Büyük gün gelmişti, birazdan abimle serginin olduğu yere gidecektik. Minho'ya destek olabilmek için erken gitme kararı almıştık, bu yüzden elimizi çabuk tutuyorduk. Çok uğraştık bana uygun takım elbise bulabilmek için, en sonunda lise mezuniyetinde giydiği takım olmuştu çünkü diğerlerinin hepsi bol geliyordu. Zambak seviyordu, onun için beyaz zambaklardan bir buket yaptırmıştım. Her şey tamamdı diye düşünüyordum, yatağın üstüne koyduğum buketi elime alıp bana seslenen abimin yanına gitmek için odadan çıkacaktım ki gözüme bir şey takıldı. Masanın üstündeki Minho'ya kendimi affettirmek için kafa yorarken yaptığım kağıt yıldızları koyduğum kavanoz. Ağzına kadar doluydu ve farklı farklı renklerden oluşan yıldızlar vardı içinde. Onu da yanıma aldım ve beni çağıran abimin yanına gittim. Bakışları elimdeki kavanoza kaydı, konuşmasa bile gözleriyle soruyordu onun ne olduğunu.
"Küçük bir şey işte, buketi verirken bunu da vermek istedim."
Chan gülümseyerek saçlarımı okşadı ve mırıldandı.
"Sana öğrettiğim günden beri telaşlanınca bu yıldızlardan yapıyorsun. Ve görünüşe göre bu sefer baya kafa yormuşsun değil mi Hanji?"
Gülümsemesine karşılık ben de gülümsedim ona ve başımı salladım. Chan kolunu omzuma attı ve beni arabaya yönlendirdi. İçim içime sığmıyordu, çok heyecanlıydım Minho'nun başarısını görebilecek olmamdan dolayı. Eninde sonunda hallolmuştu ya bu iş, çok seviniyordum bu duruma. Bilmem kaçıncı kez kanıtlamıştı Seungmin, ne dese haklıydı. Tüm bunları düşünerek elimdeki hediyeleri izlerken sergi binasına gelmemizle Chan otoparka girdi ve boş bir yere park etti. Serginin açılışından yarım saat önce gelmemizden dolayı boş yer bulmak kolay olmuştu fakat yarım saate buranın dolacağından emindim. Öğrendiğim kadarıyla Choi Yeonjun ünlü bir iş adamıydı ve sanata çok düşkündü. Düzenlediği sergiler çok ilgi görüyordu, çok yetenekli isimlerin çalışmaları sergileniyordu. Sergilerindeki eserlerini sanatçılardan satın alıyor, koleksiyonuna katıyor ardından bir sergiyle onları sergiliyordu. Kısacası Minho'nun bu sergide yer alması kesinlikle harika bir durumdu.
Öte yandan heykelinin kabul edilmediği sergi de ünlü bir koleksiyoncu tarafından hazırlanmıştı, o da harika bir fırsat olsa da eminim ki o sergide yer alsaydı Minho bu kadar parlama şansı bulamayabilirdi.
"Hanji, geldik abicim." dedi Chan beni düşüncelerimden uyandırarak. Başımı salladım ve arabadan indim, derin bir nefes alarak binaya baktım. Geniş bir binaydı, yapılan ünlü sergiler için kullanılıyor olmalıydı. Abimle birlikte binaya ilerledik, içeri girecektik ki güvenlik tarafından durdurulduk.
"Sergi yarım saat sonra başlayacak beyefendi, içeri girişiniz yasak."
Chan gülümseyerek önümüzdeki iri adamlara açıklama yapmaya çalıştı.
"Bir dostumuz burada heykelini sergileyecek, ona destek olmak için geldik."
"Dostunuzun adı?"
"Minho, Lee Minho." dedim öne atılarak.
"Bize önceden geleceğiniz hakkında bir şey söylenmedi."
"Çünkü bu bir sürpriz!" dedim sesimi yükselterek. Chan omzumu okşarken elimdeki buket ve kavanozu gösterdim adama. "Bakın, hediye bile getirdik!"
"Ne oluyor burada?"
Tanıdık sesi duymamla güvenliğin arkasındaki Minho'ya döndü bakışlarım, gülümseyerek hediyeleri bir koluma aldım ve el salladım. "Hyung!"
Minho bana bakarak gülümsedi ve yanımıza ulaştı. Ferah parfüm kokusu o yaklaştıkça yoğunlaşıyordu, karşıma geldi ve saçlarımı okşadı hafifçe. Ardından güvenliğe döndü ve onaylarcasına başını salladı. Güvenlik bize yol verdiğinde Minho abime döndü, Chan gülerek ona sarıldı ve sırtını pat patladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little accident | minsung
FanfictionJisung'un yaptığı en tatlı hata aşık olacağı adam Lee Minho'nun aylarca çalıştığı heykeli mahvetmekti.