Harunun karşıdan bizim tarafa doğru geldiğini görünce napacağımı şaşırmıştım. Bu burda bitmedi derken sadece göz korkutma sanmıştım oysa. Egeye döndüm ve eski erkek arkadaşım geliyor istersen sen eve geç dedim. Sinirden köpürmüştü. Elimi daha sıkı tutup seninleyim dedi. Oysa ki amacım kavga etmemeleriydi. Harun geldi ve ikimize uzun uzun baktı. Konuşmaya başladı.
- Evet Eylül kıskandırmak için daha iyisini bulamazdın
Ege tam vuruyordu ki araya girip konuşmaya başladım
+ Ne kıskandırması lan. Ben onu seviyorum. Hep yanımda olacak. Senin gibi değil. Bizi rahat bırak ve çık git hayatımdan.
Ege bunları söylememe fazlasıyla mutlu olmuştu. Haruna ukalaca bir bakış attı. Aralarında olmasam çoktan kavgaya tutuşmuşlardı. Harun hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı. Ben hâlâ şoktaydım. Ege bana döndü ve ailesini şimdi arayıp çağıracağını söyledi. Ona dönüp sinirle bunu yapmasını istemediğimi söyledim. O ise sinirli olduğu için değil sevdiği için yapacağını söyledi. Mutlu olmuştum. Annesiyle kısa bir konuşmadan sonra bana döndü.
- İlk uçakla gelecekler. Annem fazlasıyla mutlu oldu
+ Peki ya baban?
- Ben pek babamla konuşmam. Benim babam değil çünkü
+ Ne nasıl?
- Öz babam ben çok küçükken öldü. Mehmet annemin eşi ama benim sadece arkadaşım
Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Onunla konuştukça aslında çokta mutlu bir hayatı olmadığını anlıyordum. İlk başta sadece eğlenen mutlu sorumsuz bir erkek olarak görüyordum onu. Belki de bu yüzden ciddi ilişkilere sıcak bakmıyordu. Eve geçip dinlenmemiz gerektiğini söyledim. Onay verince evlere geçtik. Öylesine yorgun hissediyordum ki hemen uyumuştum. Sabah babamın sesiyle uyanmıştım.
- Eylül kalk hemen. Ateşin var ve yorgana sarılmışsın bırak şunu
+ Uykum var baba gider misin?
- İşe gitmemiz gerekiyor biliyorsun. Ege'yi arayıp seni doktora götürmek için gelmesini söylicem. Hazırlan hemen
Kendimi fazla halsiz hissediyordum. Ege kapıda babamla kısa bir konuşma yaptıktan sonra yanıma gelmişti. Bana çok tedirgin bakıyordu
- Mızmız sevgilim hasta olmuş tüh. Hadi hastaneye babana söz verdim bana emanetsin
+ Kalkacak halim yok. Uyumak istiyorum
Yanıma uzanmıştı. Kalbim hızlı atmaya başlamış heyecandan kıpırdayamamıştım. Anlamış olacak ki sarıldı yüzüme bakmadan. Huzur dolu geliyordu kokusu. Ama hâlâ kalkacak dermanım yoktu. Doğrulmaya çalışarak hadi gidelim dedim. Ama ayağa kalkar kalkmaz etraf kararmıştı. Son duyduğum Ege'nin ismimi haykırışıydı.