4. Bölüm

65 5 2
                                    


Öncelikle selamünaleyküm 🙃

İnşallah beğenirsiniz

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ,
sizleri seviyorum 🌸 🫶

YAZAR'DAN

- Kim be çatlatma insanı da söyle
- Rümeysa
- İyi iyi ...... NE!?
- Duydun işte
Kardeşinin ismini duymasıyla hem sinirlendi hem de mutlu oldu. Ama bir şey demedi. Kardeşinin üzmeyeceğini
biliyordu yinede kardeşinin haberi olmadan bir şey demek istemiyordu. Akşam kardeşi ile konuşup cevabı o zaman verecekti.

- Fatih ben Rümeysa bişe demeden bir şey diyemem
- Senide anlıyorum ama ben Rümeysa ile konuşamam demesiyle Mehmet sinirli bir şekilde
- Neden konuşmayacaksın? Korkma yemez seni der
- Korkumdan degil selam verince utanıyor onu sevdiğimi desem kalp krizi geçirir galiba demesiyle Mehmet kahkaha atmaya başlar
-Boğazını temizleyip; kardeşime diyene bak, sanki sen hemen diyebilecen der
Fatih bir şey demek yerine susmayı tercih eder.

RÜMEYSA'DAN

Öğle ezanı okunmuştu. Bundan dolayı abdest alıp öğle namazını kıldım. Namazım bittikten sonra Kur'an okudum. Yaklaşık bir cüz okumuştum. " Sadakallahül azim" diyip Kur'an'ı yerine koydum.

Saat daha 13.20 idi evde canım çok sıkılıyordu. Bundan dolayı pasta yapmaya karar verdim. Hemen mutfağa gidip malzemelere baktım ama kabartma tozu ve vanilya yoktu. Markete gitmek istemiyordum. Annemin komşuda olduğu geldi aklıma hemen annemi aradım ve marketten kabartma tozu ve vanilya almasını söyledim ama alamayacağını söyleyip telefonu yüzüme kapattı. Bu davranışına sinirlenmiştim. Telefonu yüzüme kapatan kişilere çok sinir olurdum.

Söylene söylenen odama gittim. Krem rengi bir kazak giydim. Altıma da siyah renkte pileli bir etek giydim. Krem rengi bir şal takıp aynadan kendimi süzdüm. Güzel olduğuma emin olunca kapının önüne geldim. Portmanto dan siyah kabanımı giydim ve ardından beyaz spor ayakkabımı giyip evden çıktım.
Bize en yakın market 2 sokak altımızdaydı ve oraya giden tek bir yol vardı ve o yolda cami'nin önünden geçiyordu.

Fatih'i görmemek için içimden dua edip duruyordum . Taki bir cisme çarpana kadar. Ağaca falan çarptığımı düşündüm ama yol üzerinde ağac yoktu.  Kafamı kaldırıp karşımdaki cisme bakmamla indirmem bir oldu. Fatih ile karşılaşmak.... Tesadüfün böylesi. Hemen bir kaç adım geri gidip kafamı kaldırmadan " özür dilerim" dedim ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Arkamdan sırıttığına adım gibi emindim.
Daha fazla oyalanma dan hızlı adımlarla markete gittim. 10 dakikada markete varmıştım. Hemen pasta reyonuna gelip gerekli olan malzemeleri aldım ve kasaya gidip parasını ödedim. Marketten çıkınca derin bir nefes aldım ve hızlı adımlarla KİMSEYE çarpmadan eve gitmeye başladım. 15 dakika içinde kasasız belasız , KİMSEYE çarpmadan eve varmıştım. Bundan dolayı şükür namazı kılmayı aklımın bir uçuna yazmıştım.

Aldıklarımı mutfağa koyup , üstümü soymaya gittim. Tekrar mutfağa gelip tarif defterimi alıp annemin en sevdiği tatlının olduğu sayfayı aradım ve hemen buldum. Islak kekti. Malzemelerin hepsini tezgaha koydum ve yumurtayı çırpmak ile işe başladım.
20 dakika içinde kekin harçı bitmişti, kek kalıbına döküp fırına verdim.

Bu sırada telefonu elime alıp kübra'yı aradım ama açmadı. İki dakika sonra "müsait degilim sonra ararım" diyebbir mesaj geldi ,mesaja müsait olmadığı için görüldü attım. Kek pişene kadar sosyal medyada dolaştım. Ara ara kalkıp keke baktım. 40 dakika sonra pişmişti. Eldiveni takıp fırının içinden keki çıkardım ve masanın üstüne koydum. Kek soğuncaya kadar keki ıslatmak için süt ısıttım. Kek soğunca kekin üstüne sütü döktüm ve dildigim kekin üsütüne azar azar hindistan cevizi koydum. Mutfağı toplayıp oturma odasına geçtim. Bunları yapana kadar akşam ezanı okunmuştu.

Namazımı kılıp annemi aradım. Annem " kızı gitmemiz gereken bir caneza var oraya geldik , sen evde degildin diye sana mesaj atmıştım" dediğinde " tamam anne " dedim mesaj arttığını hiç fark etmemiştim. Bu sefer abimi aradım 2. Çalışında açtı " Efendim abim" demesiyle gülümsedim ama bu u görmedi. " Abi ve kek yaptım ama annem gil evde degil  tekim ya gelsenize" dememle " yaaa tamda Sevda'nın canı kek çekmişti " demesiyle yengem arkadan " ay evet nolur gidelim Mehmet " demesini duydum. Abim" tamam geliyoruz ama bir misafirimiz daha gelecek ona göre hazırla "dedi . Kim geldigini biliyordum tabide bebek geliyordu bu yüzden kim geldigini sormadan" tamam abicim " diyip telefonu kapattım.

Günlük yeşil bir elbise giydim ve siyah yazma taktım. Geri kalan sürede abim gili bekledim. Yaklaşık yarım saat sonra kapı çaldı, tabakları hazırlamıştım. Kalkıp kapıyı açtım. " Hoşgeldiniz " dedim. Arkalarında duran, benim bebek sandığım 3. Şahısa baktım ağzım açık kalmıştı. Fatih şuan karşımda duruyordu. Abim çeneme  elini bastırıp ağzımı kapadı." Sinek kaçaka abicim" dedi. Birde siyah gömlek giymiş beklemiyordum.

Bu sefer gözlerim giydiği siyah gömleğe kaydı, abimin öksürmesi ile kendimi toparladım. Fatih yere baktığında Fatih'e baktım , gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı. Yengemin salona geçmesi ile abim ve Fatih de geçmişti. Sessizce boğazımı temizledim ve " tekrardan hoşgeldiniz" dedim. Karşılık olarak yengem " hoşbulduk gülüm" dedi. Fatih abimle sessizce birşeyler konuşuyordu. Yengemin yanına oturdum ve sohbet etmeye başladık. Bir süre sonra " ben çayları getirmeye gidim" dedim  yengem" bende yardım edim " diyip ayağa kalkmasına engel olarak " ben yaparım sen yorulma " dedim ısrar edeceğini anlayıp " ısrar etme yenge" dememle oflayıp " tamam inatçı" dedi. Bu dediğine gülerek mutfağa gittim.

Çay suyunu üzerine koydum ve bardakları hazırlamaya başladım. Tepsiye dizdiğim bardakları ve çikolataları masaya koymak için arkamı döndüğümde bugün ikinci kez bir cisme çarptım. Başımı kaldırmamla indirmem bir oldu. " Özür dilerim" dedim gözleirm yerdeyken " sorun degil su verir misin?" dedi." Tamam " diyip dolaptan temiz bir bardak aldım ve bardağa suyu doldurdum. Bardağı masanın ğstüne koydum, masadan bardağı aldı ve besmele çekerek üç yudumda içti." Eline sağlık" demesiyle tebessüm ettim" afiyet olsun" dedim.

Rümeysa biraz konuşalım mı?"  demesiyle şaşırdım, şaşırdığımı sesime vurmadan " peki , konuşalım " dedim. Ama gözlerim hâlâ yerde idi. Gerçeği söylersek baya gelirmiştim. Fatih'te baya gergin görünüyordu. Elime diktim gözlerimi. " Ne konuşacaksın" diye sordum ve limden gelmeden ona bakmadan . Hâlâ cevap vermemişti  amaçı neydi ki bunun şimdi , " konuşacak mısın" dedim bu seferde. Elindeki bardağı şimdi vark ettim, sıkıyordu parmak boğumları beyaz olmuştu bu durum daha da merklanmamı sağlamıştı.

Ben şey....." Daha cümlesini devamını getiremeden abim içeriden " Fatih!" diye seslendi. Zaten çay suyu kaynamıştı. Fatih mırıldanarak " tamda çağıracak zamanı buldun" diyerek salona geçti. Bende ayakkabım çayı demledim. 10 dakika sonra çay tepsisi ile salona girdim. İlk abime sonra Fatih'e sonrada yengeme verdim , yengem kendi çayını alırken benim çayımıda almıştı. Tek dikkatimi çeken Fatih'in şeker kullanmamasıydı sonuçta şeker gibi ada- ne diyorum ya ben diye kendime kızıp hemen düşüncelerimden sıyrıldım.

Yardım etmesi için abimi çağırdım. İki tabak abim aldı ve geriye kalan iki tabağı da ben aldım. Abim elindeki tabakla yengeme doğru yürümeye başladı. Bu hareketine sinir olmuştum. Elimdeki tabağın birini Fatih'in önüne koydum ve yetime geçip , oturdum. Oturduğum yerden abime ters ters bakıyordum.

...

Saat gece yarısını geçiyordu annem gil yeni gelmişti. Yatmadan önce yatsı namazını kıldım ve ardından aklıma yazdığım şükür namazını kılıp dua ettim. Namazım bittikten sonra seccade yı kalkayıp yerine koydum. Ardından namaz elbisemi yerine koydum ve yatağıma yattım . Yarım saat sonra gözlerim kapandı ve gerisi yok.

Merhabalar bölümü nasıl buldunuz?

Fatih ve Rümeysa hakkımdaki düşünceleriniz nelerdir?

Allah'a emanet olun 🤎🙃

İmamın Sevdası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin