20.BÖLÜM ( vuruldu )

623 23 35
                                    



Korku bütün vücudumu sardı. Şu an tam yanımda saatler önce zorla bana dokunan, yani be tecavüz eden adam oturuyordu ve kimse bana inanmıyordu böyle bir şeyi şakasına yaptığımı düşünüyorlardı. Begüm olsaydı bana inanırdı. Bartu bile beni dinler, desteklerdi.

O iğrenç bakışlarını üzerimde hissediyordum. O kadar çok canım yanıyordu ki anlatılamaz bir şeydi bu. Bunu sadece kadınlar anlayabilir çünkü bunu yaşatanlar bilmiyordu. Onlar sadece can yakmayı severler. Kendi pis hayatları yüzünden başka kadınların da hayatları kararıyordu.

Gözlerimin yandığını hissettim daha sonrasında sol gözümden akan bir damla yaş..

Kendi düşüncelerimle boğuşurken onun o iğrenç sesini duydum. "aaa, ne oldu? Neden ağlıyorsun?" Alay eder gibi söylediği cümle daha çok canımın yanmasına neden oluyordu. Kendimi mikroplarından arınamayan bir pislik gibi hissediyordum.

Bağırarak ağlamak istiyordum, içimde kopan fırtınalar, saatler önceki içimde susmayan bir ben'in çığlıkları yüzünden etrafımda olan biten sesleri duyamıyordum bile.

Yanımda bir hareketlilik hissettim. Başımı kaldırıp baktığımda Buğra'nın yanımda diz çöktüğünü ve bana baktığını gördüm. Birden elini saçıma attı, bir tutamını eline dolayarak oynamaya başladı. "Dokunma bana!" Diyerek onu sertçe itmiştim.

Parmağına doladığı saçımı sertçe tutup çekti. Bir an saçlarımın koptuğunu hissettim. O acıyla inlemiştim, elimi saçımdaki elinin üzerine koyup çekmeye çalıştım. Ama öyle bir tutuyordu ki daha da çekiyordu ve bu durum dayanılır gibi değildi.

Boynumda hissettiğim dudaklar ile sertçe ona vurmaya çalışıyor, geri çekilmesi için elimden geleni yapıyordum. Ama nafile..

Boynuma ard arda sertçe öpücükler konduruyordu. En sonunda ise etini kopartacak derecede ısırdığında Ağzımdan bir çığlık kopmuştu. Elimi saçlarına atıp sertçe çektim onun arkaya doğru sendelemesine neden olmuştu hemen ayağa kalktım.

Hıçkırıklarım dinmek bilmiyordu, elimi ağzıma götürdüm ama bu hiç bir işe yaramıyordu. Lavabo kısmını görmüştüm ilerledim ve içeriye girdim. Artık cidden bıkmıştım bu olanlar çok da fazlaydı.

15 dakikadır lavaboda ağlamamın dinmesini bekliyordum, öncekine göre daha iyi olduğum zaman hızla kendimi toparladım. Boynumda o ısırığın ve kırmızı ile mor tonları arasında rengi kalmış olan bir yara..

Yerde otuduğumuz ağacın hemen yanında ise ahşap karşılıklı banlar, o bankların ortasında ise yine ahşap olan masası vardı. Şu an orada oturuyorlardı. "Hadi Ahu abla yemek yiyeceğiz" gülümseyerek başımı salladım ve Ulaz'ın yanında boş olan yere oturdum.

Sanırım adamlar almıştı. Yemeğimizi yemeye başlamıştık. Sade ve şık gözüken yazlık elbisem oturunca yukarıya kayıyordu. Sürekli indiriyordum ama tekrar kalkınca sinirlenmiştim ve öyle bırakmıştım.

Bacağımın üzerinde bir el dokundu. Buğra'ya baktığımda pis pis sırıttığını
Gördüm. Eli bacağımı okşarken kasıklarıma dokundu. Hemen ellerini ittim ama elini bacağıma geri koyuyordu. Defalarca kez elini çekmeme rağmen bıkmadan elini tekrar koyuyor ve arsızca hareket ettiriyordu.

Tırnaklarımı sinirle eline batırdım ve çizdim, hemen elini çekti bana çok sınırlı bakıyordu sonrasında ise sırıttı. Sırıtmasına anlam veremezken. Kadınlığımın üzerinde aniden hissettiğim acı ile ayaklarımı birbirine bastırdım.

"Ne oldu?" Ulaz'ın sorusu ile ona döndüm ve doğal davranmaya çalıştım. "Ayağım ağrıyor biraz ama pek bir sorun yok" bana kafasını sallayarak telefonuna döndü bir yandan da yemek yiyiyordu.

Mafya Aşkı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin