XXVIII Kabullenmek

550 43 1
                                    

İyi okumalar...

Kookteyli
Taehyung nerde

Bokum
Evde?

Kookteyli
Başka kim var

Bokum
Kimse yok galiba
Bilmiyorum
Neden bana soruyorsun

Kookteyli
Genelde yanındasında
Son bir kaç gündür yani

Bokum
Ah anladım
Sihyeon'a söylerim
Taehyung'u evde yalnız bıraksınlar
Ve birde
Canını bir daha yakarsan bu seferde ben seninkini yakarım

Kookteyli
Neyse ne
Merak etme sen
Uzak dur yeter

Bokum
Kimden arkadaşımdan mı
Ben senin rakibin değilim Jungkook
Kimse senin rakibin değil
Taehyung'un gözleri senden başkasına parlamıyor
(Görüldü)

Yazardan

Jungkook içindeki tarif edilemez duyguyla ayaklarının onu götürdüğü yere gidiyordu. Kafası allak bullaktı. Başı ağrıyor ve ne yaptığını kestiremiyordu. Sadece artık her şeyi oluruna bırakmıştı. Düşünmüyor kalbinin sesini dinliyordu. Ve belkide en doğru karar buydu. Bazen beynimiz bizi yanıltır düşünmek istediğimizi sunardı. Ancak kalp söz dinlemez istediğine atardı.

Nesefi kesilecek gibiydi. Kalp atışları hızlı ve düzensiz atarken en sonunda kendisini kalbinin en derininde bulmuştu. Zile bastığında açılan kapıla biraz önce dengesizce atan kalbi sanki durmuş gibiydi. Söylemek istediği her şey boğazında düğümlenmiş eli ayağı birbirine girmişti. Ağzına dolan ilk kelimeyi söyleyi vermişti. "Özür dilerim. Başından beri yaşattığım her şey için özür dilerim. Sen hiç birini hak etmiyorsun. Ben. Özür dilerim."

Sonrasında yaptığı şey her ikisinide şaşırtmıştı. Jungkook dudaklarını karşısındaki yumuşak kiraz dudaklara yapıştırmıştı. Bir kaç saniye ikiside şokla haraketsiz kalsada, esmer olan dudaklarını haraket ettirmesiyle ikiside yavaşça senkronize hale gelmişlerdi. Yumuşak dokunuşlar kendini daha sert haraketlere çeviriyordu. Jungkook kollarını Taehyung'un boynuna iyice doladığında, artık Taehyung'un elleride Jungkook'un belindeydi.

Beyaz tenli karşısındaki oğlanın alt dudağını dudakları arasında hapsetmiş setçe emiyordu. Esmerse onun üst dudağına aynısını yapıyordu. Öpüşleri daha derin hale gelmiş işin içine dillerini de dahil etmişlerdi. Birbirlerine hunharca asılırken çıkan şapırtı sesleri açık kapının ardında binada yankılanıyordu. Kaç dakika öylece öpüştüklerini bilmiyorlardı. Bildikleri tek şey buna ihtiyaçları olduğuydu. Ayrıldıklarında Taehyung'un yüzünde koca bir gülümseme oluşmuş mutluluğunu saklıyamaz haldeydi.

Ancak Jungkook hem mutlu hem de endişe doluydu. Gözleri korkakça titriyor. Sıradaki adımda ne yapıcağını bilemiyordu. Aptalca bir şey yapıp onu tekrardan üzmekte istemiyordu. Sıkışmıştı. Pişman değildi. Hiç değildi. Lakin kafası olduğundan daha karışıktı artık. Taehyung bunu fark etmiş olmalı ki yüzündeki gülüşü silmeden yumuşakça baktı oğlanına. "Acele etme. İstediğimiz kadar zamanımız var." Demişti.

"Ben. Artık üzülmeni istemiyorum. Ömür boyu mutlu ol istiyorum. Senin mutluluk sebebin olmak istiyorum kırgınlık değil."

"Beni mutlu ettin zaten ve kırılmıycağımı da bil. Sadece kendine zaman tanımalısın. Benimde sana." Az önce ayrılamadığı dudaklarına tekrardan minik bir öpücük birakıp gülümsemeye devam etmişti. Bu doğruydu. O artık dünyanın en mutlu adamıydı. Sevdiği adam en sonunda onu kırmak yerine mutlu etmeyi başarmıştı işte. Şimdi kimse ve hiçbir şey bozamazdı onun mutluluğunu.

Mess With Someone/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin