zamanında teacher's pet diye bi kitap yazmıştım hatırlayanlarınız vardır belki ben ara sıra unutuyorum varlığını neyse onda çok böyle bölümler vardı ya herhalde ondan dolayı artık hiçbir kitabıma böyle bölümler yazmak istemiyorum farkındaysanız yıllardır dediğim gibi sikiş sokuş demedim böyle bölümler dedim çünkü sikiş sokuş yazmak istemiyorum
amk aklıma tiktoktaki teacher's pet videosu geldi o kadar komikti ki bayılacaktım gülmekten
kitabın isminin teacher's pet olarak kalması talihsiz oldu ya kitaplar için isim bulmakta çok zorlandığım için genellikle aklıma gelen en basit şeyi yazıyorum ama teacher's pet'in böyle olacağını hiç düşünmemiştim onu bi çözelim
**********************
"edelweiss." lalisa günün sonunda yeniden kendini chaeyoung'ın odasında bulduğunda arkasından gelen mırıldanma sesiyle chaeyoung onu onaylamış ve kollarını lalisa'nın iki yanına koyup lalisa'nın masayla kendisi arasında kalmasını sağlamıştı. "en son kaç yaşımdayken gördüğümü bile hatırlamıyorum."
"on dört." chaeyoung'ın sesi yine kısık çıktığında lalisa çiçeklere bakmayı bırakmış ve kafasını kaldırıp aklı tamamen chaeyoung'dayken bakışlarının nereye odaklandığını bile fark etmeden chaeyoung ve masanın arasında kalmaya devam etmişti. "yarın öğleden sonra yola çıkmak için hazırız. bugün de onayına ihtiyacım vardı ama konuşamadık." konuşamamalarının sebebini chaeyoung da lalisa kadar biliyordu ve bu konu üzerine daha fazla konuşmamayı tercih etmişti.
"sadece seni öpmemden korktuğunu sanıyordum. benden korktuğunu bilmek şaşırtıcı sanırım." eli, lalisa'nın karnında durduğu an lalisa'nın bütün vücudu kasıldığında chaeyoung eli altındaki vücutta oluşan bütün değişikliği hissetmiş ve alnını lalisa'nın saçları arasına koymuştu. "minjeong'la konuştuğum şeyleri duymaman gerekiyordu."
"ne duymamı istiyorsun lalisa?" sorusundan sonra lalisa en sonunda chaeyoung'a dönebildiğinde chaeyoung kendisinden uzaklaşmış olsa da bakışları şövalyenin yüzünde dolaşmaya devam ediyordu. "benim hakkımdaki düşüncelerini duymamı istemiyorsan neyi duymalıyım? aynayı bana nasıl getireceğinle, yola çıkmaya hazır olduğumuzla ya da askerleri nasıl yetiştirdiğinle ilgili şeyleri mi? hiçbiri umurumda değil."
"ayna kısmından emin misin?"
"benden korktuğunu duymamı istememene hak veriyorum. duyduğum an ben de duymamış olmak istedim." kraliçe hafifçe güldüğünde lalisa bunun mutluluktan olmadığını söylemekte biraz bile zorlanmazdı. chaeyoung'ı ilk defa acı çekerken görüyordu, yıllar boyunca ilk defa chaeyoung'ın acı çekişine şahit oluyordu. "senden korkmuyorum, yapabileceklerinden korkuyorum."
"insanlara yapacağım şeylerden korkman için herhangi bir nedenin yok."
"sen olmayabilirsin ama ben bir insanım chaeyoung!" lalisa'nın sinirle bağırmasından sonra chaeyoung alayla kaşlarını kaldırdığında lalisa'dan uzaklaşmak adına attığı adımın tersini yapmış ve yeniden lalisa'yla yüz yüze geldiğinde elini lalisa'nın çenesine koyup sertçe tutarak kendisinden başka hiçbir şeye bakamamasını sağlamıştı. "sen sadece benim yanımdayken insansın lalisa." lalisa'nınki gibi sinirli çıksa bile ses tonu ona göre çok daha kısıktı ve bu, lalisa'nın yutkunmasına neden olmuştu. chaeyoung'ın gözlerine bakmak istemiyordu, daha ne kadar onun her şeyi yakıp yıkabileceğini hatırlatan bakışlarına bakmak zorundaydı bilmiyordu ama bunun bir an önce bitmesinden başka hiçbir şeyi dileyemezdi.
ve kalbi çok hızlı atıyordu. hem korkudan hem de chaeyoung'la olan yakınlığından dolayı şövalyenin kalbi, chaeyoung'ın da hissedebileceği kadar hızlı atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teen knight poem [chaelisa]
Fanfiction"mirror mirror on the wall, who's the fairest of them all?"