XIV Baş Başa

799 46 12
                                    

İyi okumalar...

Taehyung'tan

Sonunda otele vardığımızda yol hepimizi oldukça yormuştu ve saat neredeyse akşam 10 olmak üzereydi. Bu yüzden hocalar hepimizin odalarını ayarlıyordu. Herkes odalarına gidip yerleşicek sonra otelin restoranında buluşup yemek yiyicek ve uyuyucaktı. Geziyse yarından itibaren başlamış olucaktı. Her odada 4 kişi kalıcaktık. Grupları öğretmenler belirleniğinden onları bekliyorduk. Aslında genel olarak herkese arkadaş grubuyla bir tutmuştu. Neredeyse herkesi...

"Taehyung, Jin, Jungkook ve Namjoon 153 numaralı odaya." Dediğinde tek bir ağızdan dördümüzde inkâr etmeye ve söylenmeye başlamıştık. Herkes kendi arkadaş grubuylaydı o zaman biz niye birlikte olmak zorundaydık ki çok saçma. Yoongi, Jimin, Soobin ve Yeonjun'un aynı odayı paylaşıcaklarını duyunca açıkçası onları kıskanmıştım. Yani tamam en azından Jin vardı ama Jungkook ve Namjoon da vardı. İçimden bir ses o odadan canlı çıkamıyacağımızı söylüyordu. Bana kalırsa haklıydı da.

Bizim itirazlarımız üzerine sevgili ingilizce hocamız Bay Han özenle nedenini açıklamıştı. "Siz dördünüz arasındaki kavgadan dolayı bütün okul bıktı artık. Birbirinize maruz kalırsanız eminim ki aranızdaki sorunlarıda çözersiniz." Tabikide dedikleri bizi tatmin etmemişti. Anında itiraz ettim.

"İyide bu sadece dördümüzle alakalı değil. Ayrıca iki düşman kuleyle yeni kule inşa edemezsiniz." Jungkook hızla bana hak veren sözler sarf etti.

"Bir kere o kuleden kan çıkar birlik değil."

...

Sonuç olarak aynı odada kalıcaktık. Odaya gittiğimizde bizi karşılayan şeyse çokta şaşırmıycağım bir seydi. Nihayetinde ranzalı odaları reddeden bizdik. Jin hiç zaman kaybetmeden soldaki canım önünde kalan çift kişilik yatağa yerleşince bende yanında yerimi aldım. Diğer yatağada Jungkook ve Namjoon yerleştiler. Odaya tamamen yerleşmiş, akşam yemeği için otelin restoranına inmiştik. Hepimiz kendimize göre sipariş ettiğimiz yemekleri yiyorduk. Bununla beraber hoş sohbetler ediyorduk. Aklıma gelen şeyle hemen yanımda oturan Bogum'a döndüm.

Yarın tek serbest gün olucaktı ve bende bu günü değerlendirmek istedim. Hatta buraya gelirken gidebilicegimiz her yeri araştırıp not etmiştim. Benim açımdan her şey planlı ve güzel geçicekti. Tabi bir aksilik çıkmadığı sürece. Heyecalı bakışlarım, aptal sırıtışım ve parlayan gözlerim onunda tebessüm etmesine neden olmuştu. Onun gözünde şu an tatlı bir köpek yavrusuna benzedigime eminim. Açıkça bu hoşuma da gider.

"Düşündümde yarın istedigimiz gibi dolaşabilicegimiz tek gün. Eğer sende istersen ikimiz dolana biliriz." Gözlerim dahada parlayıp heyecanla onun cevabını beklerken, o şaşkınlıkla gülümsedi. "Yalnız ikimiz mi olucaz?" Sorusu üzerine kafamı hızlı hızlı evet anlamında salladım. Bu şekilde çocuk gibi davranmam onun en sevdiğim özelliklerinden biri olduğunu biliyordum. Elini çenesine götürüp düşünüyormuş gibi yaptı kısa süre.

"Peki madem." Dedi. Kocaman güldüm.

"O zaman bunu bir randevu olarak kabul ediyorum."

"Eğer randevuya, sen beni o gün bardaki sert ve sexsi Kim Taehyung olarak çıkarıcaksan anlaştık." Dedikleriyle ikimizde kıkırdamaya başladık. Aman tanrım biz flörtleşiyorduk resmen. Teklifini kabul eden bir mırıltıyla kafamı sallayıp elimi uzattım. Aynı mırıltıyla elimi tutup benimle tokalaştı. Tekrardan kıkırdamaya başlamıştık. Biz aptal aptal gülüşürken karşımızda oturan Jimin bizi görmüş ve imalı gözlerini bize dikmişti. Pişkin gülüşünün arkasında sizi gidiler der gibiydi. Bizse ona bir kaç saniya bakıp gülüşmemize kaldıgımız yerden devam etmiştik.

Mess With Someone/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin