Hande'nin ağzından:
Çiftlikte o küçük zombi kızı bulup Ceylin'i eğitmeye başlayalı iki hafta oluyordu. Ceylin'i eğitmeye devam ediyorduk Ceylin hiç fena değildi silah dışında Jacob ile birlikte Ceylin'e dövüşmeyi ve bildiğimiz sağlık ile ilk yardım tekniklerini de öğretmiştik.
Bunları öğretiyorduk ama henüz çiftliğe o kızın nasıl geldiğini ya da kimin getirip öyle zincirli halde bıraktığını bilmiyorduk. Bu konu hâlâ hepimizi rahatsız ediyor ve kafamızı karıştırıyordu.
Umarım kısa sürede cevabını bulurduk çünkü belli ki Jacob'ın ailesi bir haftalık tatildeyken buraya başkaları girmiş ve nedense kızı bırakıp gitmiştiler.
O kişiler buraya tekrar gelebilirdiler o yüzden dikkatli olsak iyi olurdu. Sabah kahvaltısının ardından bahçeye çıktığımız sırada çiftlik kapısının açık olduğunu gördük.
Bu sabah hiçbirimiz dışarı çıkmamış veya çiftlik kapısını açık bırakmamıştık ne olduğunu sorgularken gördüğüm parlayan namlu ile herkese edilmesini söyledim.
Kendimizi duvarın arkasına attığımız an bir kurşun duvara saplandı. Anlaşılan daha önce buraya giren kişiler geri gelmişti. "Jacob içeri girip silahları alman lazım silahlar olmadan bunlara karşı koyamayız."
Jacob içeri girip silahları getirirken biz Ceylin ile duvarın arkasında duruyorduk ve kafamızı bir türlü dışarı çıkaramıyorduk ateş kesilmiyordu.
Jacob elinde silahlar ile gelip her birini teker teker bize uzattı. Silahları alıp duvarın kenarından çıkacakken atılan üç adet sis bombası ile öksürmeye başladık.
Kaçmaya çalışsakta bombaların yarattığı sis yüzünden önümüzü göremiyor ve düzgün nefes alamıyorduk. Sislerin arasından birkaç silüetin bize yaklaştığını fark ettim ama bir tepki veremeden yere düştüm ve gözlerim kapandı.
Suratıma atılan buz gibi bir suyla kendime gelip ağzıma dolan suyu dışarı püskürttüm. Ceylin ve Jacob'ta uyanık bir şekilde yanımda öylece duruyordu.
Onlar da benim gibi bir kova suyla uyandırılmıştı sanırım çünkü onların da kıyafetleri ıslaktı. İçinde bulunduğumuz depo gibi geri incelemeye başladım.
Baya yüksek bir tavana kirden rengi kalmamış beyaz duvarlara ve tepede bir yanıp sönen sallanan bir lambaya sahipti. Deponun her yeri camlar ile kaplıydı. Odanın içinde ellerimiz bağlı şekilde oturtulduğumuz sandalyeler dışında birkaç adım ötemizde birkaç sandalye ve bir çalışma masası daha vardı.
Sandalyeler ve masada oturmuş elleri silahlı birkaç kişi vardı. Silah ve malzemelerimiz adamın oturduğu masanın üzerinde öylece duruyordu.
Derin bir nefes alıp bakışlarını bize dikti. "Bizim mekanımızda ne işiniz vardı ?" Adamın söylediği üzerine hepimizin kaşları çatıldı. Jacob'ın aile çiftliğinin kendinin olduğunu iddia ediyordu bu adam ne sanıyordu kendini.
"Sizin mekân mı ? Orası benim ailemin çiftliği." Adam Jacob'ın kurduğu cümle ile Jacob'a ters ters bakıp Jacob'ı baştan aşağı süzdü. "Salgın başlamadan bir hafta önce oraya geldik ve kimse yoktu. Malzemeler ile oraya geri dönecektik ama salgın başladı ve ancak şimdi geri dönebildik."
"Ailem tatildeyken gelmişsiniz bende işte olduğum için kimse yoktu. Yoksa sahipsiz terk edilmiş bir yer değil orası." "Neyse ne sizi öldüreceğiz ailen gelirse onları da öldürürüz çünkü artık orası bizim yerimiz."
Aklıma gelen şey ile adama döndüm. "Çiftlik çevresinde bir kulübede zincirlenmiş küçük bir kız bulduk onunla bir alakanız var mı ?" "Evet organ mafyasıyız biz o kızı da organları için kaçırmıştık ama salgın başlayınca birşeyler ters gitti ve kız orada kaldı. Şimdi çoktan ölmüştür veya zombi olmuştur yazık oldu organları çok işimize yarayacaktı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEYİKLER
Ciencia FicciónYıl 2050 ilk olarak 1981'de keşfedilen zombi geyik virüsü mutasyona uğrayarak bir zombi salgınına sebep olur. Böyle bir dünya da hayatta kalma konusunda hiçbir bilgisi olmayan Çelik Kurt tanıştığı bir kişi sayesinde zombilerden kurtulur ama daha son...