Benim kafadaki Musti'nin haller
Baştan sona +18 bir bölümdür etkilenecek, midesi bulanacakların okumaması önerilir!!!
Ay geçen her dakika daha da yükseklere çıkarken Mustafa yarım saat önce arkadaşı Ahmetle ayrılmış ve onu han'ın arka girişinde bekleyen adamla at arabasına binerek saraya ilerlemeye başlamıştı.
Saraya geldiklerinde az sonra olacakları düşünmek istemesede beyni ona uymuyor ve düşünüyordu, kalbi sanki sıkışıyor heyecan iliklerinde geziniyordu. O bu gece padişahın olacaktı ve bunun bir geri dönüşü yoktu.
Arabadan inip ona eşlik eden insanlarla beraber Has Oda'ya ilerlerken bu sefer kimse onu hazırlamamıştı çünkü Padişahları böyle emretmiş 'Miralay Mustafa Paşa gelince hemen odama getirin' demişti. Sonuç olarak Mustafa yine aynı yerdeydi ve önündeki kapının ardında Padişahı vardı.
Padişaha kendisinin geldiği haber verildikten sonra kapı açılmış ve Mustafa açılan kapıdan yavaşça içeri girdikten sonra eğilerek Padişahına selam vermişti. Selim ise önünde eğilen çocuğu izleyip derin bir iç çekmekten başka bir şey yapmıyordu.
Selim ayağa kalkarak Mustafa'nın yanına ilerlediğinde Mustafa yerden kaldırdığı gözleriyle aralarında sadece bir adım kalmış adama bakmış, o bir adımın kapanıp dudaklarının birleşmesiyle ise gözlerinide kapamıştı. Dudaklarında hissettiği ince sızıyla ağzı aralanırken beline dolanan kollarla kendiside dudaklarını hareket ettirmeye başladı.
Selim'in elleri Mustafa'nın düğmelerine giderken 10'dan çok düğmeyi yavaş yavaş açmaya koyulmuştu bir yandan da Mustafa'nın dudaklarını ısırıp emmeye devam ederken. İstiyordu ve alacaktı, her zaman olduğu gibi.
Mustafa daha ne olduğunu anlayamadan çırılçıplak kalmıştı, Selim'in büyük ellerinin onu ne zaman soyduğunu anlamdıramamıştı bile tek hissettiği dudaklarında ki güzel tattı. Ah ne kadar güzeldi dudaklarına kapanan iki yumuşak pembe çıkıntı, peki ya sonrasında dudaklarında gezinen dil? Ona ne demeliydi, o hissi nasıl anlatmalıydı bilemiyordu Mustafa. Üçüncü kez bir erkekle öpüşüyordu ve üçününde sahibi şu an karşısında duran adamdı.
Selim Mustafa'nın dudaklarından ayrıldığında karşısındaki adamın tecrübesiz olduğunu elbette farketmişti ya da içine biri gireceği için korktuğunu düşünmüştü. Bu yüzden Mustafa'nın donukluğundan alınmıyor sadece yüzüne zevk alan bir ifade oturtmak için uğraşıyordu, bu adamı altında zevkten inlerken, onun için zevkten inlerken görmek istiyordu. Görecekti.
Selim'in dudakları Miralayın dolgun ve sert göğsüne indiğinde küçük pembe tomurcuğu ağzına alarak diliyle onları ezmeye başladı, boş olan göğüste ise eli çoktan yerini almıştı. Miralay hissettiği duyguların birbirine karışmasıyla ne yapacağını bilemez bir şekilde ona dokunan adamın bedeninde bıraktığı hislerle donmuş gibi ayakta dikiliyordu.