Asi de onlara yaklaşan Özgür ve Pelin'le selamlaşırken, daha doğrusu sarılırken Alaz soluğu hızla ikizinin yanında aldı.
"Ne işi var bunu burada? Kimi çağırdığına dikkat etmen için seni uyardığımı hatırlıyorum Çağla!" dedi Alaz. Çağla kimden bahsettiğini anlamadığı için dönüp Alaz'ın çok sert bir ifadeyle baktığı yere baktı ve Özgür'e sarılan Asi'yi görünce Alaz'ın tavrını anca anlamlandırabildi. Gülmek bile istemişti ama kendini dizginledi.
"Özgür ve Pelin'i neden çağırmayalım canım ikizim, hem Özgür bu, okuldaki en normal 3 kişiden biri falan ya hani, sorun çıkaracağını düşünmedim ama tabii benim bilmediğim sorunlarınız varsa, ki var gibi duruyor, orasını bilemem." dedi ve o da Pelinlerle selamlaşmaya gitti.
Birkaç adım gerideki masanın başında dikilip onları izliyordu Alaz. Yüzü mahkeme duvarı gibiydi, hiçbir ifade barındırmıyordu. Çocuğun Çağla'nın doğum gününü kutladığını anlamıştı. Sonra Özgür de fark etti arka masadaki Alaz'ı ve başıyla selam verdi ama sanki sıyırıp geçmişti, bir karşılığı yoktu.
Asi de fark etmişti Alaz'ın aniden ne kadar gerildiğini ve onları orada bırakıp Alaz'ın tek durduğu masaya ilerledi.
"Sen iyi misin?" diye sordu koluna dokunup. Alaz diktiği bakışlarını yanına gelen Asi'ye çevirdi.
"İyiyim, neden iyi olmayayım? Bugün doğum günüm benim. Sen buradasın, sevdiğim az da olsa çoğu insan burada, çok iyiyim!" dedi ve onu dinleyen kızın beline dolandı. Asi'yi fiziksel olarak dibinde tutma politikası daha büyük önem kazanmıştı şu noktada, artık bir tehdit vardı etrafında.
Gövde gösterisi yaparken kendini rezil edecekti belli ki bu gece.
"Sahi sen 8 yaşına giriyordun değil mi? 20 diye kandırmışsın beni ama yemedim, anca bir çocuğun davranacağı gibi davranıyorsun şu an!" dedi Asi alayla.
"Ne yapmışım ya!? Dümdüz duruyorum işte dur dedi diye!"
"Pelinler içeri girdiğinden beri kendini öyle bir kasıyorsun ki patlayacağını düşündüm, kendini görmen gerekiyordu, gülmemek için zor tuttum kendimi." dedi gülerek.
"Birilerini güldürebilmişim demek ki ama kusura bakma, sevgilimi 2 kere öpen herife sıcak yaklaşamadığım için, istersen içini falan da rahatlatacaksan gidip sarılayım, ha?! Ne dersin?!" dedi pasif bir sinirle.
"Ne derim biliyor musun? Sevgilin değilim, senin kafanda öyleyiz galiba ama bende yok öyle bi bilgi, o yüzden sen de aklından çıkarıyorsun ve kullandığın kelimelere de dikkat ediyorsun! Anladın mı beni!?" dedi cidden gelen sinirle.
"Cık!" sesi çıkarttı Alaz gülerek. Az önce o da posta koyuyordu ve kendince haklıydı da ama Asi'nin cidden sinirlendiğini anlayınca alttan almak durumunda kaldı, ikisi de birbirlerine ters giderlerse ya daha mum bile üflemeden kavga ederlerdi ya da partisine yalvar yakar getirdiği Asi sinirlenip evine dönerdi, iki durumu da istemiyordu.
"Anlamadım, mesela..." dedi ellerini kızın beline dolayıp onu sertçe kendine çekip aralarındaki mesafeyi neredeyse sıfıra indirirken. Asi'nin yüzündeki sinirli ifade de şaşkınlıkla silinmişti.
"'Sevgili' olmayanlar bunu yapabilir mi?" dedi kızın alenen dibine girerek ama Asi kuyruğu dik tutmada kararlıydı.
"Yapabilir." dedi kışkırtıcı derecede kısık ama net bir tonda.
"Hmm, peki bunu?" deyip kafasını kızın boyun çukuruna soktu ve boynuna derin bir öpücük bıraktı.
Asi yalan yok, etkileniyordu ama yine de bir savaşın içindelerdi ve iki temas ettiler diye kendini salamazdı, geri adım atmayı kendine yakıştırmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
So Sorry For Your Loss - AsLaz
FanficAlaz istediği kişiyle istediği şeyi yapsın Asi de kafasını kırsın, ödeşsinler döngüsünü kırıyoruz. Alaz da bazı şeylerin gözünün önünde olmasıyla yaşamaya çalışacak... Asi yakışıklı bir çocukla öpüşecek, dayan bakalım dayanabiliyor musun? (Alaz'ın o...