Mess With Someone/Taekook

XXIII Doğum Günü

İyi okumalar...

Jungkook'tan

Parti başlayalı neredeyse bir saat olmuştu. Taehyung'ların evindeydik. Buraya daha öncede gelmiştim ama ilk defa içeriye giriyordum. Beni geren asıl şeyse Sihyeon'du. Ona karşı gerçektende mahçup hissediyordum ve bu yüzdende özür dilemek istiyordum. Bunun aksine utandığın için yanına bile yaklaşamamıştım. Herkes tam keyif birbirleriyle sohbet ediyor, yiyip-içiyor ve müzikle dans ediyorlardı.

Geldiğimizden beri Namjoon ve Jin konusunda hiçbir sey yapmamıştık. Açıkçası Taehyung'un bu konuda aklında ne vardı bilmiyordum. Muhtemelen bu yüzden de onun yanına doğru yol aldım. Üst katlarına çıkan merdüvenin başında oturmuş telefonla uğraşıyordu. Yalnız olmasını firsat bilip yanına oturdum. Yanına oturmamla bir hışımda telefonunu kapatıp saklamış, kafasını bana çevirmişti. Bir şeyler saklıyor gibiydi. Ancak benim ne olduğunu sormak gibi bir hakkım yoktu. Sormadım da. Kafasını bana çevirdiği an derince iç çektiğini duydum. Bu iç çekiş ne olduğunu sorarcasınaydı.

"Namjoon ve Jin konusunda bir şey yapmıycak mıyız?"

Bir süre durdu. Ne dediğimi algılamaya çalıştı. Ardından, düşünür gibi yapıp konuştu. "Hmmm. Bir oyun oynamaya ne dersin?"

Sorduğum soruyla ne alakası olduğunu anlamasamda ayak yudurdum ona. Daha sonra ayaklandı ve Sihyeon'un yanına gitti. İkisi bir şeyler konuştular. Ne olduğunu duyamasamda bunun bana söylediği oyun meselesiyle alakalı olduğunu anlamıştım. Hemen ardından Sihyeon gür bir sesle kalabalık ortama seslendi. "Hey millet oyun oynamaya ne dersiniz?" Sihyeon'un sorusuyla herkes heycanlanırken gülümseyerek ne oynuyucağımızdan bahsetti.

"Oynun adı 'Tuvalete 7 dakika' bir filmde görmüştüm. Bir torbaya herkes telefonlarını atıcak ve benle Taehyung sırayla iki telefon seçicez. Telefonların sahipleriyse tuvalette 7 dakika yalnız kalıcaklar." Bana kalırsa saçma bir oyundu ancak Namjoon ve Jin'i yalnız bırakmanın başka bir yolu var mıydı bilmiyordum. Benim gibi oynu saçma bulup itiraz eden kişiler olsada en sonunda kabul etmişlerdi. Nede olsa oyunu doğum günü kızı oynamak istiyordu.

Lakin 7 dakikanın az bir süre olduğunu düşünüyordum. Tekrardan bulunduğum yeri terk edip Taehyung'un yanına ulaştım. Kulağına eğilim bu düşüncemi fısıltıyla dile getirdim. "Sencede 7 dakika az bir süre değil mi?" Oda çaktırmadan benim kulağıma fısıldadı. "Bu katın tuvaletinin kapısı bozuk ve bunu sadece sen ben ve Sihyeon biliyoruz. Onlara sıra geldiğinde kapıyı dışarıdan kilitliycez ve onlar kapıyı acmaya çalıştıklarında kapı kolu ellerinde kalıcak."

"Bu sayede kilitlediğimizi düşünmüyecek tam tersine kendi hataları olduğunu sanacaklar. Mantıklı ama ikisine sıra geliceği ne malum?"

"Üzümü ye bağını sorma. Ben halledicem orasını sen merak etme."

Biz bunun hakkında konuşurken Sihyeon çoktan ortamdaki insanların telefonlarını almaya başlamıştı. Herkes telefonunu siyah bir keseye koyarken sıra bana geldi. Bende diğerleri gibi telefonumu keseye attım. Ardında Taehyung'ta ve en son Sihyeon'da telefonunu bıraktı. Hemen sonra Taehyung ilk tur için keseden bir telefon çekti. Bu Lisa'ya aitti. Sihyeon'un çektiğiyse Hoseok'a.

İlk eşleşmenin ardından geri döndüklerin de herkes merakla ne olduğunu sormuştu ancak onlar yalnızca oturup sohbet ettik demişlerdi. İkinci turdaysa benim pek tanımadığım iki kız çıkmıştı. Üçüncü, dördüncü tur derken Sihyeon beşinci turda kendi telefonunu keseden çıkardı. Ardından Taehyung'un çıkardığı telefon ise... Koca bir siktir!!

O benim telefonumdu. İstemeye istemeye elimi kaldırıp telefonun bana ait olduğunu belirttiğimdeyse Taehyung'un yüz ifadesi tamamen değişmişti. İstemediği belliydi. Haklıydı da istememekte. Öte yandan ben ve Sihyeon'da istemiyorduk. Bunun aksine ortamdakiler benim Sihyeon'u öpmemle ilgili çıkan dedikodular yüzünden garip garip sesler çıkartıp gülüşüyorlardı. Yaptıkları şey durumu daha kötü bir hale sokmaktı. Taehyung'sa her saniye daha çok sinirleniyor bana beni öldürücekmiş gibi sert bakışlar atıyordu. Ancak telefonu kendi seçtiği için hiç bir şeyde yapamıyordu.