Garip bir histi.
Her zaman ona sıcacık bakan, ne yaparsa yapsın o gözlerin sıcaklığıyla rahatlayan Seokjin için garip bir histi. Jungkook'un gözlerine bakarak ölmesini söylediğinde bile diğeri ona sıcacık bakmış, mahzun bir gülümseme takınmıştı.
Seokjin diğerinin az önce ona baktığı gibi ona baktığını daha önce hiç görmemişti. Hiç Jungkook tarafından o yargılar ve iğrenir bakışlar altında kalmamıştı. Diğeri onu tanımıyordu, kimse onu tanımıyordu. Ne yaparsa yapsın hiçbir yer tanıdık gelmiyordu.
Sanki başka bir dünyada yeniden doğmuş gibiydi. Evsiz bir adam olarak doğmuştu ya da bilmiyordu henüz emin değildi. Kimse onu tanımamış, herkes ondan kaçar adım uzaklaşmıştı her soru sormak istediğinde.
Soğuktan titreyen ellerini hiçbir şey değiştirmeyeceğini bilse de ıslak hırkasının cebine koymuş, uzamış ıslak saçları yüzünü kapatırken yürümeye devam etmişti.
Anlam veremiyordu.
İnsanlar Korece konuşuyorlardı. Herkes Koreliydi ve Kore'de olduğuna da emindi. Bir anlığına Kuzey Korede olduğunu düşünmüştü ancak insanların konuşma tarzı ve rengarenk sokaklar böyle olmadığını kanıtlamıştı. Komaya mı girmişti?
Komaya girmiş ve bütün parasını kayıp ettiği için onu sokağa mı atmışlardı? Öyleyse bile neden hatırlamıyordu ki? Taehyung ve Jimin onu öldürmeden bırakmış olamazlardı, ikisinin gözü görmüyordu Seokjin kesinlikle ölmüştü.
Öyleyse yeniden doğmuştu.
Yeniden doğmuştu evet ama önceki hayatını hatırlıyordu. Nasıl öldüğünü, nasıl yaşadığını ve nasıl büyüdüğünü her bir ayrıntısına kadar hatırlıyordu. Doğrusu bu yırtık kıyafetler ona yeni değildi. Çok da şaşkın değildi bu duruma karşın. Babası inşaatta çalışan biriydi, annesi ise ev işleriyle ilgilenirdi. Küçük bir mahallede otururlardı ve Seokjin genellikle komşu çocuklarının eski kıyafetlerini giyerek büyümüştü. Çoğunda yırtık olsa da giyerdi çünkü başka bir seçeneği yoktu.
En başlarda hoşuna gitmişti. Diğer çocuklarının üstünde beğendiği kıyafetler birkaç ay sonra ona geliyordu, gidip onlara kıyafetlerini annesinin ona verdiğini söylediğinde çocuklar genelde normal karşılıyordu.
Çocukken öyleydi.
Yaşları büyüdükçe iş değişmişti. Seokjin çöpçü olarak anılmaya, kıyafetlerini çalmakla suçlanmaya başlamıştı. Diğerinin evinde yemek olmadığı için dışarıda arkadaşlarının yemeklerini yeyip gelmesini beklerken titreyen ellerini gören pek olmazdı. Annesi de çok umursamazdı zaten.
Böyle bir adamla evlendiği için şansına küfreder, sabahtan akşama kadar yalnızca uyur ya da televizyon izlerdi. Akşam babası geldiğinde yorgun adam bazen yemek yapar, Seokjin ile beraber yerlerdi ancak o da pek sık yaşanmıyordu.
Seokjin şimdiki haline benzer bir çocukluk geçirmişti.
O yüzden merak ediyordu, önceki hayatında da mı cezalandırılmıştı yani? Doğumundan önceki hayatında da mı kötü bir insandı? Buna rağmen kötü büyümeye devam etmişti.
Şimdi de pek farklı düşünmüyordu.
Yalnızdı, yağmurun altında ayakkabısının içine aldığı suyun verdiği rahatsız edici soğuk hisle beraber yürüyordu. Nereye gittiğini veya ne yaptığını da bilmiyordu doğrusu.
Bir arabanın önüne atlayıp şimdiki hayatına da son vermek istemişti ama eğer ölmezse sonrasında sıkıntı çekmemek için bu fikrini de bir kenara atmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
wish you | jinkook
Fanfictionsabrının ve hayatının sonuna gelmiş jeon jungkook, en başından beri her bir davranışına ayrı aşık oldu kim seokjin'in değişimini izlemekten yorulmuştu. son nefesini verirken yapabildiği tek şey ona iyi dileklerde bulunmaktı... top jungkook bottom se...