-Jisung-
"O piçi bir elime geçirsem varya!"
Karşımda bir saattir Woojin'e söven Felix'e artık durması gerektiğini hatırlatmam lazımdı. Sabahtan beri çocuğun anasından doğmamış torunlarının torunlarına kadar sövmediği kişi kalmadı.
Her şeyi anlatmamıştım mesela Yuna olayını anlatmamıştım. Bir şeyler daha olduğunu bilen Felix ise sövme işi bittikten sonra bana gözlerini dikip bakmaya başlamıştı.
"Ne bakıyorsun tip tip!" Sonunda dayanamayıp söylediğim cümleyle gözlerini kısıp bana yaklaşmaya başladı. En son iyice dibime girdi.
"Yaklaşma lan bana öyle! Biliyorum aşıksın ama bu kadar yakınlığa gerek yok!"
"Yuna olayını anlat." Yuna olduğunu tak diye nasıl anladı ama. Kimin kankası!
"Bir şey olmadı mesaj attı işte."
Başımdan savmaya çalıştığımda ikna olmadı ve bana elini uzattı.
"Telefonunu ver." Çok korkunçsun Felix bakma bana öyle.
"Bir şey olmadı dedim ya Lixie~"
"VER LAN TELEFONUNU!" Birden bağırınca yerimden sıçrayıp hemen telefonumu verdim. Lütfen aileme zarar verme...
Telefonumu alıp karıştırmaya başladı. En sonunda aradığı şeyi bulmuş olmalı sırıttı fakat sırıtışı uzun sürmeden dudaklarından silindi ve kaşları çatıldı. Telefonu üstüme resmen fırlattıktan sonra kalın sesiyle konuştu.
"Ben bir saate falan gelirim görüşürüz."
"Fel-"
Felix'in ben daha bir şey diyemeden ceketini alıp kapıyı vurarak evden çıkmasıyla elimi alnıma vurdum. Umarım hapise filan düşmez bu yarım akıllı...
....
Oturduğum yerden kalkıp evi dolaşmaya başlayalı yarım saat oldu. Tüm evi 4 kez turladım fakat Felix'den hiç bir mesaj gelmedi. Defalarca aramama rağmen ise açmadı.
Kafayı yemek üzereydim. Neden gitmesine izin verdim ki lanet kafam! Telefonumu elime alıp son kez aradım. Son kez diyorum çünkü bunu da açmazsa aramaya çıkacağım.
Arama tuşuna bastım ve bekledim. Biraz çaldıktan sonra telefon açıldı. Tabii bende açılır açılmaz bağırmaya başladım.
"GERIZEKALI NE KADAR KORKTUM HABERIN VAR MI! NEREDESIN KAÇ SAATTIR!"
"Pardon ***** karakoluna gelebilir misin?"
Duyduğum yabancı sesle bir süre yerimde donakaldım. Bu kişi kimdi? Neden Felix'in telefonu ondaydı? Neden karakola gidiyordum?
"Ne! Neden?" Biraz merak ve telaşla sorduğum soruyu karşıdaki kişi hemen cevapladı.
"Bu telefonun sahibinin yakını değil misin? Onun telefonundan karakola gelmeni söylüyorsam ne olmuş olabilir?" Haklıydı bende biraz mallık vardı açıkçası. Bir dakika...
"FELIX NEDEN KARAKOLDA!"
Yeniden bağırmamla karşıdaki kişi sessizce bir küfür savurdu. Ne yapayım arkadaşım karakola düşmüş bağırmayayım mı?
"Aish neden sürekli bağırıyorsun. Bağırmak yerine şu lanet yere gelir misin artık! Inan arkadaşını burada yalnız bırakır giderim unrumda bile değil."
"Tamam geliyorum gıcık, ismini bilmediğim insan."
Karşıdan gelen homurdanma sesleriyle telefonu kapattım. Hemen masadan anahtarı, askıdan ise ceketimi alıp evden çıktım. Durağa geldiğimde hemen otobüsün gelmesiyle binip karakola ulaşmayı bekledim.
Trafik yüzünden yavaş ilerleyen ve sürekli duraklarda duran otobüsle daha çok stresleniyordum. Insanlar artık yer olmadığı için birbirlerinin dibine gidiyorlardı. Otobüsün şoförü ise hâlâ inatla yolcu alıyordu. Böyle devam ederse yarına kadar anca karakolda olurdum. Hayır gecenin bu saatinde dışarıda ne işiniz var arkadaşım.
Kapı açıldı ve birkaç yolcu inmeye başladı daha doğrusu çalıştı. O an gözlerim birisiyle buluştu. Bankta oturan kişiyi hemen tanıdım. Aklıma gelen şeyle kendimi otobüsten dışarı attım. Hızla adamın yanına adımladım ve önünde durdum. Adam kaşlarını çattığında hızlıca durumu açıkladım.
"Bak kardeş seni tanımıyorum ama sanırım Felixle tanışıyorsunuz. Felix şuan karakola düşmüş ve acil gitmem lazım fakat bu lanet otobüslerle oraya ancak yarın vararım. Bu yüzde-"
Adamın bir anda ayağa kalkıp yürümesiyle lafım yarım kaldı. Tam reddettiğini düşünecekken yanda duran siyah arabanın kapısını açtı ve konuştu.
"Atla."
Hafif tebessüm edip arabaya doğru adımladım. Binmeden önce de teşekkür etmeyi unutmadım. Karakolun adını söylediğimde hemen yola çıktık.
Yolda trafik olduğu için tabii ki geç geldik fakat otobüsten erken olduğu kesindi. Karakolun önüne geldiğimizde çocukla birlikte arabadan indik. Karakola doğru hızlıca yürümeye başladığımızda karakolun önündeki kişi dikkatimi çekti.
Arkası dönüktü fakat tanımıştım. Hızlıca yanlarından yürüyüp gidecekken başka birini daha gördüm. Kapının önünde bekleyen kişi... Sabah ki adam!
Kaşları çatık bir şekilde bir yöne bakıyordu baktığı yöne döndüğümde Yuna ve yanındaki kıza baktığını gördüm. Arkamdan gelen sesle irkildim.
"Minho? Senin burada ne işin var?"
O an 5 kişi birbirimize şaşkın şaşkın bakıyorduk.
.
.
.Selamammamama😽
Köyden geldim mutluyum👍🏻😼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drunk | Minsung
Fanfic!!ARA VERILDI!! Bir bar odasında çıplak bir şekilde yan yana uyanan Jisung ve Minho düne ait hiçbir şey hatırlamıyordu.