"Korkuyorum çünkü!" diye bağırdı Alaz. İçindeki dışına çıkmıştı resmen, rahatlatacağını düşündü ama öyle olmamıştı.
"Korkuyorsun?" diye tekrar etti Asi. Alaz'ın bağırması onu şaşırtmamıştı bile. Sinirlendiğinde avazı çıktığı kadar bağırdığını çok iyi biliyordu.
Alaz ses tonunu alçalttı tekrar. "Evet, korkuyorum, babamın kötü bir kopyası olmaktan ödüm kopuyor, her gün uyandığımda bunu düşünüyorum artık ben"
Asi Alaz'ın anlattıklarını anlamıyordu. Evet babası bok gibi bir herifin tekiydi ama yaşadıkları bu saçma dönem için babasının başından beri aynı olan karakterini öne atması onu düşündürüyordu.
"Anlamadım, şimdi konu baban mı?" diye araya girdi Asi.
"Evet babam."
Asi onu dinlemeye devam ediyordu, bu saçma girişi nasıl devam ettireceğini merak etmişti.
"Ve Yaman" diye devam etti Alaz."Ha konu Yaman ve baban, tamaaaam şimdi oldu ya, oturdu bak her şey yerine sen öyle deyince" deyip ayağa kalktı. Önlerindeki boş tabakları aldı hızlıca ve dönüp bankonun üstüne sertçe bıraktı. O kadar büyük bir ses çıktı ki tabakların kırılmamış olması bir mucizeydi.
"Alaz sen ne anlatıyorsun ya!? Oyun mu oynuyorsun benimle!? Taşşak geçmeye mi geldin kapıma!?" diye bağırmaya başladı.
Alaz da ayağa kalktı ve bariz bir şekilde sinirden elleri titreyen Asi'nin kollarından tutup onu sakinleştirebileceğini düşündü. Yalnızca o öyle düşündü çünkü Asi kolunda hissettiği elleri saniyesinde ittirerek kendini geri çekti. Alaz'a bakmadan titreyen eliyle kapıyı işaret etti.
"Git Alaz!"
"Asi-"
"Sana git dedim!"
"Asi bir dinle-"
"Alaz defol diyorum ya! Neyini anlamıyorsun? Sik-tir-git evimden!"
"Gitmeyeceğim Asi, sen beni dinlemeden gitmeyeceğim."
"Atarım ki seni, 45 kilo bir herifsin, Güven abiye de ben taşıdım seni hatırlıyor musun? Aynen öyle de kapının önüne koyarım. Uğraştırma beni daha fazla da kendin çık, hadi!" Hâlâ mutfaktalardı. Alaz gidecek gibi değildi. Asi ona bakınca gözlerinde kararlılık gördü.
"Gitmiyor musun şimdi sen?"
"Gitmiyorum"
"İyi, anlat ve çabuk ol!"
"Burada mı?" Asi'nin sabrı taşıyordu. Sadede gelmesini beklemekten sıkılmıştı.
"Sıkıntı mı var? Ya da zaman kazanmaya mı çalışıyorsun hâlâ? sen uydur bi şeyler ben inanacağım, tamam Alaz" dedi ama Alaz tekme yemiş köpek yavrusu gibi bakmaya devam etmişti ona. Dayanamadı yine.
"Geç salona, ben şunları bi sudan geçireyim, geleceğim" dedi ve arkasını dönüp Alaz'ın gittiğini hissedene kadar dönmedi.
Musluğu açıp yüzüne bir su çarptı sakinleşebilmek için, az önceki gibi elleri titremiyordu en azından.
Salona geçtiğinde Alaz üçlü koltuğa oturmuş onu bekliyordu. Asi tekli koltuğa geçti ve arkasına yaslandı. Sanki terapi seansında gibi gözüküyorlardı adeta.
"Dinliyorum, başla" dedi en sakin haliyle.
Alaz nereden konuya gireceğini bilemediği için ellerini saçlarına geçirdi sıkıntıyla, bu sırada Asi fark edip yetişti yardımına, yardım denebilirse tabii."Şeyden başla mesela, baban ve Yaman'la alakalı bir durum yüzünden neden beni bile isteye kırmaya çalıştın, uğraştın çünkü bayağı, senden vazgeçeyim, senden nefret edeyim hatta senden kaçayım diye, işe de yaradı. Taa ki sen-" diye devam ederken Alaz lafını kendi tamamladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
So Sorry For Your Loss - AsLaz
FanfictionAlaz istediği kişiyle istediği şeyi yapsın Asi de kafasını kırsın, ödeşsinler döngüsünü kırıyoruz. Alaz da bazı şeylerin gözünün önünde olmasıyla yaşamaya çalışacak... Asi yakışıklı bir çocukla öpüşecek, dayan bakalım dayanabiliyor musun? (Alaz'ın o...