"Anne?"Mihela, günün aydınlığı yavaş yavaş yükselmeye başlarken ormana bakan verandanın her zamanki yerinde duran iskemlede annesini oturur vaziyette buldu.
"Neden biraz daha uyumadın? Henüz çok erken."
Yavaş adımlarla yanına gelen kızının yüzünü görünce ince bir tebessümle karşılık veren Lena'nın aklından geçenler, anlaşmaları için yeterliydi.
"Bugün hava çok güzel kokuyor."
Aklında belirenlerle gözlerini yumarak derin bir nefes aldı Mihela ve gülümsedi.
"Haklısın. Ormanın kokusu bugün daha baskın."
Gözlerini açıp annesine baktığında, onu da kendisi gibi içtenlikle gülümserken buldu. Önüne geçerek yere çömeldi ve kadının ellerini avuçlarının arasına alarak üstlerine bir öpücük kondurdu.
"Anne, bugün Raspan'a gitmem lazım. Ama onlar dönmeden burada olmak için elimden geleni yapacağım, tamam mı?"
"Raspan mı? Neden?"
Aklındaki cümleleri yine sıralayan Lena'nın kaşları çatıldı ve merakla kızının cevabını bekledi.
"Birini bulmak gerek..."
Lena'nın sorgulayan bakışları, Mihela'nın içinde, çare arayışlarının sonunda filizlenmiş olabileceği ihtimalinin sevincini perçinledi ve kimse duymasın diye sesini daha da kısarak konuştu.
"Anne... Kurtuluşa çok yakın olabiliriz."
Aldığı cevapla Lena'nın gözleri büyüdü ve kızının yüzündeki her bir noktayı inceledi.
"Nasıl?"
Gülümsemeye devam eden Mihela, annesinin belirgin tepkisiyle daha da heyecanlandı ve başını onaylarcasına salladı.
"Onlardan kurtulmamıza yardım edecek birini bulmuş olabilirim. Aslında bu, hâlâ bir ihtimal... Yani, o kişiyle henüz konuşmadım, ama hissediyorum... İçgüdülerim yakında bu işkencenin biteceğini söylüyor..."
Lena'nın şaşkın yüzü umutla aydınlanırken gözleri de dolmaya başladı. Mihela, konuşmasına devam etti.
"...ve bilirsin, içgüdülerim kuvvetlidir."
Annesinin düşmeye yüz tutmuş gözyaşlarına uzanıp onları silerken ondan bir isteği vardı.
"Hayır. Bunlar sevinç gözyaşları olsa da artık ağlamanı istemiyo-"
"Hey, siz ikiniz, bu vakitte burada ne yapıyorsunuz?"
Lerin'in sesi ikisini de yerlerinden sıçrattı. Mihela daha da panikleyerek aniden ayağa kalktı. İçinden annesiyle olduğu zamanlar, etrafında olup biten hiçbir şeyi fark edemediğinin sorgusunu yaparak kendine kızdı.
Verandanın köşesinden döndüğünde gördüğü manzara karşısında bakakalan Lerin ise birkaç adım öteden bakışlarını bir Mihela'ya bir Lena'ya çeviriyordu. Yanlarına gelirken, Mihela'nın sanki Lena'ya cevap veriyormuş gibi konuştuğunu görmüştü. Aklına düşen şeyle gözleri daha da büyüdü.
"Yoksa? Yoksa Lena, konuşmaya mı başladın?" dedi heyecanla Lena'ya koşmakla yürümek arasında bir hâlde yaklaşırken.
Bir an için ne diyeceğini bilemeyen Mihela, panikle annesine baktı, ama annesinin sıcak bakışları gayet sakindi ve ona doğru hızla yaklaşan Lerin'deydi. O güzel ifade Mihela'nın paniğini sildi ve annesinin solgun bir çehreden uzak bu yüzünün her zaman orada kalması için dua etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİHELA'NIN TAŞLARI - Greenwitch
FantasyTaşlar, yalnızca çok güçlü cadıların bildiği bir büyüyle bir araya gelebiliyor ya da ayrılabiliyordu. Samira, taşların korunması için kendi ve iki yardımcısından başka kimseye güvenemezdi. Zafiranlar uzun zaman önce oraya kapatılmışlardı. Onları kap...