"Sadece nefes alacak bir hale gelene dek seni seveceğime söz veriyorum."
Sólo Respira ile mücadele eden Lana Lively, 19 yaşına bastığı gün temelli bir şekilde hastaneye yerleştirilmişken dünyanın en iyi takımlarından biri olan Fodeterna'nın yeni tra...
Çok uzun zamandır benimle beraber olan kurgularımı bir gün paylaşacağımı biliyordum ve hep doğru zamanı bekliyordum. Çünkü o zaman geldiğinde bunu hissedecektim ve Sadece Nefes'i yazdığım günden itibaren doğru zamanın geldiğini hissediyordum. Zihnimde canlanan ilk kurgu değil fakat sizinle paylaşmak istediğim ilk kurgu o.
Bu yola birinin bile kalbine dokunsam yeterli diyerek çıkmıştım. Hâlâ da öyle. Umarım bunu başarabilirim.
İyi okumalar! 🫶🏻
Başlama tarihinizi ve saatinizi buraya yazabilirsiniz.
Sadece Nefes
Tom Odell, Sense
"Hastalar ve hastaneler. Hastalıklar ve dört duvar. Soló Respira ve ben. Ayrılmaz ikililer."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🤍
Lucas hayal kurmayı seven bir çocuktu. Çünkü büyükbabasından böyle öğrenmişti. Geleceği için bir veya birden fazla hedef belirleyecek, hayal kuracak ve o hayale ulaşmak için ne kadar çalışması gerekiyorsa o kadar çalışacaktı.
Tembelliği ise hiç sevmezdi. Büyükbabası yetiştirmişti onu, enerjisi hiç bitmezdi.
Bacaklarının üstüne bıraktığı derin kaseden patlamış mısır yerken televizyonda dönen şampiyonlar ligi finalini izliyordu büyükbabasıyla beraber. İzlerken de hayal kurmadan yapamıyordu.
"Bir gün ben de şampiyonlar ligi finalinde oynayacağım," dedi büyükbabasına bakarken. Omuzları yukarı kalkmış, sesi yükselmişti.
Willy Worker kısa bir an gözlerini maçtan uzaklaştırıp torununa çevirdi. Kumrala çalan kıvırcık saçları alnının üstüne dökülüyordu ve üzerinde hiç çıkarmadığı o takımın forması vardı. Lucas o takıma aşıktı. Öyle aşıktı ki hem de annesinin kızacağını bile bile geceleri aynı forma ile uyuyordu.
Bir ingiliz olarak ispanyol takımına aşık olmak onun için de beklenmedik bir durumdu. Fakat büyükbabasının izinden gitmeye de yemiş etmiş gibiydi.
"Elbette," dedi Willy Worker, kuruluktan çatlayan dudaklarını iki yana kıvırmıştı. "Sen iyi bir futbolcu olacaksın evlat."
Mavi gözleri parladı o an Lucas'ın. Kendisini o takımın formasının içinde futbol oynarken düşününce tarif edilemez bir mutluluk kaplıyordu içini.
"Neden ona gençliğinde iyi bir doktor olduğunu anlatmıyorsun baba?"
Annesi Almira Wilson salon kapısından içeri girdiğinde elinde bir kadeh kırmızı şarap vardı. Oğlu ve babasının yanına geçmek yerine yemek masasının sandalyelerinden birini çekip oturdu ve kadehi önüne bıraktı. Bu sırada maç izleyen ikiliye bakıyordu.
