merhabalarr, bolum duz yazi oldugu icin gec geldi ancak seveceginizi dusunuyorum 🤍
bolumu yazarken sonlarda baya bi takildim ve bolumu tamamlayabilmek icin rastgele sarkilar secerken chase'in slow down sarkisiya tamamlayabildim sonunda
neyse, daha da uzatmadan,
🌟|-iyi okumalar!-
bedenimi boktan bir sarki esliginde sallandirmaktan bıkmıs ve yorulmustum. ama kafam guzeldi ve ne vucudumun ne de aklimin kontrolu bendeydi. şuursuzca içmis ve içemeye de devam ediyordum ayrica jennie'nin elimdeki bardagi bitirdigim gibi yenisini getirmesi de beni icmeye gittikce daha cok tesvik ediyordu.
elimdeki, icinde ne oldugunu umursamadigim siviyi aceleci bir tavirla son yudumuna kadar dikmis ve bos bardagi rastgele bir masanin ustune koyarak bedenimi dibimdeki koltuga birakmistim. birkac soluklanmadan sonra dagilan saclarimi duzelttim ve ortamin gittikce sicaklasmasiyla bir yuk gibi gelen beyaz tisortumun yakasini cekistirdim. cikarip atsam ne kadar rezil olurdum acaba?
kafam o kadar gecmisti ki yanimdaki varliklarini bile sonradan fark ettigim opusen ciftin eunwoo ve sevgilisi oldugunu da cok sonradan anlamistim. deli gibi opusuyorlardi ve benim midem bulaniyordu, ve... midem felaket bulaniyordu. daha fazla vicik vicik opucuk seslerine katlanamayacaktim, ayrilmalarini hedefleyerek istemsizce hafif olan vurusumu eunwoo'nun omzuna gecirdim. o da karsilik olarak sevgilisini yemeye devam ederken bir elini kaldirmis ve bana orta parmak cekmisti. tek tepkim yuzumu burusturmak olurken hwang nefessizce eunwoo dan ayrilmis ve kaldirdigi orta parmagini bastan sona yalamisti.
bu duruma sadece igrenc demek cok cok yetersiz kalırdı. bastiran midemle artik daha fazla dayanamayacagima kanaat getirip yerimden kalktigimda jennie dibimde bitmisti.
"ah-jungkook felaket kotu görünüyorsun. gel seninle biraz hava alalim-lan! sakin ustume kusma ha!" cigirtisi yuzumu daha da burusturmama neden oldu. ne kadar da boktan bir partiydi bu.
ama pembe parintili, mini elbisesi ve abartili makyajiyla jennie hepki gibi görünüyordu. sevgilisinin aksine abartidan ve susten hoslanir, karakterini de bu sekilde ortaya koyardi. yani ben onu tanidigimdan beri boyle dusunuyordum.
o beni elimden tutarak insanlarin arasindan cekistirerek suruklerken, ben uzun zamandir icmedigimi ve ickinin bana gore olmadigini dusunuyordum. icki beni gercekten cok duygusal bir insana donusturuyordu, evet bunu kabul ediyorum. sanirim icmeyi sevmememin nedeni de bu. her ictigimde ictigim kadar duygusal birine donusuyorum ve her seferinde de hasta babami dusunup gozyaslarina boguluyorum. bu da benim hayatimin kucuk capli drami falandi heralde. bunu dusunmek kadar bana aci cektiren baska bir seye tanik olmamistim su ana kadar. onun saglikli bir insanken bir anda felcli kalip yataga dusmesi... ve sonrasinda olanlar... sonrasinda olanlar, kendi canimdan daha cok sevdigim birinin benden gitmesine neden olmuştu. onu kaybetmeme neden olmustu ve ben cok iyi biliyorum ki tum suc bendeydi.
kulaklarimda cinlayan muzik sesi az da olsa dindiginde, jennie beni evdeki balkon gibi bir yere cikartmis ve hemen gelecegini soyleyerek gitmisti. bende demirlere yaslanmis bir sekilde gokyuzunu izliyor ve babami dusunmemeye calisiyordum. ancak gozlerimi kapattigimda sag gozumden yavasca akan su damlasi basarisizligimin kanitiydi sanirim.
"hey.."
sesini duymamla yanimdaki bedenini fark edebilmistim ve bu urpermeme neden olmustu. gozumdeki islakligi fark etmemesi icin carktirmadan sildim bedenimi ona dogru cevirirken. ne ara yanima geldigini bile bilmedigim taehyung karsimda dikiliyordu. "iyi misin- ben korkutmak istemedim, ozur dilerim."
gozlerinde gercekten endiseli bir ifade vardi ve hizla siraladigi cumlelerini zor idrak edebilmistim. ustunde dar siyah bir tisort, kalin baldirlarini sıkıca saran siyah kot pantolon vardi ve dagilan saclariyla itiraf etmek gerekirse nefes kesici duruyordu. ama benim nefesimi kesmiyordu tabi, kesmemeliydi.
basimi 'hayir' anlaminda sallarken bir anda deli gibi gulmeye basladim. kafam coktan ucmustu ve taehyungda bu halime gulerken cikardigi iki daldan birini bana uzatti. hala guluyordum, salak gibiydim ancak durduramiyordum kendimi. bir elini once omzuna cıkardım, ayakta bile duramiyordum ve demirlere yaslanirken aldigim gucu artik ondan almak amaciyla sıkıca tisortune tutundum.
dali yakmak icin iki elimi de kullanmam gerektiginde, elimi omzundan cektigimde dusecek gibi olmustum ve onun eli de bırakmamak üzere belime yerlesmisti. belimi sıkıp bırakıyor, iyice kavriyordu ve bu... gercekten delirmeme neden oluyordu. daha oncesinde birinin aklimi basimdan alabilecegine inancım yoktu ama bundan aylar once, ilişkimizin baslarinda, taehyung ilk defa belimi sıkıca kavradiginda kendimi o kadar kaybetmistim ki, gozlerim kararmisti ve yerinden cikabileceklerine bile inandirmisti beni. ask boyle bir seymis demek ki, demistim içimden. sonrasinda da her askin guzel sonla bitmedigini öğrenmiştim. aci olmustu acikcasi.
parmaklarimin arasindaki dali dudaklarima gosturdugumde, taehyungun gozlerinin orda oldugunu fark ettim. nedense cok yakindik su anda.
"fazla eglenceli olmayan bir parti, ha?"diye sorarak mirildandiginda sadece guldum ve icime cektigim dumani bosluga dogru ufledim. o da karsilik olarak guldu ve cektigi dumani yuzume ufledi. koskoca balkonda sadece ikimiz vardik. ve bende bundan fırsat bilir gibi gozlerimi kalin dudaklarindan cekmezken gulumseyerek yaklasiyordum şuursuzca. o, "biraz fazla ileri gitmiyor musun?" dedi. atesimde yanmaktan korkar gibiydi. ancak biri yanmak icin hic bu kadar istekli gormemistim.
ben de, "hayir." dedim ve elimdeki dali siktir ederek aralik dudaklarina benimkileri yasladim.
onunda benim gibi parmaklarinin arasindaki dali yere attigini hissederken sonrasinda eli belimi buldu tekrardan. ust dudagini sanki acelem varmis gibi hızla emerken o da tereddüt eder gibi yavasti. bu hosuma gitmediği icin elimi ensesine attim ve saclarina sertce asildim. bu onun gozunu acmis gibiydi, artik dudaklarimi sertce opuyor ve parçalamak ister gibi isiriyordu.
onun etkisine girmistim bile. bunu baslatan bendim ve icinden cikmam icin artik cok gecti. ama yine de sonunun nereye gidecegini bilmiyor ve bundan korkuyordum. aklimda donen tek sey yildizlardi.
ve dudaklarimi terk eden bu sefer o oldu.
gozlerini kapatmis, basini hizla iki yana salliyordu. ben ise bos bakislarimla ona bakiyordum ve opusmeye devam etmek istiyordum. ayrildigimizdan beri kimsenin elini bile tutmamistim ben!
"bu-bu yanlis, cok yanlis jeon. senin kafan guzel."
gulmeden edemedim, "herkesin kafasi zaten biraz guzel degil midir? neden benden kaciyorsun?"
bedenlerimiz coktan ayrilmisti ve birkac adim uzagimda, demirlere tutunuyordu. "senden kacmiyorum. bana izin verirsen sana gosteririm. sana, senin icin yapabilecegim her seyi gosteririm ama bu izni senden kafan guzelken alamam, uzgunum." dedi.
ve gitti.
-
biseyler yavas yavas yerine oturmaya basladi sanki, hm?ve ikili aralarinda ne gecmis olursa olsun birbirlerinden asla ayri kalamiyor. namjoon ve jennienin parmagi da var tabi
su ana kadar ki fav karakteriniz kim?
-luna
ŞİMDİ OKUDUĞUN
style | taekook ✓
Teen Fictionkisa bir sure once ayrılmış olan taehyung ve jungkook'un hala okulun en iyi cifti oldukları dedikoduları ikisinide rahatsiz eder.