Yazım yanlışlarım varsa anlayışla karşılaşırsınız umarım, iyi okumalarr!
-
Kalemimi sıraya bıraktı ve test kitabını kapatıp eline aldı. Kalemimi elime alacağım sırada anlık bir hareketle kulağıma yaklaştı, siyah saçları değdiği yanağımı gıdıklandırmıştı ama kızarmış olduklarını görmeyeceğini umut ederek yutkunmuştum."Kalemini yememen gerekiyor, pek sağlıklı bir beslenme şekli değil küçük hanım."
Hayatımızın nadir anlarında yaşadığımız hisleri, anlamlandırmak için salak saçma şeylerle benzetebiliriz. Ve ben mavi gözleriyle kulağıma eğilmiş, sıcak nefesini yanağıma vuran bu deniz gibi kokan adamın içimde yarattığı alevi, yaz rüzgarına benzetiyordum.
Saçları yanağımı gıdıklayarak suratımdan geri çekildiğinde, ses tonunda ki derinliği ve kokusu beynimi izin almadan bozuk bir plak gibi kullanıyordu.
Gözlerini bana diktiğinde kızarmış yanaklarım, tuttuğum nefesim gözüne çarpmıştı, "bir şey mi oldu?" ifadesiyle bana diktiği bakışlarla boğazımı temizleyip kendime gelmeye çalıştım, kuru dudaklarımı ıslatmadan gerginlikle araladım.
"Haklısınız hocam, kampüsün kantinine uğrasam iyi olur sanırım.."
Verdiğim cevabın ne kadar saçma olduğunun bile farkında değilken karşımda ki adamın dudakları kıvrıldığında küçük bir kahkaha attı. Gülüşünün ne kadar yakıştığını düşünürken, kahkaha atarken kısılan mavi gözlere baktım. Gülmesini durduğunda derin bir nefes alıp samimi şekilde gülümsedi ve bana döndü. "Gidebilirsin tabii ki, herhangi bir not alman gerekirse arkadaşların haber verecektir. Sağlığın önemli küçük hanım."
Gerçekten bu adam bu hitap şeklini kaç kez kullanmayı düşünüyordu? Sesinde ki o tınının gözlerimde yaktığı kıvılcımları göstermek istemediğimden bakışlarımı çevirdim sırama doğru.Kulaklarıma Nehir'in kahkahası geldiğinde başımı kaldırıp ona baktım, bana bakmış kahkaha atıyordu ve bununla eğleneceği her hâlinden belli oluyordu.
*çıkış saati.*
"Kes sesini Nehir, sadece fazla yaklaştı ve beklemiyordum." cevabımla daha fazla kahkaha atarken nefes almaya çalışmayı bırakıp konuştu gülüşlerinin arasında. "Resmen eridin adama orada!"
Erimek mi? Böyle göründüğümü Baran Hocanın değilde sadece Nehir'in düşündüğünü varsayarak Nehir'e dönüp "Kapa çeneni." diye uyardıktan sonra önüme dönüp yoluma bakmaya başladım.
Aklım ödevlere ve açıkçası Baran Hoca'ya dalmışken yanımızda duran siyah arabayı Nehir yerime fark edip beni tek eliyle durdurdu. Yanımızda durmuş son model spor arabaya yan gözle bakarken camı açıldığında bütün siyahlıkların arasında yine onları gördüm, soğuğun ve mavinin en güzel tonu olan gözleri..Bize doğru bakıp gülümsediğinde gözlerine taktığı güneş gözlüğünü kemikli parmaklarıyla gözlerinin önünden çekti. Uzanıp bize doğru bakarken konuştu. "Eviniz uzak sanırım, bırakmamı ister misiniz çocuklar?" Sözleri kulağımıza geldiğinde Nehir mutlu şekilde gülümserken bense yutkunup önüme dönmüştüm. Yaklaştığında öyle güzel koktuysa, arabası tamamen onun kokusuyla kaplıdır..
Nehir konuşmaya başladığında duyduğum sözcüklerle kaşlarımı çatıp ona döndüm.
"Hocam Miray'ın evi uzak buraya onu bırakabilirsiniz." dudaklarında yine o pislik gülümsemesiyle kullandığı sözcükler iğne gibi tenimin her yerine battığında utançtan adamın karşısında toz olup gitmek istiyordum. Nehir'e tek elimle çimdik attığımda yüzünü buruşturup bana baktı "Ne var ya?" diye fısıldadığında hızlıca kolundan tutup yürümeye başladım. Arkamda ki adamın anlamaz bakışlarını bilmeden..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZEY IŞIKLARI • (+18)
Teen FictionMavi gözlerinin keskin bakışları yüzümün her bir noktasını sahiplenir gibi talan ederken elleri üstümde ki formanın bel kısmını daha sert sıkıp kendine çekti; "Haddini bil küçüğüm." Dudaklarından dökülen kelimeler kalbimin atışlarının sekteye uğrama...