XXXVI Anılar

321 25 5
                                    

İyi okumalar...

Binanın girişinde durmuş, aşağı inmemi bekliyordu sevgilim. Onu çok bekletmemek adına kısa sürede çıkmıştım dışarıya. Üzerimde ince salaş kahverengi bir gömlek altımdaysı ona benzer salaş kahve kumaş bir pantolon vardı. Bu havada gece dışarı böyle çıkmamın tek nedeni Jungkook'a inattı. Belki beni böyle görür ve hasta olucağımı düşünüp gitmekten vaz geçerdi. Böylelikle evime geri giderdik. Açıkçası ne bu saatte dışarıda olmak istiyordum ne de o lanet araca binip hayatımı tehlikeye atmak. İstediğim tek şey sevgilimide alıp evimde huzurla uyumaktı.

O ise benim aksime... Aman tanrım! O benim aksime daha istekli ve oldukça sexsi görünüyordu. Altında bacaklarını bütünüyle saran yırtık kot pantolon üstünde vücudunu öne çıkaran motorcu ceketi vardı. O baştan aşağıya yiyip bitirmek istediğim şeydi. Kesinlikle artık eve dönersek yapıcağım son şey uyumak olurdu. Aklıma gelenler ve karşımda boylu boyunca dikilmiş yakışıklı ve de sexsi sevgilim yüzünden inanılmaz derecede utanmaya başlamıştım. Henüz ortada hiçbir şey yokken garip bir şekilde gerildim.

Yanına vardığımda utancımı saklamış ve o motora binmemek için arsız yanımı ortaya çıkarmıştım. "Siktir. Jungkook bu ne hal öldürücek misin beni?" Biraz cilveli ve istekli bir tonda kurdum cümlemi. O ise daha sinirli ve soğuk bir ton kullandı. "Asıl bu ne hal!? Hasta mı olmaya çalışıyorsun??" Ellerimi omzuna koydum ve biraz daha yaklaştım mortorsiklete yaslı olan bedenine. Kulağına eğilip fısıldadım. "Bence ikimizin konbinide dışarıya değil eve uygun."

"Arzıs olmaya mı karar verdin?" Dedi bir çırpıda. Böyle demesi sinirime dokunsada bozuntuya vermedim. Eğer arsız olmamı istiyorsa olabilirdim. Lakin o istiyor gibi değildi. Ancak ben yinede olucaktım. "Bilmem öyle olmamı mı istersin. Henüz geç değil evim hem şurada." Dedim cilveli şekilde. Derince nefes alıp geri verdi nefesini. Biraz bıkkınlık vardı üstünde. Modunun tam olarak neye düştünüğü anlamak zordu. Açıkçası ilk başta sebebi benim sanmıştım. Giyinmem ve belki tavrım. Fakat bu fikir git gide yerini başka bir sebebin olma ihtimaline bırakıyordu. "Evin 22. katta Taehyung ve ben asansöre binemem."

"Evet ama her türlü çıkıcaz zaten ne gerek var gidelim işte."

Başını yere eydi. Yüzü daha da düşmüştü. Onu daha fazla üzdüğümü düşünmek istemiyordum. Buraya benim için gelmişti değil mi? "Ballı çöğreğim sorun ne? Üzgünüm seninle biraz eğleniyordum sadece istediğin yere gidelim hadi." Demiştim. O aptal motora binmeye istemediğim gibi sevgilimi kırmayıda istemiyordum. Bu yüzden istediğini yapmaya hazırdım. Yani sanırım. "Seninle alakalı değil. Aslında ben sana bu gece her şeyimi anlatmayı planlıyorum ve bu beni biraz geriyor." Yanağını okşadım nazikçe. Yüzüme hafif bir tebessüm yerleştirip gerginliğini üzerinden atsın diye küçük bir konuşma bahşettim ona.

"Bak hadi beni nereye istiyorsan oraya götür. Yalnızca ikimiz olalım. Eğer hazır hissedersen dökersin bana içini ama hissetmezsen de sorun değil. Ben yinede yanında olacağım. Daima."

Yanağındaki elimi tutmuş ve avuç içimi öpmüştü. Öpücükleri, bakışları, dokunuşları her şeyi içimi huzula kaplıyordu. Asla değişmiyiceğim bir duyguyu barındırmamı sağlıyordu. Ondan uzun süre çok hoşlandım sonra onu tanıyıp birlikte oluca hoşlantım sevgiye dönüştü ve bu sevgi yerini git gide daha da büyük bir şeye bırakıyordu. Aşka.

Eline kasklardan birini aldı. Elindeki kask sanki benim için özel üretilmiş gibiydi. Tam anlamıyla beni yansıtıyordu. Bu durum çok hoşuma gitmişti. Şimdiki kaskların aksine daha klasik bir sitili vardı. Bej rengindeydi ve 70'leri anımsatıyordu. Hoşuma gittiğini belli eden koca bir gülüş yerleştirdim yüzüme. Gülümsediğimi görünce o da benim gibi gülümsemeye başladı. Kaskı kafama yerleştirip kemerini taktı. "Hoşuna gitti mi?"

Mess With Someone/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin