Umut

84 6 4
                                    

Merhaba arkadaşlar!
Yaklaşık iki hafta önce hikayenin ilk iki bölümünde güncelleme yaptım. Olay akışı aynı olsa da ciddi değişiklikler var. Akıllarda soru işareti bırakmaması açısından önceki iki bölümün tekrar okunmasını tavsiye ediyorum.
Keyifli okumalarr.

Eda'nın sorusuyla ona döndüm.

"Kimi?"

"Baktığın çocuk, Umut Eroğlu."

Umut Eroğlu... Demek bu zengin züppenin adı Umut'du. Anılar saklandığı yerden kaçıp uçuşmaya başladı.

"Umut hadi gel buraya!" Tüm neşemle saçlarımı ordan oraya savurarak koşuyordum evimizin bahçesinde. Pembe çiçekli eteğim rüzgarda uçuşup bacaklarımı dövüyordu.Öylesine mutlu öylesine tasasızdım ki. Hayatımın hep böyle devam edeceğini sanıyordum.

"Hadi bırak onu Berrak!" Arkamı döndüğümde masmavi bir çift göz sevgiyle bakıyordu bana.

Kalbim sanki eziliyormuşçasına sızladı.

"Berrak sana diyorum"

Eda'nın ısrarla kolumu dürtmesi üzerine boş gözlerle ona baktım.

"Tanımıyorum." Yalan değildi onu tanımıyordum. Adını bile şimdi öğrenmiştim. Eda'da ikna olmuş ve konuyu kapatmıştı.

Aradan koca bir hafta geçmişti. Annemin ısrarla her gün arayıp özür dilemesi üzerine Mine'lerdeki misafirliğimi sonlandırmıştım. Döndüğüm günden itibaren annem aramızı düzeltmek için çırpınıyordu.

Okulda da her şey ilginç bir şekilde iyiydi.Eda ve Koray'la samimiyetimiz her geçen gün artıyordu. Bu uzun zamandır beni en çok şaşırtan şeydi. Ben sıkıcı, asık suratlı, soğuk biriydim. İnsanlar benimle arkadaşlık kurmaktan kaçınırdı ve ben de bunu kabullenmiştim. Ben kantinde otururken masası boş kalan kızdım. Masamdaki boş sandalyeler diğer masaların bol kahkahalı muhabbetleri için istenirdi. İlk defa masam boş kalmıyordu. İlk defa benim masamda oturanlar başkalarından sandalye istiyordu. Bu benim için garipti.

Bu okuldaki tek gariplik bundan ibiratte değildi.Bir hafta içinde o zengin züppeyle iki kez daha karşılaşmıştık. Ben onla karşılaştığımda konuşmasına izin vermeden kaçmayı planlarken o beklemediğim bir şey yaptı : Beni gördüğü halde kafasını çevirip gitti. Ne beklediğimi bilmiyordum. Ama beklediğim kesinlikle bu değildi. Belki benimle okulda da uğraşmaya devam edebilirdi. Ama nedense bu çocuğun beni tanımamazlıktan geleceğini hiç düşünmemiştim.

İlk karşılaşmamızda yanında gördüğüm sarışın kızı bir daha onun yanında hiç görmemiştim.

Belki de her gün farklı bir kızla dolaşıyordur. Bunu yapabilecek kadar popülerdi. İki üç kız biraraya geldiğinde muhabbet döne dolaşa Umut'a geliyordu. Kızlar onun ne kadar yakışıklı ne kadar zeki ne kadar zengin olduğunu uzun uzadıya konuşmaya bayılıyorlardı. Bir gün onun 300 bin liralık saat koleksiyonundan bahsederlerken dayanamayıp araya girmiştim.

"Madem bu kadar zengin bu Umut neden burda okuyor? Niye Amerika'da, Avrupa'da değil? Hadi onu da geçtim Türkiye'de okul mu kalmamışta buraya gelmiş?"

"Kendi üniversitesi dururken niye başka bir okulda okusun?" Hızlı bir durum değerlendirmesi yaptım. Okulun sahibi Yahya Akın'dı. Umut'un soyadı Eroğlu olduğuna göre okul babasının olamazdı.

"Yahya Akın, Umut' un dedesi."

O kadar üniversite arasından beni sarhoşların elinden kurtaran çocuğun dedesinin okulunu bulmuştum. Tesadüf hakkımı daha güzel şeyler için saklayamaz mıydım?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gündüz Rüyası #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin