6. BÖLÜM:YAVRU:

16 12 25
                                    

Hande'nin ağzından:

Gecenin geç vakitleri olmuştu zifiri karanlıkta ölüm sessizliği vardı. Gece boyunca çıkan tek ses cırcır böceği ve doğanın sesiydi. Elimde tüfeğim ve yaptığım bir fincan kahve ile hâlâ nöbet tutuyordum.

Kahveden bir yudum aldığım sırada duyduğum adım sesleriyle arkama döndüm. Jacob nöbeti devralmak için gelmişti. "Kolay gelsin." "Sağol Jacob."

Jacob elinde ki tüfek ile yanıma oturdu. "Neyi düşünüyorsun ?" "Çeliği acaba hâlâ hayatta mı ?" "Umudunu yok etmek gibi olmasın ama hayatta kalması zor hiçbir askeri veya benzeri deneyimi yok."

"Dediklerini bende biliyorum ve düşündüm ama içimden bir ses hayatta olduğunu söylüyor." Jacob olumlu anlamda başını sallayıp bana döndü."Genelde iç sesin yanılmıyor ama kendimizi tam güvenceye almadan risk alamayız."

"Haklısın Jacob ben dinleneceğim nöbet sırası sende dikkatli ol." Jacob'ın yanından ayrılıp odama geçmeden önce tüfeğimi bir kenara bıraktım rahat birşeyler giyip yatağa uzandım çok yorgundum.

Sabah uyandığımda Ceylin'in yatakta olmadığını gördüm. Odadan çıkınca mutfakta birşeyler hazırlamak ile meşgul olduğunu gördüm.

"Günaydın Ceylin." "Günaydın abla." "Jacob nerede ?" Çiftliğin içine bakınıyor birşeyler bulabilecek mi diye." "Anladım." Ceylin'e yardım ederek kahvaltıyı hazırladık oturacağımız esnada Jacob içeri girdi.

"Günaydın Hande." "Günaydın Jacob." Bulduğumuz azıcık yiyecek ile sözde bir kahvaltı yapıp karnımızı doyurmaya çalıştık ama pek işe yaradığını söyleyemem.

Yarı tok yarı aç kahvaltıyı bitirdik. Kahvaltıdan sonra oturup ne yapacağımızı konuşmaya karar verdik. "Şimdi ne yapacağız ?" Ceylin'in sorusuyla derin bir nefes aldım.

"Çiftlikte yiyecek birşey yok dolayısıyla yiyecek bulmamız lazım. Jacob burası ailenin çiftliğiydi bu çevrede bildiğin market veya benzeri birşey var mı ?" "Arabayla on beş dakikalık bir mesafede var. Çiftlikte olan araçlardan biri çakışıyor gidebiliriz."

"Harika hazırlanıp çıkalım." Mutfaktan çıkınca silah çantasının olduğu odaya gidip yanımıza silah aldık. Ben ve Jacob yanımıza birer av tüfeği ve tabanca alırken Ceylin'e demir bir beyzbol sopası verdik hiç silah kullanmamıştı sopa onun için şimdilik daha iyiydi.

Çiftlikte olan tek araç eski bir pikaptı ama en azından çalışıyordu. Pikabı aldıktan sonra çiftliğin dışına çıktık on dakikalık bir yolculuğun ardından kendimizi darabeli kapalı bir dükkanın önünde bulduk.

"Kapalı açabilir miyiz ?" "Sen merak etme Hande o iş bende." Jacob dükkanın önünde duran bir çiçek saksısından içeri elini uzattıp bir anahtar destesi çıkardı.

"Burası da aileme aitti salgın başlamadan bir hafta önce tatile çıktılar uzağa gitttiler. Dünden beri ulaşmaya çalışıyorum ama henüz bir cevap alamadım." Jacob'a ister istemez üzüldüm ailesinden haber alamamak çok kötü olmalıydı.

Jacob darabeyi açınca beklemeden içeri girdik. İlk olarak bizi dükkanın önünde olan tezgâhlar karşıladı meyve ve sebze ile doluydu. Çürük olmayan sebzeleri kasalarıyla birlikte pikabın kasasına yükledik.

Meyve ve sebzeler ile işimiz bitince dükkanın içine girdik. İçeride bulduğumuz her türlü yiyeceği hijyen malzemesi abur cubur ve daha bir çok şeyi alıp marketten çıktık.

Çıktıktan sonra eşyaları yüklerken birkaç adım uzağımızda bir zombi fark ettik. Dişi olan zombinin uzun pençeleri ve üzerinde yırtık pırtık bir elbisesi vardı.

GEYİKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin