Part 3: Eleme

0 0 0
                                    

Terra'nın kalp atışı ile Gaia'nın kalp atışı bir olmuştu. İkisi de kendi kalplerinin atışını duyabiliyordu. Gaia, cesaretini topladıktan sonra gözlerini kapadı ve içinden geçen her şeyi söyledi.

-Ben, dükkana geldiğimden beri, senden hep hoşlandım. Senin toplu sarı saçlarından sarkan buklelerin dalgalanışı, gözlerinin parlaklığı, beni hayran bıraktı.

Gaia, daha sonra gözlerini açtı ve Terra'ya baktı.

-Belki yanlış zamanlama, belki hayatında bir başkası var ama bunu bil istedim.

Terra, tam vereceği anda bir ses yankılandı:

-Terra!

Terra ve Gaia, seslenen kişiye baktı. Terra, elini hemen Gaia'nın elinden çekti ve o adamın yanına gitmeye başladı. Terra, başı ile görüşürüz anlamında kafasını eğdi ve son bir kez daha arkasına dönerek Gaia'ya baktı. Terra'yı önüne döndüren ise yanında ki genç adamın, Terra'nın kolunu tutarak, adımlarını hızla uzaklaştırmaya çalışmasıydı.

Gaia, utanç içerisinde, sokak arasından çıktı ve kahve dükkanına doğru umutsuzca yol aldı. Babası bu haldeyken, Terra'ya açılmaması gerekiyordu belki de. Ama... Gaia artık yarınının ne olacağını bilmiyordu.

Gaia, kahve dükkanına, adımlarını yaklaştırınca biraz yavaşladı ve bekledi. Terra ile yaşadığı durumdan ötürü, gergin hissediyor, ne yapacağını bilmiyordu ama kendinden emin bir şekilde içeri girdi. Kahve taşıyan Terra, Gaia'yı görünce, bir süre bekledi ve daha sonra başıyla selam vererek, kahveyi, sahibine ulaştırdı.

Gaia, çekinerek Terra'ya yaşlı adamı sordu. Terra, Gaia'yı arka kapıda ki merdivenleri gösterdi. Daha sonra kaybolmaması için Terra, Gaia'ya eşlik etti.

Gaia, merdivenlerde iken konuştu:

-Seni zor durumda bıraktım. Özür dilerim.

Terra, adımlarını durdurdu ve Gaia'ya döndü. Gülümseyerek, kafasını hayır anlamında salladı.

-Böyle bir zamanda, duygularını açıkça itiraf edebilen birisi ile karşılaşmamıştım Gaia. Aksine mutlu oldum.

Gaia, Terra'nın söylediklerine şaşırdı ve gülümsemeye çalışarak, içine kemiren soruyu, söyleyip söylememek arasında kaldı. Terra, sanki anlamış gibi cevap verdi:

-Taron, benim kardeşim Gaia. Yani, gördüğün genç adam...

Gaia'nın içi birden umutla doldu. Tam o anda Terra, merdivende dengesini yitirecek oldu. Gaia, Terra'nın bileğinden tutarak, kendisine çekti. Terra'nın yüzü, kendisine oldukça yakındı. Gaia, Terra'ya bu mesafede olabilmenin huzurunu yaşadı. Kahve ile karışık güzel bir kokusu vardı. Gaia, Terra'nın geri çekilmesini bekledi ancak çekilmedi. Gözlerinin içine baktı.

-Bekle beni Terra..

Yaklaşan ayak sesleri, birbirinden ayrılması gerektiğinin habercisiydi. Çekinerek ara ara Terra'ya baksa da, yaşlı adamın yanına gelince, Terra, dükkana geri döndü. Gaia, yaşlı adama selam verdikten sonra bekledi.

-Beni, ne için çağırmıştınız?

Yaşlı adam, Gaia'yı arkasına alarak yürümeye başladılar. O süre zarfında yaşlı adam bir şey söylemedi ancak ahşap bir kapıyı sonuna kadar açtıktan ve içeri girdikten sonra sordu:

-Bundan sonra ne olmak istiyorsun Gaia?

Gaia, içeri girdikten sonra kapıyı kapadı ve etrafına baktı.

-O adamlardan daha mı güçlü olmak istiyorsun?

Gaia, bu sorudan sonra yaşlı adama baktı ve büyük bir kararlılık ile:

Eski Çağın Ruhu: İmparatorluğun GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin