şey hatırlamıyordu.